12 ;; campfire.

1.2K 142 72
                                    

Kamp alanına vardığımızda tanrıya 12. ve sonuncu kez yalvarışıma değmişti.

Yolculuk oldukça sıkıcı ve gerici geçmişti. Seoneul Mark'ın omzuna yaslanıp uyumuştu. Ben ve Donghyuck da aynı kulaklığı kullanmak zorunda kalmıştık. Lee gerizekalı Donghyuck kulaklığını unutmuştu ve sıkıldığı için paylaşmamızı istemişti.

Tabii ki "hayır" dedim. Ve o zorla kulağımdan çekip almıştı. Bazen neden onunla arkadaş olduğumu sorguluyordum.

Ardından internet paketimin hepsini bitirmişti.

Hepsini.

Lee Donghyuck tam bir baş belasıydı. Şımarık, sinir bozucu ve anlayışsız herifin tekiydi.

Çocuklardan önce davranıp otobüsten indiğim sırada Donghyuck peşimden bağırmıştı."Yah Soo Min! Buna ihtiyacın yoksa ben alıyorum."

Sinir bozucu bir şekilde gülerken gözümün önünde salladığı kitabımı farkettim."Ver onu bana."

Kitabımı çantasına atıp ellerini ceplerine yerleştirdi. Umursamazca omuzlarını silktikten sonra yanımdan geçip gitmişti.

"Donghyuck, kitabımı bana ver hemen!"

Seoneul ve Mark yanımıza varmıştı.

"Daha yeni yeni mi Harry Potter okuyorsun?"

Seoneul uykulu gözlerini eliyle ovmuş ve kafasını kaşımıştı.

"N'oluyor?"

"Hayır seni salak. Üçüncü kez bitireceğim."

Çocuk gibi davranıyordu ve bu beni sinirlendirmekten ziyade kafasını futbol topu gibi sektirmek istememe neden oluyordu.

"Ben çoktan beşincime başlayacağım, ezik."

"Sen okuma biliyor muydun ya?"

Donghyuck ağzını açacağı sırada Mark araya girmişti.

"Ciddi misiniz? Şu saçma tartışmanızı bitirin artık."

Sinirle omzuma geçirdiğim çantamın kayışını sıktım.

"İstediğini yap, Donghyuck."

Yanından hızlıca geçip giderken arkamdan koşarak bana yetişmeye çalıştı.

"Tamam, tamam al. Kitabını yemedik."

Duymazdan gelip ilerlesem de kolumdan tutup kendine çevirmişti beni. Arkamızdan gelen Mark ve Seoneul da olacakları bekliyordu.

"Neden bu kadar sinirlendin ki şimdi?Takılıyordum sadece."

Nefisimi bıkkınca dışarı verdim.

"Bak, yolculuk boyunca zorla kulaklığımı kullandın, internet paketimi bitirdin ve sinirlerimi saçma sapan şeylerle bozup durdun. Bazen cidden piçin teki oluyorsun ve karşındaki kişiyi umursadığın falan da yok. Haraketlerine çeki düzen ver ve gün bitene kadar benden uzak dur."

Şaşkınca yüzüme bakarken Seoneul yanıma gelmişti.

"Şu sıralar fazla hassas."Mark, Donghyuck'un beline vurup eklemişti o sırada.

"Hassas falan değilim ben!" Üstelemeye çalışarken, Seo kaş göz haraketleri ile Mark'ı susturmaya çalışıyordu.

Evet, hassastım ve hemen sinirleniyordum. Konu Donghyuck olunca da ekstra alıngan oluyordum.

Eşyalarımızı piknik masalarının üzerine yerleştirip rehber öğretmenimizin vereceği görevleri söylemesini beklemeye başladık.

Sınıftan birkaç kişi, ben ve Mark ateş için dal toplayacaktık. Seoneul ve Donghyuck ise yemeğe yardım edecekti.

sinners, lee donghyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin