Tamam. Bu çok saçma. Hatta fazla saçma.
Benim baktığımı fark edince tepkisizce aynı yöne bakmaya devam etti. Evet yani ne bekliyordum?
Tepki vermesini felan mı?
Gerçekten saçmaladım.
Hannah benden ayrılıp
HANNAH; yah! Çok güzelleşmişsin?
LİSA; sen daha güzelsin..
Dediğimde gülüp bir daha sarıldık. Gerçekten uzun zaman olmuştu.
LİSA; hannah nerede kalacaksın?
HANNAH; şimdilik kalacak yerim yok.
LİSA; bende kalabilirsin!
HANNAH; sahiden mi?
LİSA; tabiki kızım!
Dediğimde çığlık atıp daha sıkı bir şekilde sarıldı.
Bende ona sarıldım. Ayrılıp
LİSA; ne zaman işe başlıyorsun
HANNAH; bir kaç evrakla uğraşmam gerekiyor büyük ihtimalle haftaya..
LİSA; peki. Al bu benim yedek anahtarım.
Dediğimde aldı. Ve son kez daha sarıldı.
HANNAH; çok teşekkür ederim meleğim.
Diyip el salladıktan sonra gitti. Hızlıca bende kaldığım yerden devam ettim. JUNGKOOK'un yanına oturup
LİSA; jeon jungkook-ah! Çoook mutluyum. Sanırım uzun zamanın ardından ilk defa gülüyorum. Bu güzel bir his.
Etrafa bakmaya başladım. Güneş yüzüme vuruyordu. Elimi kaldırıp elimin gölgesiyle yüzüme gelen güneşi kapatıyordum.
Yüzümü ona çevirdim.
LİSA; sen hiç mutlu oldun mu?
Bu sefer gerçekten bana bakıyordu.
Gözlerimin içine bakıyordu.——————————————————————————