Yine hiç bir şekilde tepki vermedi. Alışmıştım.sanırım..
Onu yatağına yatırdım. Bana olan yatağa geçip onu izlerken bana arkasına döndü.
LİSA; belkide beni dinliyorsundur yada belki uyuyorsundur bilmiyorum ama
Ö-özür dilerim. Sana zarar vermek istememiştim.
Diyip kafamı yere doğru izaladım.
İlk defa birinin bu kadar çok zarar vermiştim. Hiç kimsenin benim yüzümden ölmesini istemiyorum.
Hızlıca ayağa kalkıp ELDİVENLERLE banyoya geçip üzerimi değiştirdim.
Bugünlük ona etkinlik yapmayacaktım. Daha fazla yorulmasını istemiyorum.
Yeterince yoruldu. Benim yüzümden.
Hemen telefonumu alıp resepsiyonu aradım.
Jungkook'a baktığımda uyuyordu.
LİSA; ben lisa bugünlük izin alabilir miyim?
...
LİSA; peki , bugün jungkook'un etkinlikleri olmasın yorgun halde. Temel ihtiyaçlarını karşılamanız yeterli.
..
LİSA; sizede..
Diyip telefonu kapadım.
Jungkook'un yüzüne yaklaşıp,
LİSA; İyi uykular jeon jungkook
Diye fısıldayıp dışarıya çıkacakken bileğimden tuttu. Hızlıca elime baktım. Elimi çektim.
LİSA; bunu neden yapıyorsun?
Gözlerime bakmıyor eldivenli elime bakıyordu.
Daha sonra yavaş yavaş elini çekti.
Yere dizlerimi koyup yüzümüzü hizaladım.
LİSA; sadece sana yardım etmek istiyorum.
Dediğim an bana bakmaya devam etti. Arından gözlerini farklı yöne çevirip bana arkasını döndü.
Ayağa kalkıp dışarıya çıktım. Onu yalnız bıraktım.
Bu çocuk benim kafamı ortadan ikiye ayıracak sanırım. Düşünmekten beynim iflas ediyor.
Hızlıca odama geçip eldivenleri çıkarıp çantamı aldım.
...
Eve geldim. Kapıyı tıkladığımda açan yoktu. Biraz sonra kapı açılma sesiyle kapıya baktım.
Hannah elindeki içkiyle beni karşıladı.
Elinden içki bardağını alıp kafaya diktim.
HANNAH; woah! Yavaş kızım.
Dediği an gözümden yaş gelmesiyle hızlıca hannah kolumu omuzlarına koydu.
HANNAH; yah! Neden ağlıyorsun?
Dediğinde ,
LİSA; ben gerçekten koca bir aptalım.