/tekrar dinleyin dkdndmndöd/
Hızlıca jungkookun odasına doğru giderken hannah bağırdı.
HANNAH; nereye gidiyorsun?
LİSA; geliyorum bekle!
Yanına giderken gözlerimden yaş geliyordu. Ölmüş olamazdı dimi?
-ne saçmalıyorsun?
Ne dediğimi biliyor muyum ki?
Hızlıca odaya girdim. Ve kapıyı kapattım. Yanına yaklaştım. Benim yatağıma dönüktü.
Yavaşça ayağa kalktım. Yavaşça Onun önüne geçtim. Uyuyordu. Vücudu normal görünüyordu.
Yavaşça yorganı açtığımda vücudu dönüşmemişti.
Yorganı açtığımda jungkookta gözlerini yavaşça açtı.
Derin bir nefes aldım.
Korkmuştum hemde çok korkmuştum.
Ama neden dokunduğumda onda hiç bir etki olmamıştı? Dönüşmesi gerekmiyor muydu?
Yoksa iyileşmiş miydi?
Yavaşça geriye gelicekken jungkook bileğimden tutmasıyla öne doğru geldim. Jungkook yavaşça geriye doğru kayıp yatakta boşluk bıraktı.
Ve birden bileğimden çekmesiyle yatağın boşluk kısmına düştüm. Kolunu belimin arkasından ona yapışmamı sağladı. Muhtemelen yanaklarım domates olmuştur. Ay ışığı jungkookun gözlerine yansıyordu. Gözleri çok güzel olduğunu bir kere daha anlamıştım.
Gözlerimi ondan ayıramıyordum.
Eli ile kendine tamamen yapıştırdı. sanki kocaman ayı küçük yavrusunu hiç bırakmayacakmış gibi sarılıyordu. Sımsıkı sarılıyordu. Kafamı onun göğüs kısmına kafamı yaslayıp kokusunu içime çektim.
Sanırım bayılacağım. Çok güzel kokuyor!
Her kokladığımda akciğerlerimi hissediyorum.
Bana iyi geliyorsun jeon jungkook.