"Ben.. her şeyden habersiz, ölmeyi bekleyen bir kuzu gibi sizinle takıldım birde!"
Sinirden kulakları kızarmış ve sürekli burnunu çekmekle meşgul olan JungKook, yoldan geçen her insanın dikkatini yüksek sesi üzerine kendine doğru çekmişti.
Jin, arkadaşının zaten zor zamanlar geçirdiğini biliyordu her ne kadar arkadaşı anlatmasa da. Şuan da ne yapacağını bilmiyordu, her şey üst üste gelmişti.
"Nasıl bana söylemezsin Jin? Arkadaş değil miydik seninle?"
Jin cevap vermek için kelime seçmeye çalışıyorken araya Taehyung girmişti. Ve o an JungKook daha da sinirlenmişti.
"Jin'in bir hatası yok."
"Ooo, aramıza katılmış beyaz atlı prensimizde."
Arkadaşının bu halina dayanamayan Jin, paramparça olmuştu. Ne yapmalıydı? Her şeyin eskisi gibi olması için ne yapmalıydı?
"Bundan sonra, arkadaşım değilsin."
Dedi JungKook zorlukla gözlerini Jin'in gözleri ile birleştirirken. Taehyung ise bıyık altından gülüyordu. İster istemez kavgaları hoşuna gidiyordu çünkü başından beri Jin'in JungKook ile olan ilişkisini beğenmiyordu.
JungKook yanlarından ayrılıp, gittiğinde Jin yere çöktü. Taehyung sevdiği adama üzgün suratıyla bakındıktan sonra elini Jin'in omzuna koydu ama Jin, onun omzundaki elini sertçe itekledi.
"Her şey senin yüzünden, anlamıyor musun?"
Sevdiği adamın kendini suçlaması Taehyung'u sinir etmişti.
"Senin için, sırf senin için öldürmek için yanıp tutuştuğum o çocuk ile iyi geçinmeye çalışıyorken neden kızılan taraf ben oluyorum?"
Jin, kızarmış gözlerini Taehyung'un gözlerinde gezdirdi. Cidden de böyle düşünen birini sevebilir miydi? Kendini her insandan uzaklaştırmasını bekleyen biri ile daha fazla sürdürebilir miydi bu ilişkiyi?
Hiçbir şey dememeyi seçen Jin ayağa kalktı ve Taehyung'un seslenmelerini duymazdan gelerek eve doğru yürüdü.
***
Yorgun bedenini güçlükle yatağına atan Jin, gözlerinden akım akım eden gözyaşlarını durduramadı. Çok zordu. Taehyung gibi birisi ile olmak çok zordu. Ne kadar severse sevsin, kendine daha çok acı çektiren biri ile olamazdı. Artık, bu kandırmacayı bırakmalıydı. Bir şekilde Taehyung'dan kurtulmalıydı.
Telefonuna gelen mesaj sesi ile içini bir korku kapladı. Taehyung'tan mı, yoksa JungKook'tan mı gelmişti?
'Minnoşum Teytey' isimli kişiden gelen mesajı görünce elini hızlıca telefonundan geri çekti. Mesajı okumak dahi istemiyordu. Yine de okumazsa ne olacağını, çok iyi biliyordu.
Minnoşum Teytey: Jin,
Sana ne demiştim?
"Birlikte olmazsak ya sen ya da ben öleceğiz, ikimizin de yaşaması daha cazip değil mi?"
Daha dün gibi hatırladığı bu sözlere karşı elleri titremeye başladı. Düşürmemek için telefonu daha da bir sıkı tuttu.
Minnoşum Teytey: Benimle olmazsan önce seni, sonra da kendimi öldüreceğim.
Benim elimden ölmeyi, ister misin?
Şaka yapmayı keser misin?
Minnoşum Teytey: Şaka yapmadığımı biliyor olmalısın.
Sevdiğim birini öldürmek alışık olmadığım bir şey değil Jin.
Sonuçta, iki yıl önce ailemi öldüren kişi bendim.
Oh, bunu bilmiyordun değil mi?
Telefonunu yere düşüren Jin, kafasını iki elinin arasına aldı ve ayağa kalkıp bir kaç adımlık odasında turlamaya başladı.
Cidden, ölmek istemiyordu. Ama kendini bu gibi sözler ile tehdit eden Taehyung ile de olmak istemiyordu. Çünkü ne zaman yanında olsa, ölecek gibi hissedecekti.
Yine de, Taehyung kıyamaz ve Jin'i öldüremezdi değil mi?
Öldürmemeliydi..
Finale yaklaşıyoruz~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin İçin ♤taejin
FanfictionKim Seok Jin; yakışıklı,neşeli ve nazik bir öğrenciyken kendine gelen mesaj ile tüm hayatı değişir. Peşindeki bir sapık mı,yoksa kendisine aşık bir katil mi?