6.Bölüm "Kimseye güvenme."

876 151 30
                                    

Alaz'a bir daha böyle sorular sormamayı aklımın bir köşesine not ettikten sonra eve geri dönmeyi teklif etmiştim. Akşama doğum günü partisine gideceğimiz için bugün onu gezdirmeyecektim. Eve geldiğimizde onun görevi zedelenmesin diye görünmez olmasını istemedim. Beni de şaşırtan bir hızla üçüncü katta olan odama tırmandı. Dış cephesinden dolayı tırmanmak zor olmasa da bu kadar hızlı olabileceğini düşünmemiştim.

"Ben neden geliyorum?" Dolabımdaki elbiselerden gözümü alıp ona ters bir bakış attım.

"Sözde sevgilimsin ya, o yüzden. Banu -yani doğum günü kızı- gösterişe bayılır. Gazetecileri de çağırır büyük ihtimalle. O yüzden böyle bir davete sensiz gitmem olmaz. Annemler iş için şehir dışına çıkacakları akşama, bu yüzden gelemiyorlar. Babam da tedirgin onu rezil ederim diye." Ben konuşurken o bavulundan siyah gömlek ve siyah pantolon çıkarmıştı. Lavaboya gitmek için hareketlendiğinde kolundan tutup durdurdum onu.

"Alaz, karar veremiyorum. Sence ne giyeyim? Sen seç." Annem her alışverişe gittiğinde bana da bir dolap dolusu elbise alıyordu. Bu yüzden bir yere giderken ne giyeceğime karar vermek zor oluyordu. Alaz elindekileri bana verip dolabıma yöneldi. Birkaç dakika bakındıktan sonra beyaz, ince askılı, dizlerin bir karış üstünde biten, dantelli elbiseyi uzattı bana. Gerçekten zevkliydi. Ben elbiseyi alınca kendi kıyafetlerini elimden alıp lavaboya gitti. Hızla giyinip fön çektim. Ben saçımla uğraşmayı bitirmiş, ayakkabı seçerken nerede kaldığını düşündüğüm Alaz odaya girdi. Ayakkabılarlan gözümü alıp Alaz'a baktım. Gerçekten... bu dünyaya ait olmadığını belli edecek kadar mükemmel gözüküyordu. Bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde o da şaşkınca beni süzüyordu. Yanına gidip alnına düşen saçlarını düzelttim.

"Nasıl olmuşum?" Derken saçlarıyla uğraşıyordum.

"Çok... güzel." Gülümsedim.

"Gömlek yakışmış." Onu ilk defa bu kadar şaşkın görüyordum. "İyi misin, Alaz?" Boğazını temizleyip kendini toparladı.

"İyiyim, Derin." Adımın onun ses tonuna ne kadar yakıştığını düşünmeyi erteledim. Gömleğinin kollarını kıvırmış ve koluna saat takmıştı. "Ne zaman çıkıyoruz?" Saate baktığımda ne ara bu kadar vakit geçtiğini düşünmeden edemedim. "On dakika sonra." Dediğimde kafasını salladı.

Arkamı dönüp beyaz el çantama gerekli eşyaları koyarken Alaz dolabıma yaslanmış beni izliyordu.

"Sana yenilmeyeceğim, Alaz Demirkan." Diye fısıldadım. Çok kısık sesle söylemiş olsam da Alaz duymuştu.

"Seni yenmeye çalışmıyorum, Derin Tunay." Nasıl duyduğunu çözmeye çalışırken çantamı hazırlamıştım bile.

"Gömleğin buruşur, bu şekilde camdan inersen. İsters-" lafımı bitirmeme izin vermeden camı açmış ve camdan hiçbir yere tutunmadan kendini aşağı bırakmıştı. Korkuyla cama koştuğumda elim kalbimin üzerindeydi. Fakat beklediğim manzarayı görmedim. Alaz gayet sağlam bir şekilde ayaklarının üzerinde durmuş, ellerini iki yana açmış bana güzel gülüşünü sunuyordu. Ben bir metre kala yere düştüğümde bile bu kadar sağlam kalamamıştım. Bunun hesabını ona sonra sormayı aklımın bir köşesine not edip aşağı indim.

"Anne, baba! Ben çıkıyorum." Annemle babamın bir şey demesine izin vermeden çıktım evden. Normalde beni kolay salmazlardı ama söz konusu gösteriş ise, bütün kapılar sonuna kadar açılıyordu bana. Biz partideyken onlar yola çıkmış olacaklardı. Kapıdan çıktığımda Alaz'ı aradı gözlerim. Onu lüks, siyah bir arabanın içinde görmeyi beklemiyordum. Arabaya binip kemerini taktım.

"Sen sormadan ben söyleyeyim, arabayı kiraladım." Aklımı okumuş gibi sormadığım soruyu cevaplamasına gülümsedim. Tam yeni bir soru sorabilirmek için dudaklarımı aralamıştım ki, "Buraya gelmeden önce sıkı bir eğitimden geçtik. Değil üçüncü kattan, onuncu kattan atlasak da ufak sıyrıklarla atlatabiliriz. Canımız sizinki kadar tatlı değil." Daha ne kadar şaşırabileceğimi düşünmeyi sonraya erteledim. Resmen konuşmama fırsat vermiyordu!

LAVİNYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin