9.Bölüm "Yattığın Yere Dikkat Et!"

664 100 27
                                    

Yaklaşık yarım saattir gökyüzünün güzelliğini seyrederken Alaz'ın varlığını kısa süreliğine unutmuştum. Mırıldanışı kulaklarıma dolarken varlığını hatırlayıp ona döndüm. Gözleri kapalı, kaşları çatık bir şekilde bir şeyler sayıklıyordu.

"Alaz?" Ne ara uyuduğunu bile anlamamıştım. Kabus mu görüyordu? Daha dikkatli dinleyince söylediklerinin Türkçe olmadığını anladım. Ne dediğini deli gibi merak ederken bu hali canımı sıkmıştı. Oturduğum şezlongtan kalkıp onun yattığı şezlongun ucuna oturup yüzünü avuçlarımın içine aldım. Sakalları avucumu gıdıklarken uyanması için sesleniyordum.

"Alaz, uyan." Sayıklamaya devam ederken böyle uyanmayacak gibiydi. Sağ elimle ensesinden tutup başını kaldırdım ve önce sol kolumu sonra da kafasını sol koluma bırakıp sağ elimi kafasının arkasından geçirdim. Böylelikle ona sarılır bir pozisyona gelebilmiştim. Sayıklamaları Türkçeye dönüşürken ne dediğini anlamaya çalışıyordum.

"Ben böyle olsun istemedim." Sağ yanağımı sağ yanağına yaslayıp kulağına fısıldadım. "Biliyorum, senin suçun yok. Kabus gördün, uyan." Gözleri açılmadan önce adımı sayıklamıştı.

"Derin... Neden böyle oldu? Ben böyle olsun istemedim." Gözlerini açmış olsa da hâlâ gördüğü kabusun etkisindeydi.

"Geçti, tamam. Senin suçun yok." Ben kollarımı boynundan çekmeden yattığı yerde doğruldu hafifçe. Kollarını belime dolayıp sıkıca sardı beni. Birkaç dakika boyunca öylece durduk.

"Saat geç oldu, hadi kalk yerine yat." Ondan biraz uzaklaşmama izin verse de belimdeki kolları fazla uzaklaşmama izin vermedi.

"Olmaz, ben yalan söyledim." O an gözlerindeki kızarıklığı fark ettim. Ağlamış mıydı o? Ellerimi uzatıp yanaklarının üzerine koydum. Baş parmağımla göz altlarındaki nemi silerken gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. "Biz uykusuzluğa dayanıklı falan değiliz. Her insan gibi uyku düzenimiz var. Ben bazı geceler kabus gördüğüm için uyuyamıyorum." Gözlerimden akan yaşlara engel olamadım. O da benim gibi yapıp belimdeki ellerini yanaklarıma taşıdı. Ellerini yanaklarıma koyup baş parmağıyla göz yaşlarımı sildi.

"Bir fikrim var, gel benimle." Bir şey demesine fırsat vermeden ayağa kalktım ve onu da çekiştirdim. Odalarımızın önüne geldiğimizde onu odasına ittirip üzerini değiştirip odama gelmesini söyledim. Ben de odama girip üzerime pijamalarımı giydim. Ben yatağa geçip oturduğumda Alaz gelmişti. Yanıma gelip benim gibi oturdu. Onu yatırıp kendim oturur pozisyonda kaldım.

"Şimdi sen uyuyorsun, iki saat sonra seni kaldırıyorum ve ben uyuyorum. Kabus görürsen anında uyandırıcam seni, merak etme o yüzden."

"Saçmalama. Buna izin vermem."

"Farkındaysan izin istemedim. Sen ister uyu ister uyuma ben iki saat boyunca uyumayıp başında bekliycem. İnadımı bilmezsin sen benim." Derin bir nefes verip benimle savaşamayacağını anlayarak gözlerini kapadı. Ne kolay olmuştu.

Telefonumu elime alıp biraz oyalandım. Uyuyan Alaz'ın birkaç fotoğrafını çektikten sonra gözlerim acımaya başladığı için telefonu bırakıp kafamı yatak başlığına yasladım.

Sabah gözlerimi açtığımda ne ara uyuduğumu anlayamamıştım. En son nöbet beklemiyor muydum ben? Alaz nerede? Alaz'ı geçtim, ben neredeyim? Gözlerimi açtığımda karanlıkla karşılaşınca bir an kör olduğumu zannedip korkuya kapılsam da kafamı hafifçe kaldırdığımda sadece kafamı bir yere gömmüş olduğumu fark edip rahatladım. Kafamı gömdüğüm yerin Alaz'ın boynu olduğunu ve benim Alaz'ın sol tarafında yattığım halde resmen üstüne çullanmış bir halde kafamı sağ boyun girintisine gömdüğümü fark ettim. Belimden yukarısı resmen Alaz'ın üzerindeydi! Doğrulmaya çalıştığımda Alaz'ın belimde olan sol kolu ve sırtımda olan sağ kolu buna engel oldu.

Madde-9: Yattığın yere dikkat et!

Evde kimsenin olmamasından yararlanarak, "Alaz!" Diye bağırdım. Kulağının dibinde olduğumu unutup biraz fazla bağırmış olacağım ki Alaz sıçrayarak uyandı. Bir an kaşlarını çatsa da beni görünce gülümsedi.

"Ben de neden bu kadar rahat uyudum diye düşünüyordum."

"Kafa atarım bak!" Dememle gülüşü iyice büyüdü. "Ben bu hale nasıl geldim? En son nöbet tutuyordum!"

"Boşversene. Amacına ulaştın işte, gayet rahat uyudum, kabus da görmedim." Kollarına vurup kollarını üzerimden çekmesini sağladım. Üzerinden kalkarken,"Çok biliyorsun!" Diye söylendim. Lavabodaki işlerimi hallettikten sonra odaya girdiğimde Alaz'ın hâlâ yattığını gördüm. Gözlerimi devirip kıyafet dolabımın kapağını açtım. Fakat gördüğüm manzara karşısında atabileceğim en güçlü çığlığı attım. Gördüğüm manzara, küçük dilimi yutmama sebep olacak cinstendi. Bir Alaz'a bir de geniş dolabımın içine rahatlıkla sığmış olan adama baktım. Alaz korkmuş görünmese de oldukça şaşkın duruyordu.

"A-alaz..."

LAVİNYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin