8.Bölüm "Kurda Kuzuyu Emanet Etme."

700 110 48
                                    

Hiçbir zaman kendimi güzel bulmamış, yaşıtlarıma imrenmiştim hep. Onlar gibi olmayı bir yanım deli gibi isterken diğer yanım hiç istemiyordu. Allah'ın bana emaneti olan bedenime uzun görünmek için topuklu ayakkabı, güzel görünmek için rahatsız ve dar elbiseler giyerek işkence etmek benlik bir olay değildi. Fakat her insan gibi bende ulaşamadığıma imreniyordum. Hayatım boyunca güzelliğin göreceli bir kavram olduğunu kendime hatırlatmış, kimseye kendimi beğendirmek için ekstra bir çaba harcamamıştım. Beni giydiğim elbiselerle, yaptığım makyajla beğenmeleri yerine beni ben olduğum için beğenmelerini tercih ederdim. Spor ayakkabı varken topuklu ayakkabıya ne gerek vardı ki? Her gün elbise giymek yerine sokağa da pijamalarımızla çıksak olmaz mıydı? Birisi sizin makyajlı halinizi beğendiğinde sizi değil, makyajınızı beğenmiş oluyordu aslında. Birine kendinizi beğendirmek için yüzünüzü boyamak yerine kalbinizi güzelleştirin. Böylelikle sizin yüzünüzdeki makyajı değil, kalbinizin güzelliğini seven insanlarla karşılaşacaksınız.

"Bizi içeri almayacak mısın?" Banu'nun sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Esmer, kızıl, sarışın ve kumral olmak üzere özel olarak ajansdan seçilmiş gibi gönderilen dört afet ve yanımda tüm mükemmeliyetiyle duran adamla birlikte salona geçerken bu gecenin nasıl geçeceğini düşünmeden edemedim. Salona geçtiğimizde oturmadan önce Banu bana kızları tanıttı.

"Derincim, bak bu Sude." Diyerek esmer, zümrüt yeşili renginde dizlerinin bir karış üstünde biten kalın askılı elbisesi ve uzun boyuyla karşımda bana samimiyetsiz bir şekilde gülümseyen kızı gösterdi. Zoraki bir şekilde kızın elini sıkıp gülümsedim. Aynı şekilde Alaz ile de tanıştırdı kızı. Fakat Sude'nin bana olan tavrı ile Alaz'a olan tavrı arasındaki fark sinirimi bozmaya yetmişti.

"Bu da Özge." Diyerek kızıl, bordo mini ince askılı elbisesiyle karşımda süzülen kızı gösterdi. Kız önce benimle, sonra da Alaz ile el sıkıştı.

"Ve son olarak, Burcu." Diyerek sarışın ve beyaz mini elbiseli olanı tanıttı. Tanışma faslı nihayet bittiğinde oturabilmiştik. Bir şeyler atıştırdıktan sonra film izlemek için cips, mısır ve kolalarımızı alıp salona geçtik. Geniş koltuğa hepimiz sığarken en başta ben, benim yanımda Alaz, onun yanında Sude, onun yanında Özge, Burcu ve Banu olmak üzere dizilmiştik koltuğa.

"Sizin sevgiliniz yok mu? Tek erkek Alaz, olmadı böyle." Sorumu Sude cevapladı.

"Yok bebeğim bu sıralar sevgiliden uzağız. Hem Alaz bize sevgili yokluğunu aratmayacak kadar yakışıklı." Sinirim tepeme çıkarken sakin kalmak için kendimi zorladım. Alaz filmi başlatırken bu işkencenin bir an önce bitmesi için Dua ettim. Allah'ım sen benim keçilerime mukayyet ol...

"Çok romantik değiller mi, Alazcığım?" Hay ben senin Alazcığım diyen ağzını... Ben öksürük krizine girerken Sude hiç etkilenmemiş olacak ki, devam etti sözlerine. "Aslında sen de çok romantik birine benziyorsun." Derken kolunu Alaz'ın omzuna atmıştı. Alaz bir tepki vermek yerine filmi izlemeye devam etti.

"Alaz, yer değiştirelim mi? Sevmedim ben burada oturmayı." Ben Alaz'dan bir cevap beklerken beni Sude cevapladı.

"Bebeğim, istersen benimle yer değiştir." Sakin olabilirim, onlar benim misafirim ve onlara saygısızlık etmemeliyim. Alaz hiçbir şey demeden ayağa kalktı. Ben kalktığı yere oturunca o da benim önceki oturduğum yere oturdu. Alaz'ın beline sarılıp kafamı göğsüne yasladım. O da beni kolları arasına alınca gülümsedim. Tamam gerçekten sevgili olmayabilirdik, bu hareketi birazcık nispet yapmak için yapmış olabilirdim ama bunların hiçbiri anın tadını çıkarmayacağım anlamına gelmezdi.

Filmin ortalarına doğru sıkıntıdan ne yapacağımı şaşırmış halde etrafıma bakındım. O sırada aklıma gelen muzip fikirle gülümseyip kucağımdaki kaseden birkaç mısır aldım. Elimdeki mısırları düz bir ifadeyle filmi izleyen Alaz'a fırlattım. Kaşlarını çatıp bana baktıktan hemen sonra elimdeki mısır tabağından mısır alıp birkaç tanesini bana attı.

LAVİNYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin