26.Bölüm "Umursama."

341 41 38
                                    

Bu bölümü tamamlamam biraz uzun sürdü, gecikmeden dolayı özür diliyorum :(♥

Yazım, mantık ve imla hatalarını görürseniz bana bildirin lütfen🙏

Lütfen instagramdan da beni takip etmeyi unutmayın. Oradan başlattığım bir etkinlik var kesinlikle katılmanızı öneriyorum. Ayrıca yeni bölüm duyuruları, bilgilendirmeler, alıntılar ve daha birçok şeyi oradan paylaşıyorum.
İnstagram: zeynepmcie23

Oy ve yorumlarınızı bekliyorumsatır arası yorum yapmayı unutmayın lütfen. Şarkıyı açarak okuyabilirsiniz.

○○○

'İmkansız' diye tanımlanan her şey, şüphesiz ki hepimizi kendine çekiyor. Gözümüzü bürüyen hırs yüzünden mi yoksa nankörlüğümüzden mi bilmem ama her zaman oluru olan şeylerden çok oluru olmayan şeylere merakınız var. Aslında her şeyin az da olsa imkanı olduğuna inanırım ben. Yine de toplumca az imkanlı olan şeylere "imkansız" diyerek gözümüzde büyütmeye bayılıyoruz. İstediğiniz şey için çabaladıktan sonra oluruna bırakmak rahatlatsa da insanı stresli olmak doğamızda var. Karşımda benden bir cevap bekleyen Alaz'a bakarken onunla evlenmenin imkan miktarını ölçmeye çalışıyordum.

"Evet." Dedim gülümseyerek. Sonrasında onunla evlenme ihtimalinin düşüklüğüyle sanki ne kadar yüksek sesle bağırırsam isteğimin gerçekleşme ihtimali o kadar artarmış gibi daha yüksek sesle bağırdım. "Evet, evlenirim seninle." Hayallerden öteye gidemeyeceğini düşündüğüm evlilik fikri kendimi tuhaf hissetmemi sağlamıştı. Sadece bu güne özel, hayallerimizi yaşıyorduk. Ayağa kalkıp yüzükleri parmaklarımıza geçirdikten sonra bana sarıldı.

O an tamamen içimden gelmesiyle, hiçbir baskı altında kalmadan ve bir saniye olsun düşünmeden kalbimden geçeni kulağına fısıldadım. "Seni seviyorum."

Bir süre beklesem de cevap alamamak beni üzse de belli etmemem gerekiyordu. Onun bu iki kelimeyi söylemesi görevi için tehlikeli olabilirdi belki de. Yine de gerçekleşmeyecek olmasına rağmen bana evlenme teklifi etmesi görevini zedelemiyorken günümüzde normalleştirilmiş bu özel iki kelimeyi söylemenin onun görevini zedeliyor olduğu düşüncesi beni kuşkuya düşürüyordu. Ona sevmek yasaksa, evlenme teklifi etmekte sorun yok muydu?

"Yemeğe geçelim." Diyerek gidip masaya oturdu. Bende bir şey demeden karşısına oturdum. Orkestra toparlanıp çıktığında yalnız kalmıştık. Bu açıdan fark ediyorum, kutuların üzerinde 'evlen benimle' yazıyordu. Gülümseyip yemeğimi yemeye başladım.

Yemekten sonra yürüyerek eve gitmeye karar vermiştik. Yemekte başlayan sükûnet hâlâ devam ediyordu. Aklımdaki sorular yüzünden oluşan merakıma yenik düşüp konuşmaya başladım.

"Bana evlenme teklifi etmek görevini zedelemiyor mu?" Sorumdaki kinayeyi sezmiş olacak ki yandan garip bir bakış attı bana.

"Ben buraya bir şeyler keşfetmeye, öğrenmeye ve bilgi toplamaya geldim. Bunun gerçekleşmeyeceğini bildikleri için evlenme teklifi adetlerini canlandırarak öğrenmeme bir şey demediler." Söyledikleri gurur kırıcı gelmişti bana. Her ne kadar dünyadaki görevinde yardımcı olmak için yanında olsam da olaylar çoktan çığrından çıkmıştı.

"Alaz ben denek miyim?"

"Bunu defalarca konuştuk seninle, Derin. Aramızda bir şey olmayacak, bunu anla. Hislerimle değil mantığımla hareket etmek zorundayım." Sessizce yutkunup gökyüzüne baktım.

LAVİNYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin