Çok sürpriz bir final oldu biliyorum iki hafta beklettim üstelik, üzgünüm :(
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 🙏♥
○○○
İnsan sevdiği için her şeyi yapar mıydı gerçekten? Tek beklentisi sevgi olabilir miydi? Hiçbir çıkarı olmaksızın sevdiği kadın için kendi dünyasından vazgeçebilir miydi? Yanımda kalabilmek için sarf ettiği çaba ona bir kez daha aşık olmama sebep olmuştu. Fakat bu yaptığı çok tehlikeliydi. Karşımda televizyonda haberin detayları verilirken üzerimden şoku atıp telefonun diğer ucundaki sevdiğim adama bağırdım."Alaz sen ne yaptın?!"
"Tüm kozlarımı oynamadan seni bırakıp gidemem. Gelmek üzereyim geldiğimde konuşalım." Dedikten sonra telefonu kapattı. Ne olacaktı şimdi? Alaz'ı öldürecekler miydi? Onu nasıl cezalandıracaklardı? Bunların hepsi benim yüzümden olmuştu. Ona yaklaşmamamı defalarca kez söylemesine rağmen üzerine gitmiş, onu kendime aşık etmiştim. Sadece ona yardım etmeli, görevini zedeleyecek şeyler yapmamalıydım fakat artık her şey bitmişti. Bunca yıldır yaşadığım hayatın ne kadar boş geçtiğini bana göstermiş; huzuru, aşkı tattırmıştı bana. Üstlerinin ne kadar acımasız olabileceğini tahmin edebiliyordum. Onunla geçirdiğim mutlu anların acısı böyle çıkmamalıydı. Ben düşüncelere dalmışken kapı çaldı. Koşarak gidip kapıyı açtım ve karşımda oldukça bitkin bir halde dikilen Alaz'a hesap sormadan önce sıkıca sarıldım. Sarılmama hemen karşılık verdi. Yaklaşık otuz saniye anın tadını çıkardım. 'Ona son sarılışım olabilir' düşüncesi beni korkutuyor, ona daha çok sokulmama sebep oluyordu. O an öğrendim, hiç ölmeyecek gibi yaşamanın ne kadar yanlış olduğunu. Sevdiklerime sıkıca sarılmak varken onları kırdığım anlar dolunca aklıma kızdım kendime ve Alaz'ın varlığına şükrettim. Elinden tutup içeri aldım ve kapıyı ardımızdan kapatıp odaya gittik. Yan yana oturduktan sonra Alaz'a bir açıklama beklediğimi belli edercesine baktım. Yorgun ve bitkin olduğunu oldukça belli eden bakışları, üzerine çok gitmemem gerektiğini hatırlatıyordu bana.
"Bakma bana öyle. Sensiz yaşamaktansa seninle ölmeyi tercih ettim, hepsi bu." Ölüm kelimesi yutkunmama sebep olmuştu.
"Ölümden nasıl bu kadar rahat bahsedebiliyorsun? Alaz, bu yaptığın çok tehlikeliydi. Başka bir yolu yok muydu gerçekten? Böyle yaptığın için senin burada kalmana izin vereceklerini hiç sanmıyorum." Beni omuzlarımdan itip sırtımı koltuğa yaslamamı sağladı ve o da koltuğa yaslanıp başını omzuma koydu.
"Ben burada kalmayı değil, seninle kalmayı istiyorum. Yer, mekan, zaman hiç önemli değil. Venüs, Merkür, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün... ya da başka bir gezegende sensizliğin olmayacağı her yere razıyım." Hayatımın aşkını içten içe hep merak etmiştim. Başka bir semtte, ilçede, ilde hatta ülkede olabileceğine bile olanak veriyordum fakat başka gezegenden birine aşık olmak, düşüncesi bile garip olan bu olayı yaşamak öyle tuhaftı öyle güzeldi ki hiç bitmesin istiyordum. Kalbim, kalbinin atıyor oluşundan güç alarak atarken onsuzluk korkulu rüyamdı.
"Alaz, bu yaptığın bize ne gibi bir fayda sağlayacak? Bir planın var mı?" Kurduğumuz uçuk hayalleri dahi yaşayabilseydik, çok güzel olmaz mıydı? Hayalleri yaşayamıyorsak, hayallerde yaşayabilir miydik? Merkür ile Güneşin imkansız aşkı gibiydik biz. Bilmiyorum, belki saçma ama ben benzetiyordum. Merkür, Güneşe olan aşkından ona yakın kalmaya çalışıyor olsa da ona biraz daha yaklaşsa yanacağını da biliyor. Yine de pes edip başka gezegenlerin etrafında dönmek yerine yılmadan güneşin etrafında dönüyor. Bu sonsuzluğun üzerinden yüzlerce hikaye çıkabilirdi bence. Her şeyin mantık çerçevesinde gerçekleşmesini beklemeye gerek yoktu. Cevabını bilmediğimiz soruların cevabı hayal gücümüzde olamaz mıydı?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVİNYA
Fiksi Remaja"Ben buraya ait değilim." Mesafe aşkları günümüzde sıkça görülür. İlçeler, şehirler ve hatta ülkeler bile engel olamaz bazı aşıklara. Peki siz hiç başka gezegenden birine aşık olan bir insan gördünüz mü? Henüz keşfedilmemiş bir gezegenden gelen Alaz...