17.Bölüm "Tedirginliği Üzerinden At."

463 65 23
                                    

İnstagram: zeynepmcie23
○○○
Yirmi yıldır göremediğim öz abimin yatağında oturmuş, bana anlattıklarını dinliyordum. Hâlâ inanasım gelmiyorken böyle bir şeyin nasıl olabileceğini düşündüm. Bir insan yirmi yıl boyunca nasıl hayalet gibi yaşardı ki? Abim, aklıma takılan her şeyi cevaplayacağını söylemişti. Bunun da bir oyun olabilme ihtimalini aklımdan çıkarmamam gerektiğini ellinci kez tekrar ettim.

"Haluk Beyin benimle yaşıt bir oğlu varmış. Altı yaşındayken araba çarpması sonucu ölmüş. O arabayı süren kişi de babam oluyor. Aslında babam ve Haluk Bey çok yakın arkadaşlarmış eskiden fakat bu olaydan sonra araları bozulmuş. Haluk Bey, babamın bütün sırlarını bildiği için bu kozlarını kullanmaktan çekinmemiş tabi." Diyerek gülümsedi. "Özel güçlerimiz bizim genlerimizden geliyor. Kodlar sadece Tunay kanını taşıyanlarda işe yarıyor. Haluk Bey babamı tehdit etmiş. Hapise girmek istemiyorsan oğlunu bana ver, demiş. Babam beni Haluğa sattı. Sırf hapis yatmamak için benden vazgeçti. Bu olayı bilenler bile benim kaçırıldığımı sanıyor. O ölen çocuğun yani Berk'in yerine geçtim. Kimliklerimiz değiştirildi, imajım değişti, kimse bir şey anlamasın diye doğru düzgün sokağa bile çıkarılmadım bir yıl boyunca. Bir şekilde olayın üzerini kapattılar. Artık ben Berk'tim, herkes beni Berk olarak tanıdı. Kimseyle muhatap olmama izin vermedi yıllarca. Sen benim mezarım diye yıllarca ölen çocuğun mezarına gittin." Gerçekler üzerime dolu gibi yağarken bir an bu olanları kaldıramayacağımı düşündüm. Masal dinler gibi dinlemiştim anlattıklarını. Böyle bir şey mümkün olabilir miydi gerçekten?

"Neden Haluk Bey diyorsun? Sana babamdan daha çok babalık yapmış sonuçta." Babamın onu sattığı gerçeği karşısında ona hâlâ 'baba' diyebilmesi tuhaf gelmişti açıkçası.

"Dışarda 'baba' dememe izin verse de evdeyken ona 'Haluk Bey' dememi istiyor. Adam ruh hastasının teki. Sanki ben onun oğlunu öldürüp yerine geçmişim gibi davranıyor. Beni adamlarından biriymişim gibi görüyor. Maddi olarak desteğini esirgemiyor ama maneviyat konusu sıkıntılı."

"Ben ne sormam gerektiğini, ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Sana ne diye hitap etmem gerektiğini bile kestiremiyorum. Neden bir kez olsun karşıma çıkmadın? Neden yirmi yıl boyunca bir yalana inanmama izin verdin?" Derken sona doğru sesim yükselmişti.

"İzin vermediler. Kaç kere kaçmaya çalıştım, sana gelmek istedim ama bırakmadılar. Haluk Beyin karısı dört sene önce öldü. Yirmi yıl boyunca bu evde fazlalık olduğumu bilerek yaşadım. Öz babam bir kez olsun merak etmedi beni." Dudağımı ısırıp gözlerimden birkaç damla yaşın akmasına izin verdim. Hâlime ne kadar şükretsem azdı.

"O zaman seni neden aldılar? Yani bunun bir amacı yok muydu?"

"Haluk Beyin amacı kod defterini alıp bu nesli kendi sürdürmekti. Fakat olayın üstü kapandıktan sonra babamdan kod defterini alamadı. Olayın üstü kapandığı için şikayet de edemedi. Yirmi yıldır o defterin peşinde. Sen, son kozusun." Sıkıntıyla nefes verdim.

"Sence babam ne yapacak?"

"İki ucu boklu değnek, ne yaparsa yapsın kaybedecek. Eğer kod defterini verirse seni alır ama bu gücü kaybeder. Eğer seni bırakıp yoluna kaldığı yerden devam etmek isterse de elindeki defter bir işine yaramaz." Babam beni kurtaramasa bile Alaz kurtarırdı fakat işin kötü tarafı babamın benden vazgeçme ihtimaliydi. Abimi satmış olması babamdan nefret etmeye itiyordu beni. Abimin yerinde bende olabilirdim ve bunun düşüncesi bile kötüydü. Kapı açılınca gelen kişinin beni az önce buraya getiren adam olduğunu fark ettim.

"Yeter bu kadar konuştuğunuz. Küçük hanım sizi odanıza götürmem gerekiyor, yarın Haluk Beyle tanışacaksınız. Benimle gelin." Yataktan kalktığımda abim de benimle birlikte kalktı. Tam gideceğim sırada kolumdan tutup kendine çekti beni. Uzun boyu sayesinde başım direkt göğsüne denk gelirken sarılmasına karşılık verdim.

LAVİNYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin