•40•

2.4K 146 28
                                    

Genç adam yatakta doğruldu ve görüşünü netleştirmek için gözlerini ovaladı. Üstünde iç çamaşırı dışında bir şey olmasa bile oldukça bunalmıştı, beyaz çarşafların arasından sıyrılırken alnına düşen dalgalı tutamları geriye attı ve Wade'i yanında göremediğinde etrafta gözlerini gezdirdi.

Bakışları diz boyundan tavana kadar ulaşan pencereye yaslanmış, dışarıyı durgun bakışlarla seyreden adamı bulduğunda ayağa kalktı ve ona doğru yürüdü.

"Wade? Neden uyanıksın, bir yerin ağrımıyor değil mi?"

Wade'in yüzünde genç adamın bu endişeli tavrına karşılık bir tebessüm belirmişti.

"İyiyim."

Mini buzdolabından aldığı cam şişeyi karnından çekti ve onu elindeki peçete ile camın kenarına bıraktı.

Peter kollarını Wade'in bedenine nazikçe sardı ve kafasını göğsüne yerleştirmeden önce oraya ince dudaklarını bastırdı.

Wade kıkırdadı ve bir eli genç adamın saçlarını okşarken kahverengi buklelerin arasına bir öpücük bıraktı.

"Bensiz biraz bile uyuyamıyor musun?"

Peter kafasını iki yana sallarken ona daha da sokuldu ve Wade elini genç adamın saçlarından beline indirirken kaşlarını çattı.

"Yanıyorsun."

Ondan ayrılarak klimanın kumandasının bulunduğu şifonyere doğru yöneldi ve Peter onun yerine geçerken biraz temiz hava almak için camı araladı.

Bakışları dışarıdan camın kenarına kaydı ve Wade'in kaburgalarına tuttuğu şişeden aşağıya indi.

Soğuk su şişesinden süzülen damlalar altındaki kağıt havluya ulaşarak emdiği kanın rengini açıyordu. Genç adam doğru görüp görmediğini anlamak için gözlerini kıstı ve şişeyi kaldırarak peçeteyi eline aldı.

Wade kumandayı tekrar bırakmış Peter'a doğru yönelirken genç adamın elinde tuttuğu şey ile duraksadı. Peter elindeki kağıt havluyu bırakarak koşar adımlarla odanın diğer tarafına yöneldi ve ışığı açtıktan sonra Wade'in bileğinden tutarak yatağa oturmasını sağladı.

Çenesini nazikçe kavradı ve yüzünü ışığa tuttuğunda ela gözleri dikkatle incelemeden önce çevresinde hafif kan lekeleri olan dudaklara baktı.

"Damarların normal görünüyor."

Wade'in başını bir anda bıraktı ve tişörtünü sıyırırken,

"Ağrın yok değil mi? Bir yerin uyuşuyor mu, nasıl hissediyorsun?"

Tişörtü tamamen çıkarttı ve elinin tersini Wade'in vücudunda gezdirdi. Çoğunlukla kendi kendine konuşuyor gibiydi,

"Terli değilsin..."

Wade'i nazik olmaya özen göstererek göğsünden ittirdi ve onu yatağa yatırırken hafifçe üstüne çıkarak tenini dikkatle inceledi.

"Yeni bir morarma yok. Başın ağrıyor mu?"

Wade genç adamı iki kolundan yakaladı ve sakinleşmesi için gözlerinin içine baktı.

"İyiyim."

"Ağzından kan geliyor, Wade."

"Böyle şeylerin olabileceği zaten söylenmişti, ilaçlarımı alıyorum."

Peter kendini Wade'in kolları arasından kurtardı ve doğruldu.

"Benim yüzümden oldu."

Bound To YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin