•41•

2.6K 167 326
                                    

Wade ve Peter çimlerin üzerinde ilerlemeye devam ederken, insanlara yakınlaşmaya başladıkça Wade genç adama sardığı kolunu ondan çekmiş ve adımlarını hafifçe hızlandırarak Peter'dan uzaklaşmıştı.

Biraz daha ilerledi ve takım elbisesi ile karanfillerle donatılmış tabutun başında dikilmiş konuşan adamda gözlerini gezdirdi. Geriye taradığı sarıya çalan açık kumral saçlarına ak düşmüş, yüzündeki çizgiler artmıştı ve ela gözlerindeki bakışlardan ne kadar çökmüş olduğu belliydi.

"... Çok uzun yıllar savaştı; her şeyden çok sevdiği çocukları, ben ve şu an burada olan arkadaşları için. Fakat..."

"Bu saçmalığı dinlemeyeceğim."

Rosaline ikisinin arkasından mırıldanarak geldiği yöne doğru yürürken Wade ve Peter genç kıza döndü. Rose sırtını bir ağaca yaslarken kollarını bağladı ve abisi ile arkadaşının yanına gelmesini bekledi.

"Söylediği şeylere gerçekten biri inanıyor mu?"

İğrenir bakışlarıyla gözlerini konuşmasını bitirmemiş babasında gezdirdi.

Genç adam öne atılarak Rose'a sarılmaktan dediği şeylerle son anda vazgeçti ve yerinden ayrılmazken Wade tekrar kolunu ona sararak kendine çekti. Baş parmağı genç adamın kavradığı kolunu okşarken kardeşine baktı.

"Yanında sakinleştiricini getirmişsin ha?"

Rosaline abisine ve onun sarmaladığı  arkadaşına bakarken sıcak bir şekilde gülümsedi.

Wade ona bir bakış atıp aynı şekilde karşılık verirken genç kız tekrar törenin düzenlendiği yere baktı. Gerçi buna pek de tören denemezdi, Hailey'in hayatta olduğundan haberdar çok az insan vardı; hasta bakıcıları, birkaç komşusu, kocasının arkadaşları ve Bay Hesketh.

"Sonunda."

Adam konuşmasını bitirirken geri çekildi ve zaten orada bulunan birkaç kişinin ona tekrar baş salığı dilemesi uzun sürmemiş, herkes dağılmaya başlamıştı.

Kapalı ortamda olması gereken açık tabutlu tören köşkün büyük bahçesinde yapılmıştı, herkes gittikten sonra tabut kapanacak ve  Hailey bahçede kocasının özel olarak hazırlattığı mezara konacaktı.

Rosaline'in arkasından Wade de adama doğru adımlanırken arkada kalan Peter ne yapacağını bilemez bir şekilde onlara baktı. Başta tereddüt etse de aynı şekilde adımlarını hızlandırdı ve iki kardeşin arkasından ilerledi.

Wade gözlerini tabut için kazılan yerde gezdirdi ve sinirle soludu.

"Mezarlığa gömüleceği konusunda anlaştınız sanıyordum."

Adamın karanfillerde gezinen eli duraksadı, başını kaldırdı fakat arkasına dönmedi.

"Bilmediği şeyler anneni rahatsız etmez, Wade."

Adam sinir bozucu bir sakinlikle oğluna doğru ilerleyerek ellerini pantolonunun ceplerine sokarken yüzünde keyifli bir gülümseme oluştu ve oğlunu süzdü.

"Ne kadar büyümüşsün. Olgunlaşmışsın."

Wade onu gördüğünden beri yaptığı gibi çenesini sıkmaya devam ederken bir cevap vermedi.

Thomas'ın bakışları kızının arkasında duran genç adama kayarken kaşları hafifçe çatıldı.
Peter aynı şekilde kendisine bakan adama bakarken Rose aralarına girdi ve konuştu,

Bound To YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin