0.9 | "YANGIN"

4K 245 32
                                    

-SARP BOZCAK-

Sisli ve soğuk havanın ağırlığını üstümde hissedebiliyordum. Karanlık bana aydınlık gibi gelirken etrafta olup bitenleri kolayca ayırt edebiliyor, tıpkı baykuşlar gibi çevremi net bir şekilde görebiliyordum.

Elimin altında atan nabız hızlıydı. Aynı zamanda endişeli, korkmuş ama meraklıydı da.

O da nasıl hissettiğini bilmiyordu.

Küçük Kelebek kendisine oldukça büyük gelen kanatlarında, sanki üstüne parıltılı yaldızlar dökülmüş gibi parlak olan beneklerinde birçok duyguyu barındırıyordu. O an hissettiklerine göre beneklerden bir duygu seçiyor ve onu yaşıyordu. Ama sanki şu an bazı şeyler ters gitmişti ve bütün duygular birbirine karışmıştı. Kelebeğin kafası karışmıştı. Ne hissedeceğini bilmiyordu.

Arabanın yanına geldiğimizde boş olan sol elimle cebimdeki anahtarı çıkardım ve kilitleri açtım. Sürücü koltuğunun yanındaki kapıyı açtığımda tuttuğum bileğin geri çekilmeye çalıştığını hissettim.

" Bırak beni " Merak ve korku dolu sesi gün yüzüne çıktığında çatık kaşlarımla yüzümü ona doğru çevirdim.

Yaklaşık yirmi dakika öncesine kadar her şey kontrolüm altındaydı. Küçük Kelebeğe, o çok merak ettiği depoyu gezdirecek ve ardından onu dışarı salacaktım. Fakat beklenmeyen misafir olan Serhat, işleri tersine çevirmişti. Bunca senedir o çocuğa dikkatli olması ve boşboğazlık yapmaması gerektiğini öğretememişlerdi.

Serhatın, Tayfun'un olayını detaylı bir şekilde anlatmasıyla küçük Kelebek duymaması gereken şeyler duymuştu. Ve o yirmi dakika öncesine kadar iyi olan her şey sadece birkaç dakika içerisinde dibe batmıştı.

" Sana, beni bırakmanı söyledim " derken bileğini elimden kurtarmaya çalışıyordu. Ancak pek başarılı olduğu söylenemezdi. Bir kere o kelepçe oraya vurulmuştu. Kendisi isteyene kadar açılması imkansızdı.

Derin bir nefes aldım.

İnsanlarla uğraşmak her zaman sevmediğim bir iş olmuştur. Onların hiç susmayan çeneleriyle uğraşmak, onları susturmaya çalışmak ya da onlara bir şey yaptırmak bana göre zaman kaybıydı.

Bunu kolay yöntemle çözmek elbette mümkündü.

Ben istediğim işi üç yolla hallediyordum. Aslında iki ve üçüncü yollar karşımdaki kişiye bağlıydı. Eğer karşımdaki kişi daha birinci maddede istediğimi yapmışsa ikinci ve üçüncü yola hiç sapmadan dümdüz ilerliyordum.
Birincisi, normal bir şekilde istediğim şeyi söylemekti. Bu herkeste aynıdır. İstediğin şeyi dile getirmek. İkincisi, eğer yapmasını istediğim kişi yapmazsa onu birkaç saniye düşünmesi için süre tanımak, ki ben genelde üç saniyeden fazla süre vermiyordum. Üçüncüsü yani son yolda ise tehdit etmeden, zorla yaptırmak oluyor. Tabi bazen tehdit etmek zorunda olduğum zamanlar olmuyor değil. Bu üç yolu kullanarak hem zaman kaybetmiyordum hem de işler o kadar sıkıcı olmuyordu.

" Bin " Birinci yola girdim.

Karşımdaki karmaşık duygulara sahip Kelebek derin nefes aldı ve gözlerini birkaç saniye etrafta gezdirdikten sonra tekrardan kendi ormanlarını benim okyanuslarımla birleştirdi.

" Ne dediğimi anlamıyor musun? Şu bileğimi bırak diyorum. Seninle bir yere gelmeyeceğim ve eve gideceğim " dediğinde burnumdan soluyarak okyanuslarımdaki dalgaları beni kızdırmaya başlayan ormana doğru göndermek için yola çıkardım.

ÖLÜM ÖPÜCÜĞÜ (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin