Merhaba!!
Normalde bölüm hakkındaki yazılarımı sona yazıyorum ama bu kitaba başladığımdan beri çok yazmak istediğim bir kısım bu bölümde yer alıyor ve o kısmı yukarıya koyduğum şarkıyla okumanızı istiyorum. Ben şarkıyı açmanız gerek yere bir (*) işareti koyacağım, orada şarkıyı açın lütfen.
Şarkı: The Neighbourhood-NervousKeyifli okumalar:)
<>
Bir yere odaklandığımızda, gözlerimiz bir noktadayken nasıl başka şeyleri düşünebiliyorduk? O sırada zaten bir yere bakmıyor muyduk? Neden baktığımız yerde dış dünyada, herkesin gördüklerini değil de kendi iç dünyamızdakileri görüyorduk? Sanki kafamızın içindekiler gerçekten de karşımızdaymış gibi hissediyorduk. Kendi zihnimizin bizi yönetmesinden dolayı mıydı bu? Güçsüz benliğimizden dolayı mı? Yoksa gerçekten onları görmek istediğimizden kendimiz mi zihnimizin bizi yönlendirmesine izin veriyorduk?
Kafamın içinde bu sorular dolanıyordu çünkü şu an tam olarak o durumdaydım. Parmaklarımın arasında çevirdiğim kalemle birlikte gözlerim hocanın tahtada çözdüğü sorulardaydı ancak gördüğüm şeyler soru değildi. Çok farklı, dersler uzaktan yakından alakası olmayan, kendi kafamın içinden bir saniye karanlık bir saniye daha gri kısımlardan kesitler görüyordum.
Döndürdüğüm kalem parmaklarımın arasından kayıp sıraya düştüğünde çıkan sesle gözlerimin önündeki hayali görüntüler yok oldu. Gözlerimi yavaşça kapatıp açtım, kalemi döndürmek için tekrardan elime almadım. Sol elime yasladığım kafamı sağ elime yasladım. Derse odaklanamıyordum ve sıkılmıştım. Dördüncü dersteydik ve dayanmam gereken yalnızca bir ders kalmıştı.
Sarp, halledeceği birkaç işinin olduğunu söyleyip benimle gelmemişti. Her ne kadar ben de onunla gitmek istesem de kesin bir dille reddetmişti. Çok fazla devamsızlık yaptığımı, okula gitmem gerektiğini söylemişti. Devamsızlık yaptığımın ben de farkındaydım ancak umursamıyordum. Belge almak önemli değildi benim için. Sınırı geçersem daha sonra rapor yazdırıp sildirebilirdim.
Sarpla tanıştıktan sonra hayatındaki değişiklikler, dış dünyaya kapattığın algıların ve daha birçok alışkanlıkaların değişti. Şimdi etrafındakiler sana daha mı cazip görünmeye başladı? Heyecanın nasıl bir şey olduğunu tattıktan sonra onun bağımlısı mı oldun?
Sabahleyin Sarp birden fikrini değiştirmiş, benimde gelmemi söylemişti. Bunu söylemesine şaşırmıştım çünkü fikrini değiştirmesinden birkaç saniye önce bana beni her defasında yanına almayacağından bahsediyordu. Haliyle ilk bir iki dakika anlayamamış, ardından üzerinde çok düşünmeme kararı almıştım. Ne de olsa gelmeme izin vermişti.
Ancak sonra bir şartı olduğunu söylemişti: Öğle arasına kadar, yani beş ders okulda olacaktım. Her ne kadar buna ilk başta karşı çıkacak gibi olsam da fikrini tekrar değiştirmemesi için sesimi çıkartmamıştım.Şimdi de tahtadaki hocadan ayırdığım gözlerimi duvardaki saate dikmiş, zilin çalmasına kalan iki dakikanın geçmesini bekliyordum. Saniyeler çok yorulmuş da dakikalarda yetişemiyormuş gibiydi. Dakikalar oldukları yerde bekliyordu da saniyeler kendi aralarındaki sohbetten ilerleyemiyor gibiydi.
Arkama yaslanıp kollarımı göğsümde birleştirdim ve kafamı cama çevirdim. Hava bugün diğer günlere göre biraz daha açıktı ama soğuktu. Kasım ayının, aynı zamanda kışın, ortalarında olduğumuz için havaların böyle olması gayet normaldi. Bana kalsa bütün yıl boyunca böyle olabilirdi. Yaz aylarını sevmiyordum ve güneşli günlerde dışarı çıkmaya dayanamıyordum. Kendimi eriyormuş gibi hissediyordum. Bir de tenim beyaz olduğundan çabucak yanıyor, daha sonra o kızarıklıkların acısını çekiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM ÖPÜCÜĞÜ (DÜZENLENİYOR)
Teen Fictionİki dudağının arasında bir şarkı mırıldanıyor, mırıldandığı şarkı karanlık geceye karışıyordu. Sanki mırıldanmalar Şeytanın dudaklarından dökülüp benim içime işliyordu. Kulaklarımda çınlıyordu her bir kelime. Ölümü yakından hissediyordum. Mırıldanm...