İyi okumalar...💜
Alo dediğim an bir hıçkırık sesi duydum ve daha da meraklı bir sesle " alo ,siz kimsiniz" dedim.
Karşımdaki kişinin derin bir nefes aldığını telefondan duyabiliyordum. Boğazını temizledi ve konuşmaya başladı.
"Arya... Gerçekten cok pişmanım. İnşallah sonucunu öğrendiğinde bana kızmazsın. Seni seviyorum" dedi.Konuşan kişi erkekti ,kalın bir sesi vardı ama ses tonu gençti ya da ben öyle hissediyorum.
Allah aşkına kimdi bu yağ! Ne saçmalıyordu ,herhalde iki laf uydurdu diye ona inanacak değildim.
"Bana bak! Kimsin bilmiyorum, bilmek isteyeceğimi de düşünmüyorum. Şimdi benimle kafa bulmak için aradıysan hemen söyleki seninle uğraşmayayım" dedim. Dedim ama inşallah kapatmaz telefonu çünkü kim ağlarken birini arardı ki.
Muhtemelen bir sıkıntısı vardı. Derin bir nefes aldı ve tekrar konuşmaya başladı. " Birincisi seninle kafa bulmak için aramadım. İkincisi seni özlemişim. Üçüncüsü yine arayacağım ,arayana kadar kendine iyi bak " dedi ve kapattı.
Bu neydi şimdi ? Zaten psikolojik olarak pek iyi değildim. Birde tam zamanıymış gibi biri beni arıyor seni seviyorum ,özledim falan diyor ve tekrar arayacağını söyleyip kapatıyor.
Birinin benimle dalga geçtiğini düşünerek ya da kendimi bu olasılığa inandırırken kollarımın üşümesiyle eve gitmeye karar verdim.
Odama gidip düş aldıktan sonra saatin on bire geldiğini görüp uyumak üzere yatağıma yattım.
***
Gözlerime vuran ışıkla gözlerimi istemeyerek de olsa açarken annemin odanın perdelerini açtığını gördüm. Of hayır , annem alışveriş kurallarını uygulamaya başlamıştı galiba.
Uyandığımı görünce biraz bana yaklaştı ve " ah hayatım günaydın. Saat on buçuğa doğru geliyor. Galiba biraz geç yattın. Neyse. Ben şimdi kahvaltıya iniyorum ,sende hazırlan ve aşağı gel" dedi ve cevap hakkı tanımadan odadan gitti.
Aman allahım! Annem rüzgar gibi gelmiş ve geçmişti. Bende yatağımdan hazırlanmak üzere kalktım ve ilk olarak banyoya girip duşumu aldım. Ardından dolabımın karşısına geçerek siyah dar paça pantolon ve kareli ,koyu mavi gömlek giydim. Mavi... Yine gelmişti aklıma.
Saçlarımı dağınık bıraktım ve telefonumu da aldıktan sonra hazırdım. Telefonumu da aldım ve merdivenlerden aşağı indim.
Annem masada yerini almış beni bekliyordu. Bende masaya oturup bir şeyler atıştırmaya başladım.Meriç de bizimle kahvaltı yapıyordu. Tahminimce bizimle birlikte gelecekti çünkü annem ne olursa olsun onu yanından ayırmayacaktı.
Zaten annem hep böyleydi. Meriçe karşı hep ayrı bir sempatisi vardı... Doğruyu söylemek gerekirse bu durumdan rahatsız falan değildim.
Kahvaltımızı yaptıktan sonra alışveriş yapmak üzere evden çıktık. Bizi şoför bırakacaktı bu yüzden hemen evden çıktım.
Yaklaşık yarım saatlik bir yolculuğun arasında işlek bir cadde üzerinde durduk ve şoföre aradığımızda geri gelmesini söyleyerek arabadan inip gezmeye başladık.
Annem meriçin eline resmen yapışıyordu hatta bir kaç dakika sonra annem çocuğun elini çok sıkmış olacak ki meriç "Anne elimi rahat bıraksanmı sanki?" dediğini bile duydum.
Annem meriçin elini sıktığını daha yeni farketmiş gibi hemen elini gevşetti.
***
Aman allahım! Ayaklarım o kadar çok ağrıyor ki! altı saat boyunca annemin zoruyla o mağazadan çıkıp bu mağazaya girmiştik ve annem neredeyse her gördüğünü almak istiyordu.
Annemi anlayamıyordum,normalde çok tutumlu olan annem alışveriş yaparken her şeyi etiketine bile bakmaksızın alıyordu. Amannn banane sanki!
Aslında evde bir çok hırkam vardı fakat yeni bir tanesini almak istediğimden siyah çok ta kalın olmayan bir hırka aldım.
Okul için ise siyah bir kalemlik ,mavi defterler, siyah kalemler ve siyah bir çantada karar kıldım.
Saatin çabuk geçtiğini farkettiğimde duş alıp yatmanın benin için iyi olacağını düşünerek duşa girdim.
Özel numaradan nasıl kurtulacaktım ? ya da kurtulabilecekmiydim ?
Alışverişte yine aramıştı ve ben mal gibi telefonu kapatmak yerine onunla konuşmuştum.
Bir kıyafet mağazasında annem kendine elbise bakarken koyu kırmızı ,dizimin bir karış yukarısında sade ama güzel bir elbise görüp elbiseyi giyene kadar başımın etini yemişti. Bende sırf annemden kurtulayım diye elbiseyi giyip dışarı çıkmıştım.
Annem elbisenin bana ne kadar yakıştığını söylerken telefonum çalmaya başlamıştı . aa ne tesadüf yine numara yok! Telefonu kulağıma tuttuğumuzda;
Gizli numara:ah merhaba
Ben:yine mi sen! Ya sen söylese ne diye durmadan beni arayıp bir şeyler saçmalıyorsun?
Gizli numara: neden mi arıyorum? Hmm... Bir düşüneyim, buldum! Mesela şu an elbisenin sana ne kadar yakıştığını söylemek için aradım.Arya,elbise sana çok yakışmış.
Ben: sapık mısın nesin yağ! Benimi takip ediyorsun sen?
Gizli numara hafiften güldü ve konuşmaya başladı.
Gizli numara: Ben seni hep takip ediyorum arya. Bu arada daha sonra görüşürüz.
Dedi ve kapattı. Allahtan annemlerin yanından uzaklaşıp konuşmuştum ve annem duymamıştı. Duysa kesin çok panik yapardı.
Özel numara kimde beni takip ediyor? Ya da benim hakkımda nr biliyor. Belliki bu duruma bir çözüm bulmalı ve özel numara diye kestirip atmamalıyım.
Duştan çıkıp mavi pijamalarımı giydikten sonra yatağa attım kendimi.
Kollarımı başımın altına koymuş düşünüyordum. Onu... Ne kadar mutluydum o zaman. İnsanlara güçlü gözükmek zorunda değildim ya da kayrayı bir daha göremeyeceğime kendimi inandırmak zorunda da değildim.
Bi birbirimizi tamamlıyorduk bir nevi. Bir damla yaş süzüldü yanağıma doğru. Bazen o inat yapardı bazen ben ,bazen o kıskanırdı bazen ben, sonra birbirimize ne güzel hediyeler alırdık öyle. Gidip pahalı pahalı hediyeler de almazdık. O bana kolye alırdı ben ona bileklik.
Aldığı kolye bilekliklerin hepsi duruyor... Ve bir damla daha. Hatta ikimizdede olan bir bikeklik vardı. Benim hâlâ bileğimde, onun bilekliği ise yine bende.
Kenarlarında minik minik boncuklar var siyah renginde , ortada bir kalp ve bizim adımız yazılı tam ortasında...
Gözyaşlarım artık kontrolümden çıkmış bir şekilde akarken gözlerim kapanıyordu. Ve kendimi uykunun sıcak kollarına bıraktım.
Evet! Yeni bir bölümle karşınızdayım. Alttaki yıldıza tıklamayı ve iyi - kötü yorum ve eleştirilerinizi yazmayı unutmayın.😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKYANUS MAVİSİ
General FictionAyakta duramıyor ve titriyordum. kurumuş boğazımı temizledim ve avazım çıktığı kadar bağırmaya başladım. " Kayra... biliyorum yoksun.Şimdi görüyor musun beni? Duyuyor musun sesimi? hissediyor musun hissettiklerimi? peki Özlüyor musun sende ben...