Ada:
-İyi misin?
Yamaç:
-Merak etme galiba çok sussuz kalmışsın bu yüzdende bayılmışın. Acaba en son ne zaman kan içtin?
-İyiyim bi şey yok ve şey sanırım bu gün içmedim dünde. Ama ondan önceki gün içtim sabah.
Su:
-Daha neler bak elimde biraz var. Kalkmadan iç tamam mı?
Dedi.
Elindekini bana uzattı aldım sonra:
-Geçmiş olsun.
Dedi.
Yamaç ve Meriç:
-Geçmiş olsun.
Ada:
-Geçmiş olsun. Biraz uzan sakın kalkma.
Dediler.
-Çooook teşekkür ederim. Hepinizde iyiki varsınız.
Dedim.
Sonrada sırayla dışarı çıktılar. Pencereden baktığımda hepsi dışardalardı. Ön bahçe boştu yavaşça kalktım. Elimdeki kan dolu bardaktan bir yudum aldım. Sonra Asil i biraz sevdim. Ayağı kalktım. Napıyım kalkma deselerde kalktım işte, gardıroba yöneldim. Siyah yırtık pantolonumla siyah tişörtümü giydim. Arkasında beyaz bir renkle Kumsal yazıyordu. Her neyse yavaşça odadan çıktım. Ada nın odasına girdim. İçerisi simsiyahtı ve herşey uçuyordu fakat yuvarlak siyah bir halı vardı o uçmuyordu. Üzerindede kendisinin ve yanında duran bir kızın resmi vardı. İncelemeyi bırakıp pencereyi açtım. Benim odam arka bahçeye bakıyordu. Ama bu oda ön bahçeye. penceryi açıp ayağımı dışarı çıkardım. Yavaşça zıpladım. Yere inince Telefonuma baktım, öğlen olmuştu saat bir di. Hızlıca ön kapıdan çıktım. Eski evime doğru yol almaya başladım. Ne yapıcam bilmiyordum, neden kaçtığımıda ve nereye gittiğimide. Tek istediğim şey, bir an önce kimsenin olmadığı bir yere gitmek, eskisi gibi arkadaşım olmasa.
Bu sırada evin önüne gelmiştim. Hızlıca yukarı çıktım üç pantolonum, dört tişörtüm, iki şortum, üç gömleğim, iki ceketim ve üç tane de badim vardı. Hepsini bi tane valizin içine koydum. Tam üç tane valizim vardı. Biri diğer evde ikisi de buradaydı, mezarlıkta yaşarken çok gerek oluyor da. Dolabın altındaki
çekmeceyi açıp içinde bulunan iki kolyemi, en çok kullandığım üç yüzüğü ve siyah ojemle parlatıcımı aldım. Alt çekmeceyi açtım, mayomla bir kaç iç çamaşırı aldım. Sonrada hızlıca okula yöneldim. Valizi okulun giriş katına bıraktım. Bu gün pazar olmasına rağmen hala müdür yardımcımız buradaydı.
-Şey merhaba Ece hocam.
-Hoşgeldin Kumsal nouldu bakalım.
-Bizim Fransa da yaşayan bi akrabamız vardı. Kötü bi kansere yakalanmıştı. Annem ve babamda bir haftadır onun yanındalar.
Sesimi ağlamaklı bir ses tonuyla değiştirdim.
-O benim teyzemdi. Fakat öldü. En üzücüsü ise daha ilkokul üç e giden Sıla adında birde kızı vardı.
-Ayy başınız sağolsun. Mekanı cennet olsun işallah. Siz benden ne istemiştiniz?
-Annem çok kötü en yakın olan kardeşiydi. Teyzemle annem ikizdi. Ölünce çok üzüldü.
-Ne zaman öldü?
-Dört saat önce. Bende onların yanına gidicemde. Hocam ben bi beş gün boyunca yokum. Haberiniz olsun istedim.
-Tekrardan başınız sağolsun. Tamam merak etme yarın yok yazılırsın ama ondan sonraki günler yazılmassın. Beş gün demi.
-Evet hocam. İzninizle.
-Tabi.
-Teşekkür ederim hocam.
Hızlıca aşağı indim bavulu alıp çıktım. Yürürken bi andanda internet e girip uçak bileti arıyordum. Uygun bi fiyata Amasra ya gidiş bileti buldum.72 Tl ydi. Bi tane bu gün saat 3e aldım ha bide tabikide gerçekten ölmedi biliyorsunuz değil mi?
Eski evinin balkonunda girdim, valizi bıraktım. Diğer eve doğru hızlı adımlarla ilerledim. Yine Ada nın odasındaki pencereden girdim. Yavaşça kapıyı açtım. Kendi Odama doğru ilerledim. Odama girince bi "oh" çektim. Kapıyı kapatınca sıçradım. Gözleri kıpkırmızı olan Uzay ı gördüm.
-Napıyorsun burda?
Ağzımı kapattı.
-Bana yardım et sizinkiler beni arıyor.
Yavaşça elini açtı. Fısıldayarak konuşuyorduk.
-Tamam ama neden?
-Söz anlatıcam sen tek şimdilik yardım e-
-Uzayyyyy alçak.
Bu Ada nın sesiydi. Meriç:
-Adi mikrop.
O sırada beni itekledi. Odanın tam ortasında duruyordum hemen elime bir kitap alıp okuyomuş gibi yaptım. Uzay da kapının arkasında hiç ses çıkarmadan duruyordu. O sırada içeri
Meriç girdi.
-O burda mı?
-Kim?
Ada:
-Tabikide Uzay. İçeri girdiğimizde salondaydı ve kitapları kurcalıyordu.
-Görmedim. İyi de neden?
-Bizde bilmiyoruz.
Hepsi hızlıca aşağı indi. Bende yataktan kalkıp kapıyı kapattım ve kitledim. Uzay yavaşça yanıma doğru geldi ve yatağın üstüne oturdu.
-Evet.
-Şey aslında ben seni aryordum. Cidden.
-Hımmm. Diyorsun.
-Evet.
-Acaba ben kitapların arasına girebilecek bi boydamıyım?
Bi ses geldi. Uzay ayağı kalktı. Arkamı dönünce bayıldığımdan beri görmediğim Kuzey le karşılaştım. Uzay a doğru yürüdü. O kadar hızlı bi şekilde pencereye doğru çevirdi ve iteklediki şaşırdım. Uzay pencereden aşağı ayaklarının üzerine düştü. Kırık pencereden Kuzey de atladı. Ada, Yamaç, Meriç ve Su da hızlı bi şekilde Uzay ın etrafını sardılar. Kuzey yere atlayınca bende peşinden atladım.
-Kız haklı şaçmalama Kumsal kitapların içine girebilecek kadar küçük değil.
Uzay cevap vermedi. Kuzey in yumruğuyla bağırdım:
-Yeter. Dur bi anlatsın neden burda.
-Senle daha konuşcağız.
Uzay ın kolundan tutarak Meriç e uzattı. O sırada Uzay ın gurubu geldi. Kuzey kolumdan tutup beni yukarı odaya çıkardı. Ben:
-Ne zamandır yoksun. Nerdeydin?
-O bu değil de sen söylesene ölmek mi istiyorsun?
-Ne alaka?
-Meriç söyledi. İlk olarak iki gündür kan içmiyormuşun artı duyduğuma göre kanı içmeden kaçmışsın. Hemde Ada nın odasından. Ada nın odasına girmek yasaktır. Gerçi kimsenin odasına izinsiz giremessinde neyse.
-Bi kere ben kan içmeye ihtiyacım yok.
-Doğru bu yüzden bayıldın.
-Ben seni dinledim. Sıra sende. İki evden kaçtım. Çünkü normal kapıdan çıksaydım. Hepsi sorucaktı. Ada nın odasına da gerçekten bu yüzden girdim. Zaten hiç bir şeyi kurcalamadım gerçekten. Ada da kusura bakmasın çok özür dilerim.
-Uzay.
-Ha şey onunda evet odada tuttum ama yaptığı şey kötü bişeyse hemen size söylerdim ki. Bi kere siz daha doğrusu sen niye ne yaptığını sormadan Uzay a vurdun?
-Bu seni ilgilendirmez. Sen nereye gittin?
-Bu da seni ilgilendirmez.
Hızlıca aşağı indim. Hepside sanki bi şey olmamış gibi havuza girmişler ve top oynuyorlardı. Uzay ve çetesi yoktu. Kuzey odadan çıkınca odama girip bir poşete sığabilcek üç takım koydum iki de ayakkabı mayom vardı Amasra ya gidince denize girmek için. Her neyse zaten diğer evde bavulumu hazırlarken size söylemiştim poşeti aldım ve kimseye birşey demeden evime doğru yöneldim. Bavulumu açtım ve içine diğer evden aldığım eşyaları koydum. Uçağım kalkmak üzereydi. Asil i tabi unutmadım. Bir taksiye bindim ve hava alanına doğru gidiceğimi söyledim.
1 Saat Sonra:
Yani yürüsem daha kısa bi sürede varırdım. Arabadan indim. Parasını ödedim ve uçağıma doğru ilerledim. Kısa bir güvenlik testinden geçince bavulumu yetkililere verdim. Yanıma küçük bir sırt çantası almıştım içine bir bardak ve sıfır eraş negatif kan koydum. Böyle bi yedi paket felan. Her neyse. Oradaki yetkili birine:
-Köpeğim için ben uçağı seçtim. Galiba köpekler için arkada bir yer varmış.
-Evet doğru. Buyurun siz önden binin arka tarafa doğru oturun koltuk numaranız o tarafta olması lazım hayvan sahibi olanlara arka koltuklar veriliyo. Siz oraya oturun perdenin arkasına da köpeğinizin uyuyabilmesi için küçük bir yer var köpeğiniz de oraya bırakabilirsiniz.
-Teşekkür ederim.
Nazik olmaktan nefret ediyorum ama zorunluk işte. Uçağa binip en arkada bulunan koltuk numara göre cam kenarına oturdum. Şanslıyım en arka olduğu için rahatça kan içebilirdim. Tek bu da değil ayrıca yanıma kimse oturamaz çünkü yanımda Asil in oturması için bir koltuk var. Ama en iyisi en arka sıra bomboş. Uçakta tek evcil hayvan getiren benim. Asil i alıp perdenin arkasına geçtim. Burası en az beş köpek rahat alırdı. Asil de küçük bir köpek olduğu için burası ona büyük geldi. Su kabı ve yem kabı vardı Asil i yere bıraktım hemen uyuma pozisyonuna geçti. Bende perdeyi kapatıp çantamı aldım. İçinden bir şişe su ile iki paket aldığım mamasından birini açtım ve döktüm. Sonra su şişesini alıp açtım ve uçağın verdiği kaba döktüm. Asil uykuya dalmıştı ona bir öpücük verip perdeyi tekrardan kapattım ve yerime geçtim.
O sırada Kuzey in aradığını gördüm. Dört cevapsız arama. Banane dimi. Zaten sadece beş günlüğüne gidiyorum.
-Lütfen hostesimizin gösterdiği gibi kemerlerinizi bağlayın. Ve telefonlarınızı uçak moduna alınız.
Telefonumu uçak moduna aldım ve karşımda duran hostesin gösterdiği gibi kemerimi bağladım. Tüm sıraları gezdi ve kemerlerin doğru olup olmadığına baktı bana gelince:
-Doğru işte!
Dedim. Ağzından kaçtı iyi ki ben bebekmiyim? Demedim. Hostes acil bir durumda yapmamız gerekenleri göstermeye başladı. Yanlışlıkla içimden demem gereken bir şeyi dışardan dedim.
-Acil bi durum olmasın. Bide gösteriyor.
İyikide sesin kimden geldiğini anlamadılar. Kafamı aşağı doğru çektim. Neyim var benim böyle?
-Dikkat dikkat yolcularımızın dikkatine uçağımız kalkmak üzeredir. Lütfen uçuş anında ayağı kalkmayınız. İyi uçuşlar dileriz.
Telefonumu kapattım ve hızlı bi şekilde Asil i kucağıma alıp geri yerime oturdum. Yanımda duran köpek yatağına koydum. Yanıma aldım. Çünkü ilk defa uçağa bindiği için korkabilirdi. Zaten uyuyordu. Bende camdan bakmaya başladım.
Uçağında zaten tekerleri içine girmişti. Uzun yolculuğum başlamıştı...
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okuldaki Vampir Kız! (Tamamlandı)
Ma cà rồngElanur Kervankıran ❤ Gizemli bir kızın hikayesi, tuhaf bir anlatıcı, siyah rengin en çok yakıştığı kız.. ?Benim adım kumsal soyadımsa, soyadımı bilmiyorum neden mi annem ve babam kim bilmediğim için soyadımı da öğrenemedim ben şimdilik soyadımı si...