10.Bölüm= :"(

501 31 4
                                    

Nerdeyim diye etrafa bakıyodum. En son hatırladığım;
-Tekrardan Merhaba uzun zaman oldu.
diyen tuhaf kız vardı. Ben bi odadaydım. Bu otelin odası hatta dışarı terasın penceresi açıktı ve dışardan su kaydırağından kayan insanların sesi geliyordu. Ya şu kızın adı neydi?
Hatırlıycam bi dk. Neydi?
Verda
Vern offff Vern ne ya?
Bi sandalyeye bağlıydım. Tek çırpınışta çıkarım dedim ama bu bana ne yapmış böyle.
-Tekrard-aaaa-nn mmee-raa-baa.
Ağlıyordu. Öyle böyle değil gözleri sapsarıydı. Genelde sarı gözlü vampirler daha az kan içer ve kırmızı gözlü yani benim gibi olanlardan daha güçlüdürler.
-Ne oldu? Ağlamayı kes ya?
Bi beş dk boyunca sakinleşmeye çalıştı. Gözleri eski rengindeydi. Sakinleşince ;
-Ben nerden başlıycam bilmiyorum. Uzun uzun uzun bi zamandır bunun hayalini kuruyorum.
Ağlamaya başladı.
-Ya ney ya?
-Nasıl söööy-lii-cem bilmi-
Deyip hüngür hüngür hüngür ağlamaya başladı.
-Sakin ol derin derin al ver. Neden buradayım?
-Ben senin ben senin.
Yine ağladı.
-Ne?
-Kar-
-Ağlama ya direk söyle.
-Deş
-Ne?
-inim. Birleştir.
Dedi ve yüksek sesle ağlamaya başladı. Fısıltıyla;
-Kardeşimsin..
-E-vee-t
Nasıl ya nasıl şaka mı? Şakamı bu lan! Kaç sene sonra. Kalbim acıdı bana doğru yaklaşıp ipleri çözdü. Ayağı kalktım. Daha doğrusu çalıştım. Kalkar kalkmaz iki dizimin üstüne düştüm. Ağlamaya başladım. Nasıl ya iyi misiniz? Duygularım artık YOK. Ağladım hıçkıra hıçkıra.
-Neden neden şimdi neden şimdi geldin? Bunca zaman nere-deydin? Hiç mi aramadın ya umur-sama-dın?
-Seni tam 9 yaşımdan beri arıyorum. Bazen ya istemezse diye vaz geçtim. Sonra belki bi ihti-mal isterse kardeş olabiliriz. Diye geri aradım. Ya sen?
-Aramadım. Ama çok düşündüm.
-Yeter mi?
Bana sarıldı. Kokusu benim kokumla aynıydı. Göz yaşlarmı sildim. Sonra elimi yanağına koyup onun göz yaşlarını da sildim.
-Bu zam-ana kadar kar-deş olamayabiliriz. Ama şu saatten sonra benim kardeşimsin.
-O çocuk kim?
-Oo Arda arkadaşım.
-Hımmm.
Ayağa kalkarken hala içim acıyordu. Mayosunu giydi. Oda benle aynı içine mayo üzerinede deniz kıyafeti giymişti. Çok şekerdi. Beraber dışarı çıktık. Asansörden inerken ona Kuzey, Uzay diğerleri ve insan olan hiçbir şey bilmeyen Ardayı söyledim. Aşağı inince direk üzermideki deniz kıyafetini çıkarıp suya girdim peşimdende alışamadığım kardeşim. İclal. Arda yanımıza gelip bana bu kim bakışı attı.
Açıkça arkadaşım dedim. Tanıştırdım sonrada deniz topu ile oynamaya başladık. Asil e baktığımda bizim şezlonga uzanmış uyuyordu. Kalbim acıyordu. Sadece yalnız kalmak istiyordum. Bende Asil i bahane ederek yalnız kalıyım dedim.
-Arda ve şey Vildan İclal Asil uyumuş. Hem onu götüreyim hem de benimde baya uykum geldi. Bende biraz uyurum. Akşam yemekte görüşürüz.
Başka bişey demeden havuzdan çıktım. Kurulandım ve deniz kıyafetini üstüme geçirip, yavaşça uyuyan Asil i aldım. Asansör e bindik. O sırada hani Arda uyuyorum diye biliyor ama Vildan o uyumadığımı biliyor. Bundan adım gibi eminim. Odaya doğru yola koyuldum. Gidince kartı takıp kapıyı açtım. İçeri girer girme Asil i yavaşça yatağa bırakıp üstümü değiştirdim. Çantamdan kan paketini çıkarıp bi bardak alıp doldurdum. Sonra balkona doğru çıktım. Masaya bardağımı koyup sandalyeye oturdum. Bacaklarımı kendime çekip kafamı gömdüm. O sarada bir ses;
-Ne oldu?
Kafamı kaldırdığımda Vildan ile karşılaştım. Cevap vericektimki konuşmaya devam etti.
-Tabi ben senin için aptal gıcık sinir bozucu bir kardeşim. Ama seni anlıyorum. Daha doğrusu çalışıyorum ve istediğini anladım. Benle vakit geçirmek istemiyorsun. Tek buda değil sen bana alışmak istemiyorsun. Sen beni is-te-mi-yor-sun.
Deyip yok oldu. Yıllar sonra yine karşımdaydı.
Ne yani önceden hiçbir şey yaşanmamış gibi mi davranıcaz? Bu çooookkk zor. Ona nasıl alışıcaktım ki? Onu istiyordum. Sadece şuan ona sormam gereken bi soru vardı ve sorabilirmiyim bilmiyorum. Sorum biraz zor.
-Ailemiz bizi neden bıraktı? Bıraktı tamam neden ayırdı?
Cevap tan biraz korkuyorum. Öğrenmek içinde can atıyorum. Korkuyorum çünkü belki bizi istemedi. Ayer öyleyse ben bu acıyla yaşayamam. Bi yanım böyleyken bi yanım ise öğrenmek için can atıyor. Neden bilmek istiyorum. Öyle işte. Ben böyle düşünürken elimdeki kan dolu bardak bitmişti. Ağzımı silip ayağı kalktım tam yeni bi bardak almaya gidecektimki kapıyı birisi tıklattı. Kapıya doğru hızlıca yöneldim. O sırada Asil prens te kalkmıştı. Peşimden gelirken bende kapıyı açtım veeee Arda;
-Rahatsız mı ettim?
-Şaçmalama.
-Şey ben sana bişey diycektim.
-Ne oldu?
-Yaaa hani benle yemek yiycektin? Unuttunmu?
-Öyle bişey dediğimi hatırlamıyorum.
-Offf ya tamam demedin. Peki şimdi sorsam, benle akşam yemeği yermisin?
-Saat biraz erken daha yedi ama olur.
-Süper o zaman ben seni tutmıyım sen hazırlan ben zaten bi on dk ya hazırlanırım sonra da seni beklerim.
-Tamam.
Deyip. Gülümseyerek kapıyı kapattım.
Hemen hazırlanmaya başladım. Çocuk beş dk ya hazır olur. Hızlıca Asil in su ve mama kabını doldurdum.
Sonra hemen hazırlıklara başladım. İlk olarak orta derecede bi makyaj yaptım. Siyah mat bi rimel, hafif bi aylaynır ve fondaten ile yüzümdeki lekeleri kapattım. Son olarak orta öyle çok rengi olmayan hafif kırmızı bir ruj sürüp makyajı bitirdim. İlk defa bu kadar hızlıydım. Tam sekiz dk sürdü. Yani kısa. Her neyse Asil yemeğini yerken hızlıca üstümü çıkardım. Altıma siyah mini bir etek giydim. Üstümede beyaz gömlek tarzı bir şey geçirdim. Sonra kot ceketimi giyip kollarımı dirseklerimi geçicek kadar kıvırdım. Son olarak sarı renge yakın bi saat ile grimser bir çanta ilede kombinimi tamamladım.

Hemen saçlarıma düz fön çektim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hemen saçlarıma düz fön çektim. Hazırım. Sadece yarım saat sürdü ama deydi yani oldu. Asil in yanağından öpüp ucu üçgen biraz üçgen olan birazda topuğu olan siyah ayakkabımı giyip kapıyı açtım. Biraz şaşırdım. Çünkü karşımda duran ve gözlerini çevirmiş bana bakan bi Arda ile karşılaştım. Arda;
-Acaba sevgilin varmı?
Kapıyı kapatıp kartı çantama koydum. Bu sırada da Ardaya tuhaf bi bakış atıp;
-Niye ne olduki?
Dedim. Gülerek;
-Şey ayer varsa benim ağzıma sıçacak.
-Senlik bi sıkıntı yok ki.
-Olur mu hem seni akşam yemeğe çıkarıyorum. Hem akşam hemde topuklu ayakkabı ile minicik bi etekle.
-Haaa merak etme yok. Senin?
-Sadece konuştuğum biri var. Nedense ama bi sevemedim.
Güldüm. O da bana bakıp gülümsedi. Bi beş dk boyunca konuşmadık. Sonra zaten gelmiştik. O sırada bişey fark ettim. Ben etekle yemeğe çıkmam garip gelirken millet elbise hatta abiye ile geliyordu. Benim her zamanki gibi tabi eteğim ve ayakkabılarım siyah. Her ne kadar beyaz ve aralarda mavi olsada neyse. Elimize bi tabak alıp sıradan gezmeye başladık. İlk olarak salata vardı. Olabildiğince soğanı az olan ve mısırı bol olan bi salata tercih edip böyle bi beş kaşık kadar aldım. Sonra sulu yemekler vardı. Onlar es geçtim. Arda ise alıyordu. Sulu yemekten sonra et reyonuna geldik. Ben sadece mangalda yapılmış dört but ile iki kanat aldım. Sonra ilerledim. Patates püresi vardı. Bende aldım çünkü bana dokunmuyor. Yavaşça tatlılara yöneldim. Tatlı reyonuna gelince ayrı bi tabak alıp bi tane şeker fare koydum. Sonra adını bilmediğim bi kremşantili çilekli bi mini basta vardı. Mini pasta derken ağzıma tam sığardı. Ondan da bi tane aldım. Diğer tatlılara baktım. Onlar küçük kaselere konulmuş kazandibi, sütlaç, puding ve şarbetli tatlılardı. Ben iki tatlı ile Ardayı aramaya başladım. O sırada cam kenarına yakın bi masaya oturmuş bana bakıyordu. Yaklaşınca ayağı kalkıp elimdeki tabakları aldı. Bende karşısına geçip oturdum. Telefonumu çıkarıp instagram a gidecek hadi dedim. Bi iki tane çekildikten sonra oda çekti. İkimizde aynı ayna attık ve yemeğe başladık. Bi yirmi sny sonra telefonuna mesaj geldi. Atan kişiyi gördüm. Adım gibi eminim Kuzey idi. O atmıştı. Telefonunu açıp Kuzeyi aradı. Mesaj garip bi şeydiki aradı. Yaptığım doğru olmasada ararken gördüm. Mesaj ın geldiğinide. Telefonu kulağına tutup;
-Bi beş sny verir misin? Önemli.
Dedi.
-Tabi.
Dedikten sonra biraz ileriye gitti.
Devam edecek...
Bb..

Okuldaki Vampir Kız! (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin