İçeriye girip direk çarpışan arabalara yöneldik. Uzun bir süreçten sonra çarpışan arabalardan inip gandola bindik. Açıkçası fazla korkmadım. Zaten gondol kırılsa nerdeyse herkes ölür. Sanırım sadece benle Uzay kurtuluruz. Sonuçta vampir olduğumuz için sıkıntı yok. Her neyse gülerek gandoldan indik. Uzay:
-Eeeee sıra hangisinde?
Dedi.
Parmağımla dönme dolabı işaret ettim. Gülerek kafasını salladı. Dönme dolaba yöneldik. Dönme dolabın oraya geldiğimizde Uzay dönme dolabın hemen yanındaki büfeyi işaret edip:
-Ben dönme dolapta yiyebilmemiz için bize içecek alıyım.
Dedi.
Kafamı salladım. Uzay gidip içeceklerimizi alırken bende bilet sırasına girdim. Önümde üç kişi felan vardı. Sıra bana geldiğinde:
-İki tane dönme dolap bileti alabilirmiyim?
Dedim.
Abi:
-Pekala 16 lira.
Dedi.
Parayı verip biletleri aldım. Abiye teşekkür etmeden dönme dolaba doğru iki adım atıp sıradan çıktım. Uzay hala gelmemişti. Telefonu alıp elbisemi düzelttim. Tam arıycaktımki omzumdaki el ile telefonu geri kapattım. Uzayın bana uzattuğı limonlu gazozu alıp elbisemi düzelttim. Sıra bize geldiğinde önümüzdeki vagona bindik. Hafif bir sallantı ile durdu. Sonra hareket etmeye başladı. Gazozumdan bir yudum alıp dışarıya bakmaya başladım. Fakat tam tepeye gelince dönme dolap durdu. Uzaya dönüp:
-Bu niye durduki?
Dedim.
Gülerek:
-Manzaraya bakmamız için de sen niye bu kadar gerildin. Bi şey olursa arıza çıkarsa kimsenin görmediği anı bekler aşağı atlarız.
Dedi.
-Birr hiç gerilmedim. İkide arızamı çıktı. Hiiiç umursamam. Atlamamda.
Dedim.
Sonrada telefonumdan kamerayı açıp bir kaç fotoğraf çekilmeye başladım. Uzaya telefonumu verip:
-Hazır durmuşken arkamdada bulutda çokken bi iki fotoğrafımı çeksene.
Dedim.
-Tamam.
Deyip çekti.
Sonra telefonumu bana uzattı alıp bu seferde:
-Hadi selfi yapalım.
Dedim.
Kuzey Uzayı sevmiyorya instagrama atınca büyük bi ihtimal görecek ve geri gelecek. Her neyse bi iki selfi sonrası bi fotoğrafımı filtre ekleyip ana yere iki tane selfi yaptığımız, Uzayla olan fotoğrafıda hikayeye attım. Sonra:
-Kaç yaşında vampir oldun?
Diye Uzaya sordum.
-Doğuştan. Sen?
-Doğuştan. Peki niye insan kanı içiyorsun?
-Sen niye hayvan kanı içiyorsun?
-Ama ilk ben sordum.
-Pekala içiyorum. Çünkü ilk doğduğumda annem ile babam vardı. Bir yaşıma kadar hiçbir sıkıntı yoktu ve benim vampir olduğumu bilmiyorlardı. Her neyse zamanla büyüdüm ve hiç insan kanı içmedim taki ergenliğime kadar. Bi gün insan olan anneme çok sinirlendim. İtekledim. Evet sadece itekledim ve öldü. Hiç bi şey yapmadım aslında. İnsan olduğu için kaldıramadı sanırım. Her neyse akşam babam geldi. Kapıyı açmadım. Babam kapıya vurdu vurdu vurdu. Yinede açmadım. Sonra ben babama ne diycem deyip odamın penceresinden aşağı indim. Babamın arkasından çıktım ve onu ıssırdım. Kanının son damlasına kadar bitirdim. Sonra dayanamayıp bir kaç kişiyi daha öldürdüm. Sonrada hep böyle devem etti.
Teselli etmeye karar verip:
-Senin suçun değil dedim.
Fakat inanmamış bakışlarla:
-Bende hep böyle dedim.
Dedi.
-Ne demesi zaten gerçek bu.
-Hayır. Ben annem ile babamı öldürdüm. Bana çok yaklaşma hem sevgilin ne der onu bilmiyoruz.
-Ondan bizene. Hem o beni bırakıp gitti. Aynı Vildan. Geri dönmeyebilir. Ki umrumda değil.
Deyip sözü kestim.
Dönme dolabın süresi bitmişti. Aşağı indik. Uzay:
-Pekala neye biniyoruz?
Dedi.
-Aslında artık şu elbiseyi çıkarsam iyi olucak en iyisi biz eve gidelim.
-Okey de daha üç şeye bindik. Çarpışan araba, gandol ve dönme dolap. Eminmisin?
-E sonra bi daha geliriz. Hem benim daha rahat bi şeyler giydiğim bi gün. Mesela pantolon.
-İyi tamam hadi o zaman eve.
15 Dk Sonra:
Eve gelmiştik. Ön bahçede girişteydik. Uzay:
-Ben gelmiyim sen gir hadi.
Dedi.
-Pekala. Ha bide her şey için çok teşekkür ederim. Açıkcası kafam dağıldı. Evde boş boş birini beklemektense dışarı çıkmak daha iyiymiş.
-Bu kez erken döndük bi dakine en az on alete binmeden gelmem ona göre.
-Tamam görüşürüz.
-Görü-. Şey görüşürüz demişken akşam bize gelsene.
-Bize derken.
-Şöyle akşam üçüzler yok Can yok. Tek İremle ben varız. Sende gel. Zaten İremle iyi anlaşıyorsunuz işin yoksa gel.
-Bakarız.
Deyip içeri girdim. Hazır kimse yokken Uzay hızlı bir şekilde vampir hızında evine gitti. Bizimkiler gelmişti. Ada odasının camından dışarı bakıyordu. Evden sesler geliyordu. Oflayarak ön bahçeye yöneldim. Gelmemle şok olmam bir oldu Kuzey elinde bir gül paketiyle karşımda duruyordu.Ne yani haber vermeden dışarı gitmeler en az bir haftadır yanıma gelmemeler. Mesaj atma yok arama yok. Oh ne güzel sonra karşıma elinde kocaman bi gül paketiyle çıkıyor. Bendende sanırım onu affetmemi bekliyorsa yuh derim. Hiç bir şey olmamış gibi merdivenlere yöneldim. O sırada Kuzey bileğimden tutup beni kendine çevirdi. Dağılan saçlarına ve masmavi gözlerine bakmak yerine kolumu kendime çekip:
-Napıyosun sen ya!
Dedim.
-Üzgünüm. Haber vermeden gittim ama biraz konuşalım.
-İs-te-mi-yo-rum. Hem isteseydim daha sen yanıma gelmeden ben senin yanına gelmiştim bile. Şimdi bu gün çok yoruldum. Üzerimdekileri çıkarı-
-Üzerindeki demişken bu elbise ne? Minicik.
-Evet sanane.
-Giyme çıkar ve bi daha eline bile alma. Bi de bu elbiseyle sen Uzayla lunaparkamı gittin?
-Sanane.
-Söyle elini tuttumu? Ha cevap ver.
-Sanane. Sen bana haber vermeden istediğin yere hemde bi gün değil iki gün değil üç gün değil tam bir hafta boyunca gidiyorsan bende şimdi istediğimi yaparım. Belki el ele gezdik.
-Gezemessin. İzin vermiyorum.
-Senden izin alan yok zate-
Beni öpüyordu. Geri çekilmeye çalıştım ama izin vermedi. Kendimi o an odada buldum. Benden ayrılıp daha deminki çiçek buketini bana verdi.
-Bu seni affettim demek değil haberin olsun.
Dedim.
Çiçeği alıp kokladım. Çok güzeldi masamın üstüne koyup geri Kuzeye döndüm. Kuzey:
-Şimdi sorularımı cevapla tamammı?
-Offf tamam.
-İlk olarak el ele mi gezdiniz?
-Hayır.
-Güzel. Nerene dokundu?
-Yuh yuh!
-O anlamda demedim.
-Sadece kolunu omzuma attı. O kadar. Çokta bişey yapmadık. Üç alete binip geldik bu kadar. Abartılcak bi şey değil yani.
-Umarım. Bu kadrdı emin değil mi?
-Çık odamdan soyuncam.
-Tamam ben şuraya oturup senin soyunmanı bekliyorum.
-Pis sapık.
Deyip kolundan tutup odadan çıkardım. Siyah minicik mickey mauseli elbisemi pardon geceliğimi giydim.Tabi terlik. Siyah önünde kocaman bi ponponu olan terliklerimi giydim. Arkamı döndüğümde ise Kuzeyle karşılaştım.
-Ne zamandır burdasın?
Diye sordum.
-Her şeyi görene kadar.
Dedi.
Sapıkk! İşin kötüsü normal bir insan hızında giymiştim. Öküzzzz! Piskopat! Ayı! Boz ayı!
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okuldaki Vampir Kız! (Tamamlandı)
VampireElanur Kervankıran ❤ Gizemli bir kızın hikayesi, tuhaf bir anlatıcı, siyah rengin en çok yakıştığı kız.. ?Benim adım kumsal soyadımsa, soyadımı bilmiyorum neden mi annem ve babam kim bilmediğim için soyadımı da öğrenemedim ben şimdilik soyadımı si...