18. Bölüm=Bu kadarmış.

337 20 0
                                    

O eve doğru giderken ben çatlamak üzereydim insan bu kadar merak ettirilmez herhalde. Her neyse bir an önce gelmesini istiyordum. Çünkü Uzayla araları neden bilmiyorum ama gereğinden fazla kötüydü bu evde onların Uzaylarındı. Peki neden bu evdeydik tek bu da değil bana buradan bir hediye vereceğini söyledi ne gibi bir hediye verebilirdi ki inanılmaz derecede merak ediyordum ve neredeyse zaman durmuştu.
15 Dk Sonra:
Hala gelmemişti ve ben meraktan çatlamak üzereydi daha fazla dayanamadım ben de içeri girmeye karar verdim. Ses çıkarmadan yavaşça demirlerin üzerinden atlayıp evin kapısına doğru yöneldim ev o kadar büyük ve korkutucu duruyordu ki beni daha da içeri girmeye zorladı kapıyı tabii çalamayacağım için ve beni içeri almayacaklar için bende herhangi bi açık olan pencereden girmeye karar verdim biliyorum doğru bir davranış değildi ama yapacak başka bir şeyim yoktu bu kadar uzun durduğuna göre kesin Kuzeye bir şey yapmışlardı. Bu da istediğim en son şeydi. Pencereden içeri girdiğimde siyah bir oda beni karşıladı simsiyahtı duvarları siyahtı. Belli oluyordu fakat asıl etrafı görememenin sebebi ışığın kapalı olmasıydı. Yavaşça odadan çıkmak için odanın kapısına doğru yöneldim ki
Işık açıldı ve karşımda üçü:
-Sena
-Berfin
-Ezel.
Tabi buda isteyeceğim en Son şeylerden biriydi. Sena bana yaklaşarak:
-Ne işin var burda?
Dedi.
Konuşmama izin vermeden Berfin:
-Cevap ver hemen
Dedi.
Yani size biri cevap ver diye bağırsa sinirlenmez misiniz? Ben gereğinden fazla sinirlendim. Evet biraz haklı olabilirler. Gecenin bir saati ondan odasınındayım hem de pencereden girmiş bir şekilde ama yine de böyle bağırması bence hoş değil.
Berfin:
-Tabi siz uyumayan vampirler ilaç duyunca çalmaya geldiniz demi?
Dedi.
-Ben hiçbir şey bilmiyorum.
Ezel:
-Hepiniz aynısınız kızım ilaç lafını duyunca. Her neyse çalmaya utanmıyormusunuz?
Dedi.
-Bana bak bi daha bana daha önce hiç duymadığını bir seyi çaldın dersen.
Dedim ki sözümü kesip:
-Çalamaya geldin.
Dedi.
Üzerine ışık hızında yürüdüm ve Ezeli kolundan tuttuğum gibi yere yatırıp üstüne çıktım. Saçlarına ellerimi dolayıp çekmeye başladım. Bir iki çığlık atıp sustu. Sena beni Ezelin üstünden almıştı ve elini saçlarıma dolamıştı. Tabi atladığı bir şey vardı. Canımı onun gibi bir insan acıtamazdı. Hemen elinden kurtulup karnına vurdum. O sıra Sena biraz bağırdı ve o bağırırken Ezel iki kolumdan tutuyordu. Senada yerden kalkıp ayaklarımdan tuttu. Biraz güclülerdi kabul. Berfin ise beni tutarken eline bıçak gibi bir şey alıp yüzüme bir kesik attı. Büyük bir eksikti ve bu canımı yakmıştı. Biraz bağırmamla Uzay içeri girdi. Sena ile Ezeli itekleyip bana doğru bakmaya başladı. O sırada Ezel:
-Bi şey demem gerek. Acaba annen ve baban olmadan bunca zaman büyümek zor oldumu? Bi de kardeşinin olmaması seni terk etmesi. Zor mu?
Dedi.
Elim ayağım titriyordu. En son dediği cümleyide Kuzey duymuştu ve çok sinirli gözüküyordu ama eminim benim kadar değildi. Çok kırılmıştım ve üzülmüştüm. Uzay ani bir çıkışla bana doğru gelip sarıldı. Onun sarılması bana çok iyi gelmişti. Bana doğru bakıp kollarını benden çekti ve:
-Burda durmak zorunda değilsin. Hadi aşağı inelim.
Dedi.
Hiçbir şey demeden başımı tamam anlamında salladım. Odanın kapısına doğru yönelip tam çıkacaktıkki Kuzey:
-Allah için söyle Ezel annen ile babanızın sizi bırakması senin zoruna gitti mi?
Dedi.
Sonrada hiçbirşey demeden bana bakıp hadi işareti yaptı. Uzay elini omzuna attı ve evin çıkış kapısına kadar yürüdük. Bahçeye çıkıp yine demirlerin önünde durduk. Uzay kolunu omzumdan çekip:
-Her şey için özür dilerim.
Dedi.
-Sorun değil. İyi akşamlar.
-İyi akşamlar prenses.
Dedi.
Gülümseyip bahçeden çıktık ve yine hızlı bir şekilde eve geldik. Gelince Kuzey in yüzündeki ifade gerçekten çok kötüydü. Bende hiç konuşmadan evin zilini çalmak için elini kaldırdımki Kuzey elimi tutup aşağı indirdi. Sonrada dudağımdan öpüp beni kendine doğru çevirdi.
-Sana içeri girmemeni söylemiştim. Prenses.
Dedi.
Gözlerinin içine bakmaktan ne dediğini anlamamıştım. Napıyım gözleri masmavi içine bakmamak mümkün değildi.
-Hıh anlamadım.
Dedim.
Gülerek:
-Çünkü beni dinlemiyordun.
Dedi.
-Yok şey yalnışlıkla gözüne bakarken.
Dedim.
Tam bir malım. Gözlerine bakıyorum ne ya? Bir insan bu kadar mal olur herhalde. Gülmesi kahkaya dönerken:
-Çok tatlısın prenses ama beni dinle.
-Tamam.
-Bir gözlerimin rengi çok mu güzel.
Dedi.
Kızarmaya başladığımı gereğinden fazla fazla hissediyordum.
-Dalga geçme. Sen nediyordun bana?
-Bak prenses bu ilk ve son olsun. Bi daha sakın gelme dediğim bir yere gitme.
-Ama çok merak ettim.
-Fazla merak göte koya-
-Of tamam etmem.
Dedim.
Yüzünü bana doğru yaklaştırdı. Tam öpecekken telefonum çaldı. Benden geri çekilirken "Kim o" bakışı attı. Hiçbirşey demeden telefonumu açtım. Arayan Arda idi. Telefonu açınca:
-Efendim?
Dedim.
Fakat telefonda konuşan Arda değil bir kızdı. Kız:
-Merhaba ben Ardanın sevgilisiyim. Adım Cansu. Arda iyi değil biz yolda yürüyorduk ki beş altı çocuk Ardaya bi anda vurmaya başladı. Dövüp kaçtılar. Lütfen yardım edermisin?
Dedi.
Kız ağlıyordu.
-Tamam sen ağlama sakin ol hemen geliyorum.
Dedim ve ekledim.
-Nerdesiniz?
-Hayal cafenin tam önündey-
Dedi ki dinlemeyip kapattım.
Kuzeye dönüp:
-Hemen hayal cafeye gidip geliyorum.
Dedim.
Neden anlamında kafayı salladı. Cevap vermeden yürümeye başladım ki Kuzey kolumdan tutup:
-Neden?
Dedi.
-Arda. Bir kaç çocuk onu dövmüş. Şuan iyi değilmiş.
-E bundan sanane.
-Oğlum manyakmısın?
-Hayır neden seni arıyo onu anlamadım.
-O aramdıki sevgilisi aradı.
Deyip yürümeye başladım ki yine kolumdan tutup:
-Bende geliyorum.
Dedi.
Yine birşey demeyip yürümeye başladım. Hayal cafenin önüne gelince ağxı ve burnu kanıyan Arda ve başında ağlayan Cansu mu ne adı olan kızla karşılaştım. Ardanın yanına koştum. Kuzey niyeyse pis pis Ardaya bakıyordu. Ne varsa? Ardanın yanına gelince kaldırıp bi omzuna girdim. Diğer omzunada Cansu denilen kız girdi. Kaldırıp evine doğru yürümeye başladık. Gelince Cansu kolundan çıktı ve yerine istemsiz bir şekilde Kuzey girdi. Cansu çantasından Ardanın evinin anahtarını çıkardı. İçeri girer gitmez iki katlı dublex bir ev bizi karşıladı. Oturma odasına gelince koltuğun üzerine Kuzey:
-Sen git.
Dedi.
Ben kolundan çıkınca oda çıktı ve Arda sıkı bir şekilde koltuğa düştü. Ben bi yandan Ardanın ayaklarını düzeltiyor bi yandanda Kuzeye sinirli bir şekilde bakıyordum ama Kuzeyin tek yaptığı gülmekti. Omuz atarak yanından geçip dolabı açtım. İçinden Acil durum malzemelerini çıkardım. İçinden pansuman aletletlerini çıkarıp Ardaya yöneldim. Dudağından başladım. Bi beze alıp üzerine (Kahverengi pansumanda kullanılan yara temizleyici) ilaçtan döküp dudağına hafif bastırarak pansumana başladım. Cansu yukarda Ardanın odasında kıyafetlerini ve yatağını hazırlıyordu. Kuzey ise bizi izliyordu. O sırada sanırım biraz fazla bastırmışım Arda inleyerek elimi tuttu. Pansumana devam ettim ama Arda hala elimi tutuyordu. Canı çok acıdığı zaman elimi sıkıyordu. Bi beş dk ya kadar pamsumanın sonlarına gelmişti ki Kuzey elimden tutup Ardaya bakarak:
-Çok geçmiş olsun ama bizim gitmemiz gerek. Ayer Kumsalın elini bırakırsan gidiceğiz.
Dedi.
İnanılmaz utanmıştım. Arda elini çekip ayağı kalktı. Kuzeyde elimi tutuyordu. Hızlı bir şekilde elimi çekip pansuman aletlerini topladım. Sonrada dolaba geri koydum. Hızlı bir şekilde Ardaya iyi akşamlar deyip kapıya yöneldim. Dışarı çıkıp yine köşeyi dönene kadar yavaş bir şekilde gittim. Köşeyi dönünce vampir hızıyla eve geldim. O sırada arkadan bir ses duydum. Evin arkasına doğru yöneldim ki keşke yönelmeseydim...
Ön bahçeye gelince Ceydanın Aşkımı yani Kuzey ile öpüştüğünü gördüm. Gözümden akan yaşlarla sayesinde önümü göremeyip bir taşa talıldım ve düştüm. Ses ile Kuzeyle Ceyda bana doğru baktılar. Ben ise vampir hızında odama çıkıp hıçkıra hıçkıra ağladım. İçimden "bu kadarmış" dedim.
Kuzey:
Kumsala gıcık olmuştum. O benim sevgilimdi. Ne yani Arda denilen o çocuk bildiğin romantizm yaşadı ve ben buna müsademi edecektim. Eteği miniydi ve üzerine giydiği göbeği açık buluzu Arda o kadar çok sevdiki anlatamam. Nihayet sinirlerime engel olamayıp elimden tutup onu çıkarmam hiç iyi olmamıştı ama napıyım kıskanç biriyim ama Kumsala karşı diğer sevgililerimden daha fazla kıskancım. Her neyse vampir hızında eve gelip ön bahçeye geldim. Bi şezlonga uzanmış oturuyordumki Ceyda gelip:
-Merhaba!
Dedi.
-Merhaba.
-Çok sıkıldım.
Dedi.
Sonrada havuzun başında yürümeye başladı. O sırada ayağı kaydı tam düşecekken belinden tuttum ama yalnışlıkla dudaklarımız birleşmişti. Tam geri çekilecekken bir ses duydum ve kafamı oraya çevirdim. Ceyda yere tükürüp:
-Bu iğrençti. Biliyormusun? Benim bir sevgilim var. Duysa gebertir.
Dedi.
-Sanırım benimki duydu bile.
Dedim.
Bir ağlama sesi duymuştum. Umarım korktuğum şey değildi.
Devam edecek...

Okuldaki Vampir Kız! (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin