Yoğun bir okul gününden sonra kendimi eve doğru sürükledim. Bugün canım ne Robert'ı görmek istiyordu ne de onunla konuşmak... Bugün onunla karşılaşmamak için uğraş içindeydim. Bana dün davranışları neydi öyle. Resmen kovdu beni yanından. Kırgınım ona ama bir yanımda beni ona doğru sürüklüyor....
Anahtarımı çevirip içeri girdim. Evde deprem olmuş gibiydi.
-Kimse yok mu? Ben geldim.
-Çekil ayak altından solucan telefonumu bulamıyorum?
Evin neden bu kadar dağınık olduğu belli olmuştu. Aslında sabah Brenda'nın telefonunu mutfakta buzdolabının içinde görmüştüm ama söylemeyi düşünmüyordum. Bu da benim intikamım. Telefonunun buzdolabında ne işi vardı hem. Sinsice sırıtıp odama çıktım.
Yoğun ve sıkıcı bir gün bitmişti ve yorulmuştum. Yatağıma uzanıp leptobumu kucağıma aldım. Biraz müzik dinlemek istiyordum. Aklıma gelen birkaç şarkıyı dinledikten sonra leptobu yatağa bırakıp pencereye doğru yürüdüm.
Hava kararmıştı. Zamanın nasıl bu kadar hızlı geçtiğini anlamamıştım. Bu gece dolunay vardı. Dışarıda birbirini kovalayan kedilerin seslerini duyuyordum. Hava biraz bulutluydu ve dolunayın önünden geçen kara bulutlar etrafın iyice karanlık olmasına neden oluyordu. Başucumdaki loş ışığı kapatıp odamın lambasını açtım.
Ty ve Brenda'nın kavga ettiklerini duyabiliyordum. O sırada birinin bana seslendiğini duydum. Evde bir tek benim odam arka bahçeye bakıyordu o yüzden kimse birinin bana seslendiğini duymamıştı.
Hafifçe pencereyi aralayıp baktım. Aman tanrım bu Robert'tı.
Üzerime bir hırka alıp sessizce aşağıya indim. Anahtarımı yanıma alıp dışarı çıktım. Robert bahçede beni bekliyordu. Niye gelmişti şimdi bu?
-Ne istiyorsun?
-Buraya gelmem için bir sebebim mi olmalı?
-Hayır, yani dün bana öyle davrandıktan sonra burada olmana şaşırdım.
-Aslında ben üzgünüm. Sana öyle davranmak istememiştim. Kötü bir gün geçirdim.
-Affettiğimi söyleyemeyeceğim. Çünkü bende iyi bir gün geçirmemiştim ve ben kimseye öyle davranmadım.
-Haklısın ama neyse. Benimde başka mazeretim yok zaten.
-Ee ne için geldin o zaman?
-Dün bana beni tanıdığını söyledin yani öyle hissettiğini. Bende öyle hissediyorum açıkçası. Sanki seni bir yerlerden tanıyorum.
-Ee?
-Zamanın var mı konuşabilirmiyiz?
-Ben sen değilim. Zamanım var. Konuşabiliriz.
Arka bahçede koruluğun önündeki merdivene oturduk...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Hayat
RomanceDaha önce hiç kendinizi dejavu yaşarken hissetmiş miydiniz? Rüyanızda gördüğünüz bir olayı sanki yaşamış gibi ya da yaşadığınız bir olayı rüyanızda gördüğünüzü zannettiğiniz oldu mu? Hayır mı yoksa evet mi? Isabell Wood bunu on dört yaşından beri ne...