İki Hayat 10. Bölüm "Acı Gerçek"

128 9 0
                                    

Saat iki ve benim içimden yeni bölümü paylaşmak geçti... Hikaye yavaş yavaş şekilleniyor. İyi kötü yorumlarınızı bekliyorum. Umarım beğenirsiniz... 

Zack, Robert’ı yere bıraktı ve onun ayağına da benim ki gibi bir zincir taktı. Robert yüzünü buruşturmuştu. Acı çektiği belliydi. Onu görmeye dayanamıyordum.  Brenda hala bir şeyler söylüyordu. Ama onu dinlemiyordum. Sadece Brenda’nın

-Onu kurtarmak senin elinde Isabella. Bu gidişle fazla yaşayacağını sanmıyorum, dediğini duydum.

Kalbim acıyla sarsılıyordu. İçimde bitmez tükenmez bir öfke vardı. Başım ağrıyor ve kulaklarım uğulduyordu.

Brenda ve Zack odadan çıktığında Robert’a döndüm. Onu o halde görmeye dayanamıyordum.

-Robert. Robert. Beni duyuyor musun? Uyanık kalmaya çalış.

-Isabell. Sen misin? 

Robert’ın sesi bitkin geliyordu. Çok kan kaybetmiş olmalıydı.

-Evet, Robert. Buradayım tamam mı? Uyanık kal.

Gözlerimin dolduğunu hissettim. Öyle kötü gözüküyordu ki.

-Bizden ne istiyorlar Isabell? Neden buradayız? 

Robert gittikçe bilincini kaybediyordu.

Benim yüzümden, her şey benim yüzümden… diye düşündüm bir an.

-Robert bana bak. Uyanık kalmaya çalış. Tamam mı?

Daha çok ağlamaya başlamıştım.

-Olmuyor Isabell. Yapamıyorum.

Robert gözlerini yavaşça kapadı. 

Vücudum sarsılmaya başlamıştı. Kendimi kaybettiğimi hissettim. Vücudum güçlü bir acıyla sarsılıyordu. Kalbimin atışını kulaklarımda duyuyordum. Sanki kendi bedenimde değildim. Kendimi tamamen yabancı gibi hissediyordum. İçinde bulunduğumuz oda dönemeye başladı ve bir anda bileğimdeki zincir açıldı. Bunu nasıl yaptığımı bilmiyordum ama şuan yapmam gereken başka şeyler vardı. DAHA ÖNEMLİ ŞEYLER…

Hızla ayağı kalktım. Başım dönüyordu. Sendeleye sendeleye Robert’ın yanına gittim. Başını sert ve soğuk zeminden kaldırıp kucağıma koydum. Elbisemden kopardığım bez parçasıyla suratındaki kanı silerken bir elimle de nabzını kontrol ediyordum. Ve nabzı giderek kayboluyordu.

Yaklaşık bir saat sonra neredeyse nabzını hissedemez olmuştu. Nefes alış verişi de yavaşlamış, kesik kesik duyuluyordu. Ağlamaktan gözlerim acımaya başlamıştı. Ve sırtımda hafif bir sızı duyuyordum.

Robert’ın uyanmaması beni endişelendiriyordu. Bütün vücudum gerilmişti ve nabzı kayboldukça daha da geriliyordum. Ona bir şey olursa ömür boyu kendimi suçlardım.

İki HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin