7. Bölüm silindi 6. Bölümün sonuna ekledim. İyi okumalar
Yine bana benzeyen kadın... Yine kabuslar... Yine kan... Yine ölümler...
Sıçrayarak uyandığımda salyam omzuma doğru yanağımdan süzülüyordu. Elimin tersiyle yanağımı silip bulunduğum yere baktım. Okyanusa bakan bir bankta uyumuştum. Her yerim ağrıyordu. Uyuşmuştum. Neden burada uyumuştum ki? Tabi şimdi hatırladım. Robert'la Brenda'yı görmüştüm. Evde duramamış okyanusu seyretmeye gelmiş saatlerce ağlamış küfürler savurmuş yine de rahatlayamamıştım. Sonrada burada uyanmıştım...
Bankta doğrulup oturunca pantolonumun arka cebindeki bir şey canımı acıttı. Elimi arka cebime atıp ne olduğuna baktım. Dün gece Noel çorabından çıkan yüzüklü kolyeydi.
Elime aldım, evirip çevirdim. Üşümüştüm. Rüzgar esiyordu. Yanağımdan süzülen gözyaşları yanağımı kısa bir süre için ısıtıyor titrememe sebep oluyordu. Okyanusa doğru ilerledim kayaların üzerinden hafifçe suya temas ettim. Ve yüzüğü kendinden sonsuza kadar uzaklaştıracak olan okyanus dalgalarının üzerine fırlattım. Artık kalbim acımıyordu. Hiçbir şey hissetmiyor denecek kadar hafifti.
Elimi soğuk okyanus suyuna daldırıp küçük daireler çizdim. Bugün ne yapacağına karar vermeye çalıştım. Okulun açılmasına üç gün vardı o yüzden şehir kütüphanesine gitmeye karar verdim biraz kafamı dağıtırdım en azından.
***
Kütüphanenin kapısından içeri girdim. Sıra sıra kitap raflarından birine daldım ve herhangi bir kitap seçtim. İçeride boş bir masa bulup oturdum. Kitaba gömüldüm. 100 sayfa kadar okumuştum. Bir ansiklopediydi. Ve bitki yetiştirilmesinden bahsediyordu. Torağa şu kadar su verin şu kadar ilaç atın vs. Ama ben genelde kafamı toparlayamıyordum. 100 sayfa okumuş olabilirdim ama toplasan 10 cümle kuramıyordum bitki yetiştirmek hakkında. O sırada biri karşıma oturdu.
-Selam bebeğim.
Bu sesi tanıyordum. Hızla başımı kaldırdım.
Robert..
Hiçbir şey söyleme gereği duymadım. Kitabı kapatıp yerimden kalktım. Hızla kapıya ulaştım. Kapıdan çıktığımda 'şşşt' sesleri arasında Robert'ın bana seslendiğini duyuyordum. Koşmaya başladım. İstemsizce gözyaşlarım akıyor, ağlıyordum. Artık kalbi acımıyordu mu dedim? Yanılmışım. Şuan kimsenin tahmin edemeyeceği kadar çok canım yanıyordu. Sanki bir milyon iğneyi kalbime saplıyorlardı. Kendi kendime söylendim.
'Gerizekalı. Beyinsiz. Yüzsüz. Utanmadan birde selam veriyor. Aptallık bende. Niye kütüphaneye gittim ki. Otur oturduğun yerde. Ama yüzsüzlük diz boyu. Birde selam veriyor utanmaz. Dua etsin kütüphanedeyiz. Yoksa ben ona yapacağımı biliyorum. Tokadı yapıştırıp bağırırdım...
-Iz.
Biri kolumu tutmuş çekiyordu.
Ve tabiki o kişi Robert'tı.
-Yarım saattir peşinden koşuyorum Iz. Neden çekip gittin?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Hayat
RomanceDaha önce hiç kendinizi dejavu yaşarken hissetmiş miydiniz? Rüyanızda gördüğünüz bir olayı sanki yaşamış gibi ya da yaşadığınız bir olayı rüyanızda gördüğünüzü zannettiğiniz oldu mu? Hayır mı yoksa evet mi? Isabell Wood bunu on dört yaşından beri ne...