Diana Louie'yi anne kucağına koyarak aşağı indirdi. Harry çoktan bahçeyi ayarlamıştı. Sofia mutfakla uğraşırken Diana çıplak ayakla bahçeye çıktı. Harry Diana'yı görünce güneş gözlüğünü tişörtüne takarak Louie'yi elinden aldı.
Diana heyecanla örtünün üzerine oturduğunda Harry Louie'yi onun yanın bırakıp karşısına oturdu. Diana çiçekli pembe elbisesini giymişti. Louie'ye de pembe bir tişört ve mor bir şort giydirmişti.
"Umm, Louie çok şey olmuş..."
Diana kaşlarını kaldırarak Harry'yi dinlemeye başladığında Harry boğazını temizleyerek devam etti.
"Hoş. Evet, çok hoş gözüküyor."
Diana gülümseyerek Louie'yi anne kucağının içinden aldı.
"Tıpkı bir kıza benziyor, onu kız yapmak için her şeyi denerim!"
Harry yutkunarak Louie'yi Diana'nın kucağından aldı.
"Umm, Louie zaten güzel bir erkek. Lütfen onu aklındaki kız yapma deneylerine sokma Diana."
Diana omuz silkti.
"Kız olsun istiyorum."
Louie babasına bakıp bir şey söylemesini beklerken Harry Louie'yi anne kucağına koyarak sepetten çıkarttığı biberonu onun ağzına götürdü.
"B-ben ona birkaç kız bebek kıyafeti alırım ve onları giydirirsin olur mu? Zaten bebeğimiz şu an tam bir kıza benziyor, daha fazla uğraşmana gerek yok."
Diana başını salladı.
"Pekala o zaman alacağın elbiselerin renklerini sayıyorum."
"Diana o bir erk-"
"Pembe, kırmızı, ama benimki gibi üzerinde çiçekler olsun. Daha sonra mor, toz pembe, koyu pembe, eflatun..."
Louie nedensizce ağlayarak biberonu emmeyi bıraktı. Harry Louie'yi yattığı yerde sallayarak sakinleştirirken konuştu.
"Alacağım Diana, lütfen artık bu konuyu kapatıp pikniğimize başlayalım."
Diana başını sallayarak dizlerini kendine çekti. Ardından biberonu emen oğluna baktı.
"Aramızda annesi ve babası olan tek kişi o."
Diana ne kadar sevinçli konuşmaya çalışsa da bir yandan bebeğini kıskanmıştı. İçinde buruk bir acı vardı. Yutkunarak devam etti.
"...ve senin de en azından seni çok seven bir ailen var..."
Diana bebeğinin yanında ağlayıp onu kötü etkilememek için kendini tuttu.
"Ama benim tek varlığını bildiğim kişi dedem. Onu ne zaman göreceğim Harry?"
Harry'nin duyduğu şey ile genzine kaçan meyve suyu bir olmuştu. Öksürerek kendine gelmeye çalıştı. Diana'yı mutsuz etmek istemediği için yine yalan söyleyecekti. Yine Diana'ya bu kadar saf yetiştirme nedenlerine devam edecekti.
"O- o şey, ımm... Amerikada tedavi görüyor."
Diana şaşkınlıkla doğruldu.
"Ama onlar kaba insanlar demiştin Harry. Ya dedeme göremediği için kızarlarsa? Çok üzülür Harry. Amerikaya gidelim, hem bebeğimle tanışır, lütfen Harry..."
Diana şimdiden ağlamaya başlamıştı. Ona her gün görmediği halde ne kadar güzel olduğunu, hayatında bu kadar bir güzellik tanımadığını söyleyen dedesinin kronik böbrek hastalığından, hastaneye yatırıldığı ilk gün öldüğünü duysa kim bilir ne kadar ağlayacaktı.