Finale son 1 bölüm sanırım :") Son oy ve yorumlarınızı bol bol bekliyorum, okul olmasına ve deli gibi uykuma rağmen uzun bir bölüm yazdım, okumaya devam edin ve epiloglar için kütüphaneden kaldırmayın.
* * *
Harry ve Idella hastaneye hızlı adımlarla girdiler. Harry tam Diana'nın yerini soracaktı ki Niall'ın kendine doğru yaklaştığını gördü. Idella'nın tuttuğu kolunu kurtararak Niall'ın yanına doğru koştu. Niall Harry'yi durdurarak sarıldığında Harry Niall'ı üzerinden itip etrafına bakındı.
"D-diana n-nerede?"
Niall tam konuşmak için ağzını aralamıştı ki vazgeçip koridora doğru döndü.
"Gel benimle..."
Harry uykusuzluktan ve ağlamaktan yanan gözlerini kırpıştırarak Niall'ın arkasından ilerledi. Koridorun soluna döndüklerini annesinin, babasının, hatta Sofia'nın bile orada olduklarını gördü. Sofia ve annesi oturuyor, babası sırtını duvara yaslayarak endişeyle parmağını ısırıyordu. Harry yutkunarak onları süzdü. Sofia fazlasıyla yıpranmış görünüyordu, annesinin de yüzü bembeyaz olmuş, gözleri kızarmıştı. Niall'ın yanından ayrılarak babasının yanına ilerlediğinde annesi oturduğu yerden kalkarak Harry'ye sıkıca sarıldı.
"H-harry..."
Harry tek koluyla annesine sarılıp babasına bakmaya devam etti.
"İ-içeride m-mi? B-biz d-de g-girebiliyor muyuz?"
Babası elini çekerek Harry'nin omuzuna koydu. Annesi ağlayarak geri çekildiğinde babası Harry'ye sıkıca sarılıp oğlunun başını omuzuna koydu.
"Onu böyle görmeni istemiyorum Harry, onu en son nasıl hatırlıyorsan öyle hatırlamaya-"
"Gelinliği siz mi alıyorsunuz?"
Hemşire elindeki poşetin içinde duran gelinliği uzattığında Harry geri çekilerek poşete uzandı. Gelinliği poşetin içinden yavaşça çıkardığında yırtık olduğunu gördü.
"B-bunu D-Diana mı y-yaptı?"
Babası tekrar oğlunun omuzlarını tutarak derin bir nefes aldı. Güçlü olma sırası artık oğlu için kendine geçmişti.
"Hastaneye getirildiğinde... bu gelinlik üzerindeymiş. Acil müdahale etmeleri gerektiği için doktorlar keserek çıkartmak zorunda kalmışlar..."
Harry yutkunarak avuçları arasındaki yırtık gelinliğe sarıldı. Gözlerinden bir saniye bile akmak bilmeyen yaşlar yine yolunu bulmuştu.
"H-harry, oğlum... Seninle bir şey k-konuşmalıyız..."
Harry kesik nefeslerle başını kaldırıp babasına baktı.
"B-biliyorum, özür dilerim. O-onunla k-kaçıp evlenmek i-istedim ama-"
"Oğlum seni hiçbir şey için suçlamıyorum, lütfen önce bir yere otur..."
Harry kızaran burnu, kanlanan yeşilleri ve dağınık saçlarıyla yeterince bitkin görünüyordu. Babası Sofia'nın gözüne baktığında Sofia yavaşça Harry'nin elindeki gelinliği alıp ayağa kalktı. O sırada Niall Idella'nın yanından çekilerek Harry'nin yanına oturdu. Şimdi Harry annesi ve Niall'ın ortasında, karşısında duran babasını dinlemeye çalışıyordu.
Babası yavaşça dizlerinin üzerine çöktü. Ellerini Harry'nin elleri üzerine koyarak derin bir iç çekti. Annesi ağlamaya devam ederken Harry'nin kendini tutması çok zordu.
"O-oğlum, bu dünyada ölüm de insan için, yaşam da insan için..."
Harry'nin boğazında resmen bir yumru vardı. Şu an yutkunmaya zorlanıyordu. Ağlamamak için kendini sıkması da boğazındaki yumruyu daha çok acıtıyordu.
