[15]~En Çok Da Ben

492 40 8
                                    

Bilinci kendine yavaş yavaş gelirken gözlerini ağrıyan vücuduna inat açmaya çalışıyor, büyük uğraşlar veriyordu. Uğraşlarının sonunda gözlerini zorlada da olsa açtığında hala neden uykulu hissettiğini merak etti. Başı ağrıyordu, belinin sol tarafında keskin bir acı vardı vehala uykulsunun olduğunu hissetti. Uzun süredir uyuduğunu tahmin ediyordu. Ani gelen minik öksürük isteğiyle birlikte çaresizce gözlerini kısmıştı. Öksürdüğü için vücudu hafifde olsa sarsılmış ve yaranın tekrar acımasını sağlamıştı.

Gözlerini etrafta gezdirdiğinde tavana bakması bile ona yabancı biryerde olduğunu anlamasına yeterli olmuştu. Normal bir şekilde nefes alarak olayları düşündü. Bir şekilde olaylar ani gelişmiş, sonra gözleri kapanmıştı. Tabi ya... Ebedi düşmanları tarafından bıçaklanmıştı. Öleceğini düşünmüştü, ama şu anda onun odasında, onun rahat yatağındaydı. Yumuşak bir yatakta yatıyor olsa bile belindeki ağrı hala keskinliğini koruduğu için istemsizce gözlerini kısmıştı, hayatında daha önce hiç böyle bir yara almamıştı. Kendi suçuydu, dikkati bir anlığına dağılmış ve Yoongi'ye kaymıştı gözü.

"Uyanmışsın."

Sol taraftan gelen tanıdık sesle birlikte kapanmak için inatlaşan gözlerini açık tutma çabasını sürdürürken Yoongi adımlarını ona sürdürmüş, yatağın ucuna oturarak elini kızın yüzünde gezintiye çıkarmıştı. Kızın yüzündeki ifadeden acısını anladığında geri çekilmeden pikeyi yaranın olduğu yeri açık bırakacak şekilde çektiğinde sargı bezini kaldırıp bakmıştı.

"Yaran hala derin. Canının acıması çok doğal."

Kantaron merheminden ince bir tabakayı yaraya sürüp yaydıktan sonra üstüne kendi beyaz gömleklerinin birini örtüp pikeyi omuz hizasına kadar yukarı çekti.

""Bu biraz acısını alır."

Soo Min yalan olduğunu düşündü, çünkü acısı aynı tazeliğini koruyordu. Sımsıkı kapattığı gözlerinden anlaşılıyordu.

"Ne zamandır burdayım?"

"2 gündür buradasın, bu süreç içinde hiç uyanmadın. Yaranın çok derin olduğunu söylemişti Jungkook."

Gözlerini açıp derin bir nefes alarak yataktan kalkmaya çalıştı ama acıyla birlikte gelen inlemesi onu yatağa geri itmişti adeta. Yerinden bile kalkamıyordu ve bu canını fena şekilde acıtıyordu.

Yoongi kızı omuzlarından yatağa sabitleyip gözlerinin içine kenetledi kendini. Soo Min sadece ona bakıyordu, zaten başka birşey yapamazdı bu durumda. Tam kendine gelememişti.

"Kıpırdamak yok."

Sinirlenmeye başlamıştı Soo Min. Şu an hasta olabilirdi ama bu sinirinin geçmeyeceği anlamına gelmiyordu. Ellerini onun kollarının üstüne koyup çekmeye çalıştı. Ağzını açıp karşı geleceği sırada bunu engelleyen şey yine öksürüğü olmuştu. Vücudu yine hafif sarsılırken belinin acısıyla birlikte kasmıştı kendini.

Kızı serbest bıraktığında yaranın üstünü açıp kontrol etti. Dine göre en azından kanaması fazla yoktu,bu iyiye işaretti. Başını kapıya çevirip gür sesiyle bağırdı.

"Hoseok, Jungkook'u getir bana."

Hoseok kapıyı açtığında gözü yatakta yatan bedene kaydığında gözlerinin açık olduğunu gördüğünde gözlerini kocaman açmıştı şaşkınlıkla.

"Omo! Uyanmışsın Soo Min!"

Gözü kızın yarasına kaydığında ne kadar kötü olduğunu ve Soo Min'in şu an onun söylediklerine konsantre olamayacağını anlamıştı.

Korsan istilası/YoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin