[37]~Gemideki Esir

310 36 9
                                    

Hayatta, bazen herşey planlandığı gibi gitmeyebilir, seçilen ve bizi sürükleyen yolun nereye kadar eşlik ettiğini bilemez insan. Kâbus, bu hayatın en az yaşamamız kadar önemli olan bir parçasıydı. Hayal kırıklıkları, beklentilerin gerçekleşmemesi ise yüzleşmesi gereken gerçeklerdi....

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Bırakın beni! Duymuyor musunuz! Beni geri götürün!"

Kollarına girmiş olan kalıplı japon askerleri kızın dediklerini anlamazken alayla gülüp az önce indikleri arabada uzaklaşırken kızı dışardan bile insanı korkutacak şekilde yapılmış olan gemiye gemiye sokmak üzere adeta sürülüyorlardı. Shuko gemisi... Efsaneye göre, bu gemiye hangi rehine zorla getirilirse tek bir çıkış şansı vardı. O şans ise acili ölümlerden bazılarıydı. Diri diri kafatasına çakılan çiviler, kazıklara oturtulan insanlar, cellatlar tarafından idam edilerek başları güvertenin bir ucuna asılanlar, tecavüze uğrayan ve eğlence için satılan kız ve erkekler... Yuto denilen japon korsan o kadar pis bir insandı ki, bazen erkeklere bile göz koyuyor ve onları kullanıp atıyordu bir kenara çöp misali.

Soo Min zorla sokulmuş olduğu gemide direnemeye devam ederken içerinin neden bu kadar karanlık olduğunu sorguladı kendince. Yoongi'nin gemisi asla böyle değildi. Onu ilk zamanda kaçırdığında bile güverteye hayran kalmıştı. Temiz, esen rüzgar ve manzarayı görmeyi hayal ederken şu anda önünde sadece bu pişkinlerle dolu olan gemi vardı. Pislik ve acımasızlığın hakim olduğu gemi.

Aşağı kata indiklerinde japonlardan biri önlerinde duran tahtadan, eskimiş kapıyı açtığında ellerindeki kızı resmen karanlığın hakim olduğu odaya fırlamışlardı. Soo Min yere sert bir şekilde düşerken başını tuttu acı içinde. Eline gelen ıslak sıvıyla birlikte titrek bir nefes verdi, başının kanadığını anlamış olmuştu en azından. Zorlukla birlikte ayağa kalkarken yalpaladı. Nasıl bir yere düştüğünü sorguladı içinden. Bu kadar şeyi hak edecek ne yapmıştı ki? O sadece hayatını yaşayıp mutlu olmak ve ustasının izinden gitmek istemişti.

Düşüncelerini ortadan kaldıran şey, karanlığın içinden gelen tıkırtılar olmuştu. Ayak seslerini andıran ses gittikçe yaklaşırken duvarın olduğu yere kadar geriye doğru adımları atmıştı Soo Min. Bu gidişle panik atak olacaktı. Karanlığın içinden tanıdık ses kulaklarına ulaştığında ise anlamazca ve korkarak baktı.

"Vay, vay, vay. Bakın burda kim varmış. Denizlerin hakimi olan Min Yoongi piçinin karısı."

Soo Min bu sesi tanıyordu. Gemi istilaya uğradığında ona laf atan japondu bu. Sesini çıkarmadı ve öylece bekledi. Belki birşey demezse onu bırakırdı.

Yuto kızın yanına birkaç adım atıp düşünürken eliyle onu işaret etti.

"Seni en son gördüğümde ölüm döşeğinde değil miydin sen? Normal bir insan o yarayla yaşayamaz. "

Soo Min ona ses çıkarmadan sesli soluklarıyla birlikte bakmayı sürdürürken Yuto başını salladı.

"Cevap yok. Peki."

Kıza biraz daha yaklaşıp saçlarını avucu içine alıp çekerek yüzünü kaldırmasına ve kendisine bakmasını sağladı. Kurbanlarının ona korkuyla bakmasına bayılıyordu. Gözü kızın karnına kaydığında hafif şişmiş olduğu gördü. Bakışlarını kızın gözlerine yeniden dikip ona yaklaştı.

"Söylesene, kaç kere birlikte oldunuz? Seni memnun etti mi bari? Ah özür dilerim, asıl soru şu olmalıydı; sen onu memnun edebildin mi?"

Kızın saçlarını bırakmadan kahkasının bodrumda yankılanmasını sağlarken Soo Min bu utançla nasıl yaşayacağını düşündü. Gururları ayakların altında ezilmiş ve yok olmuştu adeta. Ağlamamak ve bağırmamak için kendini zor sıkıyordu.

Korsan istilası/YoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin