[19]~Her öldürdüğüm kişi

535 48 11
                                    

Güneşin doğmasına henüz vakit varken Namjoon çoktan elindeki battaniyeyle birlikte karanlık koridorda sessiz ve seri adımlarla yürürken gözleri de bir yandan etrafı tarıyordu. Kimsenin olmadığına kanaat getirdiğinde Soo Min'in odasının önünde durup gıcırdayan kapıyı yavaş ve sessizce açıp içeri girdi, kapıyı aynı şekilde yavaşça kapatıp yavaş yavaş kızın yatmış olduğu yatağa adımladı. İnce pikeyi üstünden çekmeden ellerini yatağa dayayıp fısıldadı.

"Soo min... Soo Min..."

Hareketlenme olmayınca ellerini kızın omzuna koyup hafif sarstı.

"Uyan. ben geldim, Namjoon."

Tepki alamayınca örtüyü üzerinden çektiğinde ellerini bedenine sıkı bir şekilde sarmış, yüzü bembeyaz olmuş bir bedenle karşılaşmıştı. Bedeni kendine çevirip elini yüzüne koymasıyla birlikte gözleri korkuyla açıldı. Yüzü buz gibiydi. Korkuyla elini kızın burnuna yaklaştırıp nefesini kontrol etti. İçinde kat kat artarak büyüyen korkuyla birlikte kolunu kızın başının arkasına koyup battaniyeyi üstüne sardı. Nefesi kesilmiş olmalıydı ki yaşam belirtisi yoktu.

"Soo Min uyan. Ölüyorsun Soo Min!"

Kızı yatakta sırt üstü yatırarak ellerini çözdüğünde yüzüne baktı. Yaşam belirtisi bile yoktu.

"Tanrım, nefes bile almıyor."

Battaniyeyi üzerinden çekmeden Soo Min'i kucağına alarak odadan hışımla çıkarak odasının yolunu ezberlediği odaya doğru yürüdü. Kendisi bu saatlerde genelde uyanık olurdu.

Kapının önüne geldiğinde elleri dolu olduğu için ayağıyla tepme atmaya başladı kapıya.

"Jungkook! Kapıyı aç Jungkook!"

Saniyeler içinde kapı açıldığında Jungkook anlamazca Namjoon'a bakıp kollarını bağladı.

"Sabahın körü bile olmamışkan neden kapınımın önünde bağırdığını sorabilir miyim acaba?"

Yüzündeki endişeyi algılamak saniyelerini almıştı fakat farkına vardığında kucağındaki ufak bedeni gördüğünde elleri kendiliğinden çözülmüş, endişe içeren yüzünü Namjoon'a kilitlemişti.

"Nefes almıyor. Odada soğuktan donarak ölüyor Jungkook."

Jungkook ölüyor kelimesini duyduğu gibi kapının önünden çekilip ikiliye yer açtı.

"Çabuk yatağa bırak. Üzerindeki battaniyeyi de hemen çek."

Namjoon kızın üzerindeki battaniyeyi çekip Jungkook'un yatağına bırakıp yanına eğildi.

"Soo Min aç gözlerini. Mücadele etmelisin."

"Bu gürültü de ne? Sabahın köründe neler oluyor burda? Sizin yatakta olmanız gerekiyor Namjoon."

Kapının kenarında beliren Hoseok'un sesi Namjoon'un kulaklarına ulaştığında ona dönmüştü. Anlatmaya kelimeler gerekli değildi aslında. Hoseok, elindeki tıbbi malzemelerle birlikte yatağa oturduğunda yatakta cansız bir şekilde yatan Soo Min'i gördüğünde nihayet birşeyler kavrayabilmişti.

"Nefes alıyor fakat nabzı çok düşük. Vücut ısısı da yok denilecek kadar az. Namjoon Hyung, üzerindeki kıyafetleri çıkar ve şu yeni kıyafetleri giydir. Camları kapat ve içeri soğuğun girmesini engelle."

Namjoon Jungkook'un uzattıklarını alıp işe koyulurken Hoseok çoktan odadan fırlayarak çıkmış ve tanıdık kişinin odasına gitmişti. Bu yaptıkları ve görmezden gelmeleri fazlaydı artık.

Kapının önüne geldiğinde tıklama ihtiyacı bile duymadan içeri dalmış, pijamalarıyla birlikte yatağında uzanan bir adet Yoongi bulmuştu. Arkadaşı olduğu ve onun sağ kolu olduğu için ona normalde saygı gösteren Hoseok, şu anda sinirden küplere biniyordu. Yatağına bir kaç adım atıp yaklaştığında Yoongi yatağında doğrularak Hoseok'a baktı.

Korsan istilası/YoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin