[40]~Değiştin Sanki

268 24 22
                                    

Aradan 1 hafta geçmişti. Yoongi yoğun bir şekilde japon elçisine en son başlarından geçenleri anlatan bir mektup yollamış ve japonlarla olan alâkalarını kesmeleri için imzaladıkları ateş kes anlaşmayı yırtıp atmıştı. Sarayın güvenliği için birdaha böyle bir olay yaşanmasın diye de küçük kasabalarda ne kadar orta yaşlarda adamlar varsa hepsinin idam edilmesini emretmişti.

Seri adımlarını, dünden beri yanına gidemediği kişinin odasına yönlendirirken boğazındaki gömleği biraz daha açmıştı bunaldığı için. Dışardan asil bir duruşu olsa da, içindeki benliği çoktan değişmişti uzun zaman önce.

Kapının yanına vardığında olabildiğince sessiz bir şekilde kapının kulpunu aşağı çekerek açılmasını sağlamış ve içeri girerek kapatmıştı. Yatakta yatan bedenin yanındaki hizmetçileri gördüğünde birkaç adım atıp onlara yaklaştı.

"Durumunda herhangi bir gelişme var mı?"

Sakin bir ses tonuyla sorduğunda hizmetçiler saygıyla eğilmişti. Içlerinden bir tanesi konuştu.

"Acısının hala geçmediğini söyledi. Yemeğini yemesi için getirdik ama yataktan kalkacak gücü bile yoktu ve iştahının olmadığı söyledi. Demek istediğim, ne yazık ki hayır kaptan Yoongi."

Yoongi'nin gözleri yatakta öylece yatan kızı bulduğunda hizmetçilere bakmadan konuştu.

"Çıkabilirsiniz."

Odada tek ikisi kaldığında Yoongi kızın baş ucuna oturup elini yanağına koyup okşadı. Soo Min kilo vermiş ve bir o kadar da hastalanmış görünüyordu ve bu durum fazlasıyla genç oğlanı rahatsız etmişti. Soo Min'in yeniden ayağa kalkıp bahçedeki kediyi sevişini görmek, izlemek istiyordu.

Elini onun yüzünde oynatırken Soo Min uyanmaya başlarken onun ismini söylemişti.

"Yoongi..."

Diğer eliyle kızın saçına dokunurken onu sakinleştirmek için konuştu.

"Burdayım. Tedirgin olmana gerek yok. Kendini nasıl hissediyorsun?"

Soo Min gözlerini yavaşça açarken yanında ona endişeli gözlerle bakan Yoongi'ye sabitlediğinde yerinden doğrulmaya çalıştı ama yarası yüzünden geçmeyen acısı onu zorlamış ve izin vermemişti. Buna tepki olarak yüzünde canının  yandığına dair bir mimin belirmişti. Yoongi kızın kollarından tutup ona destek olmuştu.

"Sakin ol, kendini zorlama."

Oturur pozisyona geldiğinde kız, gözlerini yemek tepsisine çevirip konuştu.

"Yemeğini yememişsin. Böyle devam edersen iyileşemezsin, biliyorsun değil mi?"

Soo Min sessiz bir şekilde bakışlarını odada gezdirirken sessizce cevap verdi.

"İştahım yok."

Yoongi bıkkınca nefesini dışarı verip kızın yüzüne baktı.  Ardından yemek tepsisini kızın dizlerinin üzerine koyup taze yosun çorbasına kaşığı daldırıp Soo Min'in görüş alanına soktuğunda Soo Min kasığa bakarken Yoongi konuşmuştu.

"Aç ağzını."

Ama Soo Min sadece başını sağa sola sallayıp

"İstemiyorum" dedi. Yoongi onu dinlemeyip kelimeleri yeniden tekrar etti.

"Aç ağzını dedim Soo Min."

Soo Min ısrarcı bir şekilde yüzünü ekşiterek konuştu.

"Ben de istemiyorum dedim-"

Yoongi ona lafını bitirmesi için zaman bile vermeden çorba dolu kaşığı ağzını tıkmıştı.

"Ufak, huysuz çocuklar gibi davranıyorsun."

Korsan istilası/YoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin