Maskelerin Ardında... (Bölüm 1)

10.2K 437 274
                                    

   Herkese merhabaa. Bu benim bu tarzda yazdığım ilk kitabım. Bu yüzden biraz acemice olabilir. Kitap kendi kurgum olduğu için gerçek kurguyla çakışan şeyler de olabilir. Şimdiden kusuruma bakmayın. Bu arada sıkı bir Marichat shipper olsam da wattpad da pek de Ladynoir hikâyesi olmadığı için Ladynoir yazmaya karar verdim. Umarım beğenirsiniz.sizi seviyorumm. 💘

  Marinette'den

  Saat akşam on bir sularıydı. Bir kez daha akumayı yenmiştik. Bir kez daha Chat kolumdan tutup gitmemi istemediğini söylemişti. Ve ben bir kez daha ondan kaçmıştım. Nedendi bütün bu kaçışlar? İşte buna cevap bulamadım.
 
  Yoyomu ağaçlara, binalara doğru savurarak evime ilerliyordum. Rüzgarın saçlarımın arasına doluşu kulaklarımı hafifçe çınlatırken çınlamaya bir ses daha eklendi. Bir hıçkırık sesi... Küpelerimden gelen ses beni eve gitmeye zorlasa da bu gece bir akumayı daha kaldıramazdık. Kim ağlıyorsa onu sakinleştirmeliydim. İlk önce yavaşladım. Sonra bir sokak lambasının üzerinden yere yumuşak bir iniş yaptım. Ardından kulağımın yanındaki saç perçemlerini kulağımın arkasına atarak hıçkırık seslerinin kulağımı doldurmasına izin verdim. Fazlasıyla tanıdık gelen bu ses kime aitti?

  Kulaklarımdaki küpelerin biplemesini takmayarak sesi takip ettim. İşte orada, tam karşımdaydı. Her gün, günü kurtaran Ladybug'ın umutsuzca sevdiği çocuk. Ben daha ona, onu sevdiğimi bile söyleyememişken acımasızca onun başkasına aşık olduğunu öğrendiğim o kişi. Adrien Agreste.

  Nino'nun sesi bir kez daha kulaklarımda yankılandı.
"Üzgünüm Marinette, Adrien sanırım başkasını seviyor." O küçücük kelime 'sanırım' Nino'nun bana umut versin diye kullandığı basit bir sözdü sadece. Ama bilememişti ki o boşuna yeşermiş umutlar, umutsuzluktan her zaman daha çok acı verirdi. Çünkü en beklemediğiniz anda yeşermiş umutlarınız birileri tarafından acımasızca sökülürdü kalbinizden. Ve kalp umudun boşluğunu hissederdi. Ölürdünüz günden güne de hiç kimse fark etmezdi.

  Gözlerim dolarken Adrien'e yaklaştım. Bir duvarın önüne oturmuştu. Bir dizini kırmış alnını dizine yaslamıştı. Diğer bacağını ise uzatmıştı. Başını yavaşça yukarı kaldırdı. Gözleri bana dönerken her zaman gülerken gördüğüm gözlerinin yaşlarla dolmuş olması içimi burktu. Az sonra yanağımdan süzülecek olan gözyaşımı gizleyebilmek için gözümü birkaç kez kırpıştırdım.
 
  "Adrien, değil mi?" dedim sesimin titremediğini umarak. Başıyla hafifçe onayladı ve başını öne eğdi. Sarı saçları yüzünü kapatırken başını eğmiş olmasına şükrettim. Çünkü tam o anda kalbim ihanet etmişti bana ve gözümden birkaç damla yaş firar etmişti.
 
  Adrien'in artık hıçkırmadığını fark edince, kendisini kastığını anladım. Yanına oturup sırtımı duvara yasladım. Aynı onun gibi otururken gözyaşlarımın bacağımı ıslatmasına izin verdim. Bir süre sonra sesimi hafifçe temizledim ve konuştum. Her nasılsa ağladığımı fark etmemişti.

  "Ne oldu? Neden ağlıyorsun?" Başını yeniden kaldırdığında yeşil gözleri nefesimi kesti. Elimle kulaklarımı gösterdi.

"Küpelerin, dönüşmek üzeresin." dedi ve ekledi; "İki beneğin kalmış." İki benek, yaklaşık on dakika demekti. Omzumu silktim. "Anlatmayacak mısın?" diye sorduğumda başını tekrar eğdi.

  Orada, öylece otururken veda ettim ona. Usul usul ve ağlayarak. İşte, umutlarım gözlerimden firar ederken yanına biraz gözyaşı almış ve kendini kamufle etmişti. Birkaç dakika sonra pes etti sanki ve konuştu.

"Hiç, seni asla sevmeyecek birine aşık oldun mu?" Ve işte umutlarının kalbinden acımasızca söküldüğü o an. İşte o an "Oldum" diye bağırmak istedim de, aksine avazımın çıktığı kadar sustum. Burukça gözyaşlarım kurumuş dudaklarımı ıslatırken, inadına gülümsedim. Bir şey söylemek zorundaymışım gibi hissettim. Halâ görmemişti ya gözyaşlarımı. O yüzden halâ güçlüydüm onun gözünde. Bu yüzdendi dudaklarımı hıçkırık kaçmasın diye birbirine bastırışım. 

  Bunu başaramayacağımı anladığımda bir dilek diledim. Uğur böceklerinin dilekleri gerçekleştirdiği söylenir. Peki ya bir uğur böceği kendisi için dilek dilerse..? Böyle önemli anlarda hep yağmur yağardı değil mi? Ben de yağmur diledim. Lütfen, lütfen dedim içimden 'Lütfen yağmur yağsın ve saklasın gözyaşlarımı. Şimşek öyle bir çaksın ki bastırın hıçkırıklarımı.' Gerçekleşmedi dileğim. O an anladım uğur böceklerinin kendisi için diledikleri  dilekler kabul olmazmış. Ve ben de son çareyi kendim de buldum. Uğur böceklerinin yaptıkları gibi...

  Hadi, Marinette ağzını aç ve hiç aşık olmadığını söyle. Ağzımı bir şeyler söylemek için açtığımda bir hıçkırık çıktı dudaklarımın arasından. Kelimeler dökülmedi bu sefer. Ladybug zayıf yanını saklayamadı. Bana döndüğünde gözlerinin hafifçe büyümüş olduğunu gördüm. Hep güçlü görmüştü ya beni. Televizyonda, haberlerde, Ladyblog'ta... Her yerde güçlüydüm işte. Kim bilebilirdi ki maskenin altına saklanan o kızın içinde kalbi kırık bir genç kızın yattığını.

  Gözlerine bakmaya daha fazla dayanamadığımda bakışlarımı gökyüzüne çevirdim. İşte o an Adrien'i böyle üzen kimse onu öldürmek istedim. Dokunmaya kıyamadığım sarı saçları kimin için yüzünü kapatıyorsa onu boğmak istedim.
 
  Küpelerim kulaklarımı kanatırcasına öttüğünde yavaşça ayağa kalktım. Ve fısıldadım.
"Kimse Adrien, hiç kimse göründüğü gibi değildir. Gülüşüne aşık olduğun o kızın her gece yatağında ağlayıp, ağlamadığını bilemezsin. Sesine aşık olduğun o kızın eve gittiğinde hüzünlü şarkılar mırıldanıp mırıldanmadığını da. Gücüne aşık olduğun o kızın, yalnız kaldığında ortaya çıkan güçsüz bir kişilikle baş başa kalıp kalmadığını da bilemezsin. Belki senin onu sevmediğini sandığın kız her gözlerini kapattığında gözünün önüne gelen kişi sensindir. O yüzden ağlama. Çünkü kimsenin içinde yatan kişiyi asla bilemezsin... "

  Onu sakinleştirecektim, öyle değil mi? Boşversene, bırak bugün herkes kendisiyle kalsın.

  Son birkaç saniyem olduğunu gördüğümde kendimi hızla duvarın diğer tarafına attım. Kırmızı ışıklar etrafımı sararken Adrien'in sesini duydum.

" Ama bu haksızlık. En azından kime aşık olduğumu bilmeye hakkım var."

"Yapma Adrien," diye fısıldadım duyamayacağı bir sesle. "Yapma, kalbimin kırılabilecek büyüklükte bir parçası kalmadı artık. Bunu gerçekten göremiyor musun?"

  Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Yukarıda da dediğim gibi lütfen ilk bölümlerin acemiliğini takmayın. Sizi seviyorum 💕💕

Her şey dahil 827 kelime.

Maskelerin Ardında... (Ladynoir) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin