Elimin üstünde hissettiğim sıcaklıkla başımı ders kitabından irkilerek kaldırdım. Beynim ölü gibi hissediyordu, kaçıncı siktiğimin dersi olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Bu lanet okul, benim için rahatça bir yatak gibiydi. Genelde uyurdum. Ama bunun haricinde işlevleri de vardı. Eski tiyatro odası. Daha doğrusu öğrenciler arasındaki ismiyle fantezi odası. Çiftlerin sevişmek için kullandıkları bir odaydı. Önceden tiyatro odasıydı. Ancak okulun diğer binasına yeni bir tiyatro odası açılmasıyla işlevini yitirmişti. Yani öğretmenler için. Başımı küfrederek kaldırdığımda birkaç adım ileride birkaç çocuğun dikildiğini gördüm.
" Beni yapabildiğim tek lanet şeyden alıkoyan piç hanginiz? " diye sordum.
Korkuyla birbirlerine baktılar, evet. Serseriydim. Hani şu dizilerde olan havalı olanlardan. Çete lideri Jongin. Aha. Çocuklar korkuyla bakıştılar sonra içlerinden biri titreyerek arkamı gösterdi. Kızgın bir şekilde kafamı çevirdim. Çevirdiğim anda yanımda oturan çocuğu fark ettim. Harika, zaten canım sıkılmıştı.
Sehun yüzüme bakıp, "Dışarıya gel, hemen!" diye tısladı.
Kalkıp yürürken arkasından baktım. Dünyada ki en seksi adama sahiptim. Oh Sehun, Seul’daki okullar arasında en büyük rakibimiz olan okulun çete lideriydi. Bu iki okulun öğrencileri birbirlerinden tiksinirler, en ufak fırsatta birbirlerinin bir yerlerini kırmaya teşebbüs ederlerdi. Bizim aramızda olan şeyse Sehun un beni dövmek için evime gelip, benim onu baştan çıkarmamla başlamıştı. Aramızda ki şeyin aşk olduğunu zannetmiyordum, sadece birbirimizi sertçe becermek bize zevk veriyordu.
Sınıftaki çocukların meraklı bakışlarından sıyrılıp, piçin peşinden sınıftan çıktım. Etrafta ki bakışların kuşkulanmaması için bana dönüp karnıma bir yumruk geçirdi. Acıyla gözlerimi yumarak sırıttım başımı kaldırdıktan sonra hışımla bacaklarının arasına tekme attım. Canı yanmıştı ama oda gülümsüyordu. İkimizde biliyorduk ki bunu birbirimize ödetecektik. Sinirlenmiş bir ifade takarak etrafına bakındı, kalabalıktan rahatsız olmuş bir ifade takındı, ona kalsa beni herkesin içinde becerebilirdi. Ancak durum farklıydı. Ve o mükemmel bir oyuncuydu. Beni sinirle kolumdan tutarak sürüklemeye başladı. Nereye gittiğini biliyordum. Fantezi odası. Harika. Odaya gelmek uzun sürmüştü. Çünkü rastgele bulunamayacak bir yerdeydi. Odaya girdikten sonra kapının üstündeki bir otelden çalınmış "Rahatsız etmeyin" yazısını çevirdi ve kapıyı kapatıp, kilitledi. Odaya dönüp baktım. Burada sayısız kızı inletmiştim. Hafif karanlık bir odaydı. Kostümler etrafa saçılmıştı. İçerde eskiden oyuncuların kullandığı duşlar bile vardı. Arkamdan bir elin belimi kavrayıp beni kendine bastırdığını hissettim. Hissettiğim tek şey bu değildi. Pantolon kısmında büyük bir şişlik olduğunun farkındaydım. Kafasını yana eğerek boynumu taciz etmeye başladı. Isırdığı yerlerin acısını almak için emiyordu. Boynumun kızardığını hissediyordum. Tek eliyle de rahat durmuyor, pantolonumun üstünden erkekliğimi okşuyordu.
"Okulun ortasında saçma bir gösteri yapmaya ihtiyaç duyacak kadar mı azdın?" diye sordum. O sırada kısık bir şekilde inledim.
"Belki de bu soruyu göstererek cevaplamalıyım" diyerek piç bir şekilde sırıtarak, ani bir hareketle beni duvarla arasına alıp sert bir şekilde beton duvara yasladı.
Dudaklarımın canına okurken bir yandan da gömleğimin düğmelerini açıyordu. Gömleğin düğmelerini açtıktan sonra, dünyadaki en gereksiz şeymiş gibi bir köşeye fırlattı. Bende boş durmayıp onun üstündeki tişörtü çıkarıp yere attım bir yandan çıplak tenimi öperken bir yandan da pantolonumu çıkarmaya çalışıyordu çıkardıktan sonra o ve boxerım da gömleğin üstünde ki yerlerini aldılar.
"Lanet olsun Kai, vücudun sikilesi bir mükemmelliğe sahip." çarpık bir gülüşle kollarından tutup, durumu değiştirerek onu duvara yasladım.Ellerimle pantolonunu çıkarırken, kulak memesini dişleyerek fısıldadım.
"Biliyorum.”
Dışarıda insanların yanından geçmeye bile korktuğu bir psikopatken benimle sevişirken en ufak bir hareketimle bile kendinden geçen birine dönüşüyordu. Ancak bu da kısa süreliydi tabi. Pantolonunu ve boxerını çıkartıp yere attım vücudunun her bir noktasını ısırmaya özen göstererek aşağılara doğru indim. Penis kısmına geldiğimdeyse zevkten gözlerini kapatmıştı bile. Hiçbir şey yapmama gerek yoktu. Zaten yeterince dikleşmişti. Yine de ağzıma alıp elimle de destekleyerek onu daha da azdırmaya başladım. Sesli bir şekilde inleyerek elini saçlarıma attı ve beni kendine daha fazla çekti. Her gidiş-gelişimle daha çok inliyordu. Aniden durdum ve zevkini yarıda bıraktım. Yalvaran suratına baktığımdaysa kendimi tutamayıp kahkaha attım. Evet, son damla buydu. Şirin Sehun hızla uzaklaşırken el sallıyordu. Gözleri birden hırs ve şehvetle dolu psikopat Sehun geri gelmişti. Beni yukarıya çekerek, arkamı çevirdi ve sert bir şekilde tekrar duvara dayadı. Sertliği beni biraz korkutmuş olsa da itiraf edeyim, bu Sehun u daha çok seviyordum. Yumuşak ve sevgi sözcükleriyle dolu seksler bana göre değildi. Benim tarzım hard coredu. Bu yüzden becerdiğim kız ve erkekler benle tekrar birlikte olmak için can atarlardı. Sehun hışımla beni hazırlamadan içime girdiğinde birkaç bardak kıracak güçlükte çığlık attım. Tek sorun hazırlanmamış olmam değildi, Sehun’un penisi benimkin den bile daha büyüktü. Tamamını içine almak kolay değildi. Sehun ellerini belime koyup, kendini daha çok içime ittirdi.
"AAAĞHH! LANET OLSUN SEHUN!''
Kafamı geriye atmamla birlikte boynuma saldırması bir oldu. O kadar sert ısırıyordu ki moraracağına emindim. Kulağıma geldiğinde kulak mememi dudaklarının arasına aldı ve sesli bir şekilde inledi "sorun ne bundan hoşlandığını sanıyordum" dedi hafifçe gülümseyerek.
"Seni orospu çocuğu- AAAĞHH!" İçime öldürücü biçimde girip çıkmaya devam ediyordu.
"YAVAŞLA LANET OLSUN, YOKSA CESEDIMI CIKARTMAK ZORUNDA KALACAKSIN!" .Bir yandan hızlıca girmeye devam ederken bir yandan iniltilerinin içinde bağırdı .
" Seni becermemi istemiyor musun piç?"
"Beni becermeni istiyorum seni orospu çocuğu, gebertmeni değil!"
Başını geriye atarak kışkırtıcı bir şekilde kahkaha attı, yavaşladığında deliğimin ne kadar acımış olduğunu fark ettim, uzun bir süre yürüyemeyecek ya da oturamayacaktım. Acıyla ufak bir inleme çıkardım. Anlamıştı.
"Her zaman olduğu gibi seni bir güzel dövdüğümü ve yürüyemeyecek kadar dayak yediğini söylersin. " diyerek piç bir şekilde sırıttı.
"İnanmayacaklardır, Devil Hunter lakaplı Kai senin gibi bir ucubeden dayak yiyecek ha? Hah"
"Penisimin içinde olduğu biri için fazla rahat konuşuyorsun" .Az önceki acı aklıma gelince onayladım: "Ah tamam lanet olsun öyle diyeceğim" .
Sehun kısık sesle gülerek tatlı noktamı aramaya başladı, vurduğundaysa boğuk bir inilti çıkardım. Sehun zafer kazanmış bir edayla belimi sertçe sabitleyerek gel-git yapmaya başladı, her seferinde o noktaya vuruyordu, çığlıkla dolu oda bir anda ikimizin bütün okulu ayağa kaldıracak inlemeleriyle dolmuştu. Sehun, hiçbir yeri rahat durmayan cinsten biriydi. Bir yandan beni becerirken tek eliyle penisimi okşuyor ve inlemelerimin daha yüksek çıkmasını sağlıyordu. Aynı zamanda tek eliyle göğüs ucumu sıkıyor, acıdan zevk almamı sağlıyordu. Tüm bunları yaparken dudakları bile rahat durmayıp, boynumu emiyordu. İkimizde yeterince zevke geldiğimiz halde hala doruk noktasına ulaşıp, boşalmamıştık. İkimizde ayakuçlarımıza kadar terlemiştik. Anlaşılan bugün basketbol antrenmanına gitmeme gerek yoktu. Sehun dudaklarını saçlarıma doğru çıkarıp, sanki beynime işlemek istermiş gibi kafama doğru inlemeye başlamıştı. O sırada kapıdan birkaç tıkırtı geldi. Anlaşılan bir çift sevişmek için gelmişti ancak burası doluydu. Ve uzun süre dolu kalacak gibiydi. Bir süre sonra tıkırtılar kesildi. O sırada ikimizde doruk noktasına yaklaşıyorduk. Sehun bunu fark edince penisimi bırakıp iki eliyle destek vererek içime daha hızlı bir şekilde girmeye başladı. Beni de boşaltmakla vakit kaybedemeyecek kadar hırslanmıştı.
"Kendine dokun" diye emretti. Ben kendi penisimle ilgilenirken o da son hız içime girmeye devam ediyordu.
"AAAĞHH! KAI!" diye bağırarak inledi Sehun. Kendini kaybetmişti
. "Sehun-ah" diye inledim dişlerimin arasından.
Adını duyunca hırladı. Ve son kez içime girerek boşaldı. Bende elime boşalmıştım. Sehun, sakinleşmeye çalışarak derin derin nefes aldı. Yaklaşık bir buçuk saat kadar sonra işimiz bittiğinde Sehun tam dört kez içime boşalmıştı. İçimden çıktıktan sonra beni duşlara sürükledi. Duş aldıktan sonra giyindik. Giyinirken birkaç ağrı kesici aldım. Gömleğimi giyerken tek düğmesinin kopmuş olduğunu gördüm.
"Bunu sana ödeteceğim, Oh Sehun" diye hışımla düğmeyi gösterdim.
Sehun terbiyesizce göz kırptı, "Ne zaman istersen bebeğim".
Üstümüzü giyinirken ders zilinin çaldığını fark ettim. Ahahaha. Kim bilir kaçıncı ders ziliydi. Buna şükrettim çünkü bu ortalıkta kimsenin olmayacağı anlamına geliyordu. Sehun da giyinip aynada son bir kez saçlarını düzeltip mırıldandı.
" Her zaman ki gibi mükemmelim" . Ukala piç. "Sikim senden daha mükemmel."
Yanıma gelip kapıdan çıkmadan önce cevap verdi. "Biliyorum" .
Hayatımda ilk defa ufacık bir utanma belirtisi gösterdim ve gözlerimi kocaman açtım. Ama hemen kendimi toparladım. Ve peşinden dışarıya çıktım. Okuldan çıkmadan önce bana göz kırptı ve "Görüşürüz bebeğim" diye fısıldadı. Okuldan çıkıp, giderken arkasından baktım. Onu incelerken bizim götlerin nerde olduğumu merak etmiş olabileceklerini düşündüm. Telefonuma uzandım. Ancak her zaman koyduğum sol, iç cebimde olmadığını fark ettim. Siktir. Odada düşürmüş olmalıydım. Hızlı adımlarla odaya yürümeye başladım. Aklımda sadece Taemin’e haber vermek vardı. Nasıl açıklayacağımı düşünürken odanın kapısına gelmiştim, içeride birileri olmalıydı. İnlemeler geliyordu. Ve içeri girdiğimde manzara karşısında donakaldım. Taemin’e hiçbir şey açıklamak zorunda değildim. Açıklasam bile dinlemeyeceğine emindim. Çünkü şu an baş düşmanını inletmekle meşguldü.