BÖLÜM 15

2.6K 156 12
                                    

D.O

Silah sesiyle hıçkırıklarımı kestim. Bütün kavga ve itişme sesleri içinde bir süredir elimde olmadan ağlıyordum. Chanyeol hyung beni o adamın elinden aldıktan sonra sakinleşmem için göğsüne yaslamıştı.

Tek eliyle de başımı okşuyordu. Ancak duyduğumuz tek kurşunun sesiyle ikimizde donakaldık. Kafamı kaldırdığımda Chanyeol hyungun şaşkınlıkla ne olduğunu anlamaya çalışan bakışlarıyla karşılaştım. Eli hala başımdaydı, diğer eli de belimi daha sıkı kavradı. Olabileceklere karşı korumaya hazırlanır gibiydi.

Kafamı geriye çevirdiğimde Sehun hyungun ve TOP dedikleri adamın ellerindeki silahı çekiştirmeyi bıraktıklarını gördüm. Birbirlerine kocaman gözlerle bakıyorlardı. Jongin hyung öylece odaklanmış kime zarar geldiğini anlamaya çalışıyordu, herkes gibi. Odanın o kısmı karanlıktı. Jongin hyung gözlerini sonuna kadar açmıştı. Kesik kesik nefesleri odayı doldururken tir tir titriyordu.

“Sehun?” Jongin hyung ağlamaklı bir sesle fısıldadı.

Sehun hyung TOP’la bakışıyordu. TOP gözlerini korkuyla aşağıya kaydırdı. Odada ki herkes şoktaydı. Sehun hyungla gelen iki çocuk kavgayı bırakmıştı. Uzun boylu gamzeli olan korkuyla bağırdı.

“SEHUN?”

Her şey birkaç saniye içinde olmuştu. Silah sesi geldikten sonraki birkaç saniye içinde olmuştu tüm bunlar. TOP, korku içinde geriledi. Ne olduğuna bakıyordu. Sehun hyung ayakta duramıyordu. Acıyla korkunç bir şekilde inledi. Düşmek üzereyken onlara birkaç adım uzaklıkta olan Luhan hyung onu belinden kavrayarak kurtardı. Odada ki tüm gözler artık açıkça görülen Sehun hyungun bacağına çevrilmişti. Tam diz kapağının altından delinmiş pantolonundan Jongin hyunga kadar uzanan kanlar karanlık odayı yansıtıyordu.

KAİ

İçinde bulunduğum durum, çektiğim acı, hissettiğim karmaşa, ruhumda yaşanan yıkım anlatılamayacak, satırlara dökülemeyecek cinstendi. Birkaç dakika önce tek kardeşim ölümün pençesindeydi. Şimdiyse arzuladığım ve ait olduğum tek insan. Sehun’un Luhan’ın kollarında yere çöküşünü seyrederken tekrar gözyaşlarımın düşmeye başladığını hissettim.

O sırada Suho koşarak arkama yaklaştı ve cebinden çıkarttığı çakıyla iplerimi kesmeye başladı. Lay’in telefonda ambulans çağırdığını hayal meyal duyuyordum. Ellerimin serbest kalmasıyla ayağa kalktım. Suho’ya teşekkür edecek durumda değildim. Suho zaten az önce kendisine engel olmaya çalışan Taemin’le kavga ediyordu. Gözlerim Sehun’a sabitlenmişti. Titreyen bacaklarım beni taşıyamıyordu. Sendeleyerek Sehun’a yaklaştım.

Yanına geldiğimde Luhan’ın onu kavrayan ellerini tutarak tiksintiyle ittim. Luhan’ın bana attığı nefret dolu bakışları görmezden gelerek Sehun’un başını kucağıma aldım. Lay koşarak yanımıza gelip, tişörtünü yırtarak Sehun’un bacağına dikkatle sardı.

Yarası ölümcül bir yerden olmadığı halde kanaması çok fazlaydı.. 

hayati tehlike olabilirdi.Ağzından acı dolu bir inleme çıktı. 

Gözyaşlarım akmaya devam ederken ellerimle terli alnına yapışmış sarı saçlarını ittirdim.

“Şşş, sakin ol bebeğim. Her şey geçecek. Birazdan ambulans burada olacak. İyileşeceksin hunnie. Sadece bana bak.”

Dişlerinin arasından çıkarttığı acı dolu inlemelerle bakışlarını yüzüme kaldırdı.

“Jong..innie.” fısıldadı. Başını okşadım.

“Buradayım bebeğim, yanındayım. Her zaman yanında olacağım. Sana bir masal anlatmamı ister misin?”

Umutla gülümsemeye çalışarak başını hafifçe salladı. Saçlarını okşamaya devam ederken derin bir nefes alarak sesimi kontrol altına aldım.

“Bir zamanlar ufak, mutlu ailesiyle yaşayan küçük bir çocuk varmış. Bu çocuk sahip olabileceği her şeye sahipmiş. Hayatı gerçekten mükemmelmiş. Zaten kutsanmış bir yüz ve vücutla doğduğu halde bunun yanı sıra sevgi dolu bir aileye ve büyük bir servete sahipmiş. Ancak bir gün güzel bir melek anne ve babasını ondan ayırıp uzak diyarlara götürmüş. Çocuk tek başına kalmış. Gülümsemesiyle herkesi büyüleyen o çocuk artık hiç gülmüyormuş. Soğuyan kişiliği yüzünden tüm arkadaşlarını teker teker kaybetmiş. Kimse onunla konuşmuyormuş. Çocuk üzüntüsünden gittikçe içine kapanmış, kapanmış, kapanmış. Kimseye anlatmadığı sorunları yüzünden acımasız, soğuk, taş kalpli birine dönüşmüş. İnsanlar ondan korkar, nefret eder olmuş. Kimse onun gerçek kalbini görememiş, anlayamamış. Ancak bir gün esmer bir çocukla tanışmış. Bu çocuk garip bir şekilde kendine benziyormuş. Yaşadıkları, acıları, üzüntüleri, kişiliği… Farkında olmadan yakınlaşmaya başlamışlar. Esmer çocukta tıpkı bizimki gibi ona ilgi duymaya başlamış. Bir süre sonra onsuz yapamayacak hale gelmiş. Aralarında bir bağ oluşmuş. Birlikte her şeylerini paylaşmışlar. Birlikte oldukları zamanlarda birbirlerinin yaralarını sarıp, boşluklarını doldurmuşlar. Ancak bunu arkadaşlarına söyleyememişler, verecekleri tepkiden korkuyorlarmış. Çünkü onlar korkunç bir hata yapıp kendileri gibi birbirine bağlı olan en yakın arkadaşlarını ayırmışlar. Bu kişiler her ne kadar masum ve suçsuz olsalar da bu yaptıklarını onaylayacak konumda olmadıklarından onlara çok korkunç acılar yaşatmışlar. Yaptıkları yanlışı fark ettiklerindeyse çok geç olmuş. “

Bu sözleri söylerken gözleri dolan Taemin’e baktım.Onun da gözlerinde benimki gibi özlem vardı. “Bu hatadan sonra her şey ters gitmeye başlamış. Hayatları tanışmadan önce olduğundan çok daha korkunç olmuş.Birbirlerine çok zarar vermişler.Bir gün esmer çocuğun en yakın arkadaşı intikam için geri dönmüş. Onun değer verdiği iki şeyden biri olan tek kardeşini kaçırmış. Ancak bizim çocuk dünyadaki en büyük cesareti gösterip arkadaşlarıyla birlikte esmer çocuğun kardeşini kurtarmış. Bu sırada da ufak bir yara almış. Halbuki bu aslında bir yara değil meleklerin ona ne kadar özel olduğunu hep hatırlaması için verdikleri bir mühürmüş. İki çocuk birlikte olmuş ve sonsuza dek mutlu yaşamışlar. Arkadaşları da onları kabullenmiş. Hatta intikam almaya çalışan çocuk bile bundan vazgeçip tekrar esmer çocuğun en yakın arkadaşı olmuş. Mutlu Son.”

Konuşmayı bitirdiğimde depoya ölüm sessizliği hakimdi. Soo ağlıyordu. Lay ve Suho şoktaydı. Nefes bile almıyor gibiydiler. Sehun dolan gözleriyle aptalca gülümseyerek bana bakıyordu. Ellerimle yüzünü kavrayıp alnına bir öpücük bıraktım.

“Sakın beni bırakayım deme Oh Sehun. Eğer bir gün benden ayrılacak olursan kendi ellerinle beni öldürmüş olursun.” Burnuna bir öpücük bıraktım.

“Sen benim için sıradan bir “çocuk” değilsin bebeğim, birlikte olduğum ucuz bir sürtük değilsin. Sen bütün hayatımı birlikte geçirmek istediğim kişisin. “ Dudaklarına masum ve tatlı bir öpücük bıraktım.

“Geç olduğunu biliyorum ama… Seni seviyorum Sehun... Seni her şeyden çok seviyorum.”

The DevilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin