-Şimdi, gelenektir bu. Final olunca yazar duygusal bi not yazar bölümün başına. Şimdi ben bir şeyler saçmalayayım siz de çok duygusal konuşmuşum gibi duygulanın oq? Evet efendim. Bir ficin sonuna geldik. Acı tatlı günlerimiz oldu. Yeri geldi tanıtım beklentilerinizi karşılamadı. Yeri geldi Min Ho öldü diye ağzımıza ettiniz. Yeri geldi iyi sövdünüz. Yeri geldi yb gecikti diye sayfayı taciz ettiniz. Yeri geldi beğeni düşük diye ben krizlere girdim. Yeri geldi sayfada ki diğer ficleri kıskandım. (ULAN FAHİŞENİN OĞLU YAZARI, SENİ BULACAM OLUM!!11!!BİR!) Yeri geldi biz bu ficte yaşananlardan daha çok entrika yaşadık diğer yazarla. Yeri geldi aqladınız. Yeri geldi kahkaha attınız. Yeri geldi yeri gelmedi. Ama hepsi çoksel, çok şey şeylerdi. Yapımda ve yayında emeği geçen herkese buradan tişekkür ediyorum. Her bölüm gelmediğinde mesaj kutuma tecavüz eden E.T admin ve her bölüme güsel güsel yorum yapan sadık okurlarımız başta olmak üzre herkesi buradan selamlıyorum. Şu lanet fic final verse de okusak diyen şahıslar var, hadi size de gün doğdu. Hadi gene iyisiniz köftehorlar. Ayh ben çok duygulandım şu an. Evet. Bir van şat olarak başlamış bu fic ve şu an resmi olarak bitti. Hayırlı olsun. Finali beğenmezseniz dövebilirsiniz. Ama röca ederim bol bol yorum yapın. Seviliyorsunuz. Buradan hepinize kocaman kalpler atıyorum.-
KAİ
Yatakta bir süre daha döndükten sonra gözlerimi araladım. Elimi onu yatakta bulmak umuduyla sağ tarafa uzattım. Tek dokunabildiğim şey hafif nemli çarşaftı. Dün gece çok uzun bir geceydi. (yazar burada aslında size Kai başka biriyle yatmış o.o izlenimi verecekti ama olmadı adasfa) Soo’nun eve gelmeyişinden faydalanmıştık. Tae de bizimleydi ancak çıkardığımız ovırdozdaki ses yüzünden sinir krizi geçirip gecenin bir yarısı otele gitmişti. Soo’nun şu an ne durumda olduğunu bilmiyordum. Dün içim içimi yemişti. Kardeşim bu dünyadaki en masum şeydi. Luhan’ın ona dokunduğunu bilmek bile sinir bozucuydu. Altta olan Soo olmalıydı. Gözümün önünde canlanan görüntülerle yüzümü buruşturdum ve onları silmek istercesine kafamı iki yana salladım. İç çekerek yatakta doğruldum ve acıyla inleyerek çarşafı sıktım. Birkaç dakikalığına altta olanın ben olduğumu unutmuştum. Daha fazla deliğime baskı yapmamak için hızlıca yataktan kalktım. Burnuma nefis kokular gelmişti. Kaşlarımı kaldırdım. Soo haricinde bu evde kimse genelde yemek yapmazdı. Ben bile. Zorunlu kalmadığım sürece asla. Yavaş adımlarla alt kata inerek mutfağa girdim. Sehun ocağın başında önünde ki omlet tavasını çeviriyordu. Altında sadece bir boxer vardı ve üstü çıplaktı. Alt dudağımı ısırdım. Arkasından yaklaşarak beline sarıldım ve bağırdım.
“SEHUNNİİEE…” Korkuyla yerinden sıçradı ve kafasını bana çevirerek sen-ne-yapıyon-amq bakışı attı.
“Günaydın deme şeklin bu mu? İyileşmişe benziyorsun.” Gülümseyerek başımı beyaz boyuna gömdüm.
“Günaydın sevgilim…yemek pişirebildiğini bilmiyordum.” İç çekti.
“Evet…çünkü bugün...özel bir gün…özel misafirlerimiz var…” kaşlarımı kaldırdım.
“Özel gün mü? Kim? Ne? Ha?”
“Bugün…Kris’in doğum günü…hadi ama...nasıl unutursun?” gözlerimi büyüttüm. Siktir.
Kaşlarımı çattım.
“Sen nerden biliyorsun ki?” Sehun piç sımayl yaptı.
“Telefonunda ki hatırlatmayla uyandım.” Bir an elimde olmadan güldüm sonra gülüşüm kayboldu ve ellerim yavaşça çözüldü. O da bugündü. Sürprizim. Nasıl unuturum? Sehun bana döndü.
“Bir sorun mu var?” Kafamı iki yana sallayıp yüzümü normal tutmaya çalıştım.
“Ah hayır..hayır..pasta almalıyım..o yüzden..gitmeliyim..sen çocuklara haber verdin mi?” Sehun gülümsedi.