Hemşireler her iki doktorun önlüğünü giydiriyorlardı. Taehyung, önündeki hastaya bakıp kendini alıştırmaya çalışıyordu. Daha önce bir çok ameliyat izlemiş, bir çok maketle alıştırma yapmıştı. Ama şimdi, çok daha farklı bir durumdaydı. İlk defa eğer doktor izin verirse küçük çaplı uygulamalarda bulunacaktı.
"Hazırsak başlıyoruz." dedi Doktor Park.
Taehyung başını salladı ve yan tarafına geçti. Şimdi, imrenerek izlediği tüm ameliyatların içindeydi ve yardımcı başrol olarak görev alıyordu. Heyecanını unutmaya çalıştı.
Doktor Park, tüm dikkatini hastanın kafasına vermiş ve içindeki tümör ile mücadele etmek için hazır hissediyordu kendini. Bu cidden çok önemli bir ameliyattı, yıllardır defalarca bu ameliyatı yapsa da hala ilk günkü gibi heyecanlı ve dikkatli davranıyordu.
Taehyung pür dikkat izliyordu yaptıklarını, şu an tarihin en mucizevi şeyine tanık oluyor gibiydi. Doktor Park'ın işini bu kadar iyi yapıyor oluşu, etkilemişti Taehyung'u.
"Şimdi." dedi Doktor Park. "Şimdi tümöre ulaşmak için çok dikkatli olmalıyız, aksi takdirde hastada birçok kötü izler bırakırız. İyileştirmek isterken, hayatını elinden alabiliriz. O yüzden çok, çok dikkatli olmalıyız. Anladın mı beni?" dedi elindekiyle hastanın kafasında keşfe çıkmışken.
Taehyung şaşırmıştı, Doktor Park'ın böylesine yetenekli biri olduğunu bilmiyordu. Ayrıca işini tüm ciddiyetle yapması, sanki karakterindeki tüm kötü izleri siliyordu. Taehyung'un saygısını kazanıyordu.
"Anladım efendim." dedi Taehyung ve izlemeye devam etti.
Ameliyat saatler sonra sona erdiğinde, son bir dikiş atmak kalmıştı. Doktor Park eliyle Taehyung'u işaret etti.
"Burayı sen dikeceksin."
Taehyung bunu bekliyordu ama hazır mıydı bilmiyordu. Boş gözlerle doktora bakmaya devam etti.
"Boşu boşuna ameliyata sokmam ben. Ya yapacaksın ya da hiç girmeyeceksin." dedi sert ses tonuyla.
Taehyung şimdi anlamıştı neden daha önce hiçbir ameliyata giremediğini. Belki de Doktor Park, onun hazır olmadığını düşünüyordu. Bu yüzden hiç onu ameliyata sokmuyordu.
Taehyung başını salladı ve Doktor Park'ın yerine geçti. Tüm dikkatler onun üzerindeydi. Yardımcı başrolden, başrole geçmişti şimdi.
Ellerindeki ince uçlu makasla iğneyi tutuyordu. Ellerinin titremesini durdurmak istercesine bekledi. Derin bir nefes aldı ve ellerini dikiş atılacak noktaya rahat edebileceği şekilde yerleştirdi.
Şimdi dedi içinden eğer bunu yapamazsan verdiğin tüm uğraşlar boşunadır.
Gözlerini açık kalmış yere çevirdi, elleriyle düzgün bir şekilde tuttuğu makası ileriye doğru ittirdi ve iğnenin deriye girmesini sağladı. Bu his çok tuhaftı, kusmasını sağlayacak kadar tuhaf. Düşüncelerini hızlıca sildi kafasından. Odak noktasından çıkmak istemiyordu. Makası açıp, iğnenin diğer tarafından tutup çekti. İpin deriye geçiş hissi, tüm tüylerinin diken diken etmişti. Bu hisse alışabilmek biraz zaman alacaktı. Aynı şekli tam olarak on kere yaptıktan sonra ipi bağladı.
"Bitirdim." dedi ve derin bir nefes vererek gözlerini doktora çevirdi.
Doktor Park ona bakıyordu sadece. Bu adamın bakışları neden hiç değişmiyor? diye huysuzlandı kendi kendine. Acaba dedi içinden, yanlış bir şey mi yaptım?
"On dakikalık işi neredeyse bir saattir yapıyorsun. Elini hızlandır, bol alıştırma yap. Sana hazırlan dedim, böyle mi hazırlandın?" diyerek azarladı doktor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
moondust | taejin
Fanfiction[Tamamlandı] Gözyaşlarını kuruttuğu mektubu bıraktı ardında. İçine sığmayan sevgisini dökmek istedi satırlara. Yetmedi, yazmak istedi sayfalarca. Ne kağıt yeterdi sevgisini anlatmaya, ne de ömrü. Ona olan sevgisini ay tozlarına gömdü.