-14-

1.9K 224 57
                                    

Taehyung saatlerdir ağlamasının ardından artık gözyaşlarını durdurmuştu. Yattığı yatakta uyumayı bekliyordu. Saat bir hayli geçti, ağladığından dolayı gözleri yanıyordu fakat bir türlü uyuyamıyordu.

Seokjin'i aklından çıkaramıyor, kalbindeki huzursuzluğu atamıyordu. Gözlerini kapattığı an, Seokjin'in kırgın bakışlarıyla karşılaşıyordu. Tüm zihni şu an altüst olmuştu.

Uyuyamamanın vermiş olduğu sıkıntıyla oflayarak doğruldu yatağında. Elleriyle saçlarını geriye doğru taradı ve pencereye doğru yürümeye başladı.

Bakışlarını gökyüzüne çevirip, tüm olayları yeniden gözünden geçirmeye başladı... Belki de yüzüncü kez düşünüyordu aynı şeyleri ama sürekli bir onu bir kendisini haklı bulup duruyor, bir türlü sonuca ulaşamıyordu.

Kalbi ve beyni savaş içindeyken, boğulacak gibi hissetmişti. Derin bir nefes alabilmek için camı açtı ve gecenin duru kokusunu içine çekti.

***

Seokjin evden çıktığı andan itibaren Taehyung'u düşünüyordu. Ona bir yandan hak veriyor, bir yandan kızıyordu. Buna mecbur olduğunu hiç mi anlamıyordu? Seokjin de istemezdi elbet böyle olmasını, o kadının sarılıp, sırnaşmasını. Ya da ona yalan söylemeyi, fakat mecburdu buna. Mecburdu ondan bunu saklamaya, belki de öyle çok korktu ki gideceğinden, cesaret bulamadı gerçeği hemen anlatmaya. Bunu yapmayı hiç istemezdi, asla böyle bir sahteliğin içinde yer almak istemezdi. Ama biliyordu ki sözleşme feshedilirse tazminat ödemesi gerekecekti ve babannesi bu durumdayken bunu asla yapamazdı. Elinde başka hiçbir seçenek bulunmuyorken, ne yapmasını beklemişti ki Taehyung? Kafasını duvara sıkıntıyla vurdu.

"Delireceğim."

Hastane koridorunun karmaşasını izledi bir süre, sürekli hemşireler babannesini kontrole geliyor fakat Seokjin'e izin vermiyorlardı görmesi için. Babannesini öyle özlemişti ki, bir an önce onu görmek, konuşmak istiyordu. Seokjin'i bırakmayan tek kişi babannesiydi. Annesi akıl hastanesine kapatıldığında, herkes iğrenç gözlerle bakıyordu ona. Anneannesi bile torunu olarak görmüyordu Seokjin'i. Ona sahip çıkan tek kişi babannesiydi ve şu an babannesinin ölüm riskiyle yatıyor olması, Seokjin'in canını sıkıyordu.

Bekleyiş çok uzun sürüyordu, Taehyung varken içinin huzursuzluğu bir nebze olsun azalıyordu, en azından nefes alabilecek gibi hissediyordu. Fakat artık Taehyung yoktu yanında, nefes alabildiği tek yer olan huzurlu kolları yoktu. İçinin sıkıntısı tüm gece sürmüştü. Yorgun bedeni uyumak için yalvarıyordu Seokjin'e, fakat direniyordu Seokjin. Uyumak istemiyordu ya da kabuslara olan korkusu uyutmuyordu onu.

***

Seokjin gittiği kafeteryada oturuyor, uykusuzluktan şişmiş gözlerini umursamadan kahve içiyordu. Bedeni öylesine yorulmuş, öylesine güçsüz kalmıştı ki, beyni sürekli uyuması için alarm veriyordu. Fakat uyuyamıyordu, Taehyung'u düşünüyor, babannesini düşünüyor, bir anda yeniden mahvolan hayatına umutsuzlukla bakıyordu. Biliyordu, o hiçbir zaman mutlu olamazdı. Yakasına yapışan onlarca pişmanlığı vardı, çok fazla suçu, çok fazla hatası vardı. Mutlu olamazdı, zaten mutlu olacağını düşünmesi bile bir hataydı. Tüm düşüncelerini yok etmek istiyordu, derin bir nefes bıraktı. Bitirdiği kahvesini çöp kutusuna atmak için ayağa kalktı fakat uykusuzluğu gözlerini döndürdü. Sendelemesiyle, sandalyeye tutunması bir oldu.

Gözlerini ovaladı ve çöp kutusuna doğru yürüdü. Fazla yaklaşmadan, basket atar gibi atmıştı elindeki kahve kutusunu.

"İyi basket."

Bakışlarını gelen sese doğru çevirdi, Doktor Park yüzüne yerleştirdiği küçük tebessümle ona bakıyordu. Elbette Seokjin bunu beklemiyordu.

moondust | taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin