"Gerçekten mi? Size boyacı mı arayacağım?"
Taehyung kaşlarını kaldırmış, şaşkın suratıyla Doktor Park'a bakıyordu.
"Nöbette kalmak istedin fakat bu sana iki günlük izin verebilmem için yeterli bir sebep değildi. Nöbette kalıp kalmaman umrumda dahi değil, benim işime yaramıyor." Omuz silkti ve oturduğu sandalyede geriye yaslandı doktor. "Bir hafta boyunca nöbette kalmak yerine, her istediğimi yapacaksın. Bu çok daha eğlenceli."
Taehyung ellerini sıkıntıyla saçlarına getirdi ve karıştırdı. Ne kadar itiraz ederse etsin, Doktor Park inatla dediğini savunacaktı. Bunu bildiğinden itiraz etmekle uğraşmadı, zaten yol yorgunluğu hala üzerindeyken doktor işe tartışmak isteyeceği son şey bile olamazdı. Kabul etti, boyacı aramak çok da zor değildi. Zaten normalde de onun günlük işlerini yapmıyor muydu sanki?
"Peki efendim," dedi Taehyung, sıkıntıyla nefes verdi. "Şimdi aramaya gidiyorum."
Doktor Park koltuğundan hızlıca kalktı ve adımlarını odanın çıkışına doğru attı.
"Hayır şimdi olmaz," dedi doktor, elleri kapının kulpunu tutmuşken, gözleri Taehyung'u bulmuştu. "Birazdan büyük bir ameliyata gireceksin."
Taehyung şaşırdı, çünkü doktor asla kendi isteği ile onu ameliyata almazdı. Fakat bu şaşkınlığı üzerinden atması uzun sürmedi, başını hafifçe eğdi.
"Peki efendim."
***
Seokjin işyerine gidiyor, ayaklarının geri geri gitmesine engel olurcasına sağlam adımlar atıyordu. Artık bu işte çalışmak için hiçbir nedeni yoktu, babannesi ameliyat olmuştu. Zaten fazlasıyla zorlanıyordu. Şu an daha düşük maaşlı bir iş yerinde bile çalışsa ona yetebilirdi. Fakat imzaladığı sözleşme aklını karıştırıyordu, sene sonuna kadar bunu yapmak zorundaydı. Çalıştığı dört ay boyunca babannesi sayesinde dayanabilmişti, şimdi kalan sekiz ayı nasıl geçirecekti hiç bilmiyordu. İşyerinin kapısına gelince ittirdi ve oflayarak içeri girdi.
Adımlarını Müdür Jung'un odasına doğru atarken, iyi yönüne denk gelebilmek için içinden dua ediyordu. Burada kalmak istemiyordu, özellikle Taehyung'la aralarını açabilecek durumlara girmek istemiyordu.
Derin bir nefes aldı ve kapıya tıklattı. İçeriden ses gelmeyince, çekinerek kapıyı açtı. Gördüğü manzara, gözlerinin büyümesine sebep oldu.
Hyun-Jae, Müdür Jung'un kucağında oturuyor, ikisi de nefes nefese Seokjin'e bakıyordu.
"Kapat kapıyı." Bay Jung, üstündeki kadını iterek sandalyeden kalktı.
Seokjin şaşkın suratını gizlemeyerek içeri girdi ve ardından kapıyı kapattı.
"Böldüğüm için üzgün müyüm?" Ellerini çenesine getirdi ve devam etti. "Açıkcası pek değilim."
Seokjin'in gülümseyen yüzüyle, Müdür Jung'un suratı düşmüştü. Eğer Hyun-Jae ile aralarındaki ilişki öğrenilirse, bu markaya çok büyük bir zarar verirdi. Özellikle, Seokjin ve Hyun-Jae'nin sevgili olduğunu tüm televizyondan yaydıktan sonra.
"Kapıyı neden tıklatmadın?" Bay Jung, sinirle çıkan sesine aldırmadı ve ellerini gevşeyen kravatına getirip düzeltti.
"Kapıyı tıklattım Müdür Jung, fakat ortamın harareti kulaklarınızı tıkamış olmalı ki, duymadınız." Seokjin koltuklardan birine oturdu.
Hoseok, Hyun-Jae'ye dönüp odadan çıkmasını işaret etti. Hyun-Jae odadan çıkarken, Seokjin gözlerini Hoseok'tan ayırmıyordu.
"Neden bu kadar gerildin? Ah! Yoksa birinin duyacağından mı korkuyorsun?" Seokjin dirseklerini dizlere yerleştirdi ve ağzını elleriyle kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
moondust | taejin
Fanfiction[Tamamlandı] Gözyaşlarını kuruttuğu mektubu bıraktı ardında. İçine sığmayan sevgisini dökmek istedi satırlara. Yetmedi, yazmak istedi sayfalarca. Ne kağıt yeterdi sevgisini anlatmaya, ne de ömrü. Ona olan sevgisini ay tozlarına gömdü.