Okul cikisi, Ferhat Hocayla konusmak icin fizik bolum baskanliginin onunde beklerken, “Melek” denmesiyle birlikte basimi cevirdim. Tolga, her zamanki gibi, yuzunde sacma bir siritis ile bana bakiyordu.
“Aa naber, gormedim uzun zamandir seni” dedim gulumseyerek, bir yandan da elimi koluna koymustum.
“Okula ugramiyorsun pek ondandir” diye cevap verdi o da, gulmeme eslik ederek.
“Havamda degilim bu siralar, hem okula ugramakla ilgili konusmasi gereken en son insansin bence sen ya Tolga, hic sey etme”
“Sayisalcilari pek goremiyoruz, kusura bakmayin artik Melek Hanim.” Liseye girdigimizden beri, Tolga benim sayisal secmemle dalga gecip, her seferinde bunu dile getiriyordu.
“Herkes sizin kadar sanatsal olamiyor, bazilarimiz da anca fizik, matematik yapiyor iste”
Cevabim karsisinda, Tolga her zamanki o gulusunu yerlestirmisti yine yuzune.
Tam Ferhat Hoca cikmisti ki, sanki istemeden, bir anda “Cumartesi gunu Arslan’larin evinde olacagiz hepimiz, sen de gelsene” dedim.
Gulumseyerek, bakariz anlaminda basini sallayip, Ferhat Hoca’ya da gulumseyip, yanimizdan gitti.
Arkasindan “Pelin’e soyleme sakin” diye seslenmeme aldirmamisti bile.
Butun hafta boyunca, her sabah Cuma gunu gelsin diye dua ederek uyanmistim resmen. Gece uyuyamayacak kadar kafasi dolu olanlar icin, sabah erken kalkmak ayri bir iskenceydi sanki. Uykusuzluk degildi derdim, uyanmakti sanki basli basina. Uyanip, her seyi yasamak zorunda olmakti. Insanlar uyurken kabus gorurken, ben uyandigimda kabus goruyordum her zamanki gibi..
Alismis olmam gerekirdi simdiye kadar diye aklimdan gecirerek kalktim Cuma sabahi da. Sanki hayatinda ilk defa ev partisi veriyormus gibi heyecanlanmamin sacma sapan nedeni neydi hala anlayamamistim, fakat tek istedigim aksam olmasiydi sanki..
Pelin bir sey anlamasin diye butun gun ugrasmaktan canim cikmis bir halde aksami edebilmistim sonunda. Butun gun boyunca, onu oradan oraya surukleyerek, hic bir seyden suphelenmemesi icin didinmekten yorulmus bir sekilde, Cihangir’e gidelim diye yalvariyordum ona.
“Ya ne Cihangir’i kizim ya, eve gidelim. Bu sefer gercekten-“
“Of Pelin be icimi yedin abi icimi yedin, hadi lutfen yuru, Emre’ler burada olacaklarmis, gormek istiyorum onu” demistim en sonunda onu ikna edebilmek icin.
“Yarin zaten onlara gitmiyor muyuz? Ayrica ne lan bu “bi erkegi gormek istiyorum” ayaklari? Ruhunu bilirim kizim ben senin, sen kimseye takmassin boyle kafayi. Koy gotune rahvan gitsin kafasinda yasayan bir tipsin yani” dedi gulerek. “Ee, nereye geldik kizim ya? Of salak, yanlis sokaga soktun konusurken”
“Amma konustun be Pelin, of gir su apartmana, birinci kata cik”
Pelin’i kolundan surukleyerek evin onune getirdigimde, zile basip, heyecanla Deniz’in kapiyi acmasini bekledim. Deniz kapiyi acar acmaz da,“iyi ki dogdun” diye bagirmasiyla ilgilenmeden, gozlerim Tolga’yi aramaya baslamisti.
“Ya cok kotusun ama, hic bir sey soylemedin butun gun!” diye bagiriniyordu Pelin gulerek.
“Surpriz olsun istedik iste”
Tam ben de bir sey soyliyecektim ki, Tolga’yi gormemle birlikte Pelin’e gulumseyip, onun yanina dogru yurudum.
“Gelmissin” dedim parmak uclarima cikip, sarilarak.
“En son bana haber verdiniz heralde zaten sanirim” diyerek guldu o da belimi kavrarken.
Saat ikiye gelirken, kalan 9-10 kisinin kafasinin guzel oldugu, oturup, televizyondaki muzik kanalindaki yildiz tilbe sarkisini bulup, eslik etmelerinden anlasiliyordu.
“Hadi sise cevirmece oynayalim” dedim bir parti gelenegini surdurup, icinde iki-uc parmak icki kalmis votka sisesini dudagima dayayarak. Sek votkayi bile icecek kadar guzeldi kafam.
Ilk cevirmem de, sisenin soru kisminin Tolga’ya, cevap kisminin da bana gelmisti.
“Dogruluk mu cesaret mi?”
“Dogruluk” dedim kendimden emin bir sekilde. Cesarette hep ayni seyler olurdu, “ustunu cikar, sununla opus, sunun gogsunu elle, bundan shot ic”.
“Su anda buradan kiminle sevismek isterdin?” diye sordu gayet ciddi bir sekilde.
Klasik, kasar Melek olarak, “sen” demem gerekse de, Tolgayla boylesine sacma, vicik vicik bir flortlesme yasamak istemiyordum. Daha mantikliydi sanki onunla olanlar. Daha dogrusu, nedense benim olmasini istediklerim.
“Peliiinnnn” diyerek guldum, oldugumdan daha da sarhosmus numarasi yaparak.
Sisenin defalarca kez donmesinden sonra, gruptaki Tolga disindaki neredeyse herkesle opusmus, boynum, goguslerim tamamen morarmis, ustumde sadece sutyenim ve kotum kalmis bir sekilde basimi Tolga’nin dizine koymus, oylece yatiyordum. Pelin neredeydi bilmiyordum bile. Kalkip, onu bulup iyi oldugunu gormem gerekirdi, cunku hala alkol komasina girmemesine sasirmami saglayacak kadar cok icmisti, fakat yerimden kipirdayacak halde degildim. Karsi koltukta mi diye bakmak icin basimi cevirmemle, ictigim her seyin agzima gelmesi bir oldu.
Elimi agzima bastirarak banyoya kosarken, Tolga’da pesimden gelmisti. Ben midemdeki ickiyle karismis cipsleri, cerezleri, pizzayi cikartirken, sacimi tutuyordu. Ardindan sifonu cekip, agzimi yikamama yardimci oldu. Kimin oldugunu bilmedigim bir dis fircasi ile disimi fircalarken ben, lavaboya abanmis, beni izliyordu oylece.
“Daha iyi misin? Ayilmissindir biraz heralde” diye sordu kollarimdan tutup.
Evet anlaminda basimi salladigimda, kolunu bana dolayip, arkadaki odalardan birine dogru goturdu beni. Halsizligimden, kendimi direk yatagin ustune biraktigimda, bana hic bir sey soylemeden odadan cikip, elinde bir bardak su ile geri dondu.
“Ic biraz, kendine gelirsin. Hem yarin hangover olarak uyanma simdi, hadi Melek” dedi bana koca bardak soguk suyu icirmeye calisirken.
Bos bardagi komidinin uzerine birakip, basimi yastigin uzerine koydugumda, o da yanima uzanmisti. Yuzumu ona yaklastirip, vucudumu bastirmaya basladim vucuduna. O ise, her erkegin yapacagi gibi, belimi kavrayip, dudaklarini dudaklarima bastirdi. Tam kucagina cikmis, elimi pantolonun icine sokmustum ki, kendini cekti.
“Cok sarhossun, baska zaman” dedi gulumseyerek, ve beni nazikce kucagindan indirip, belime sarildi.
Sabah uyandigimda, Tolga’nin, yastigimin altina koydugu elini tutuyordum. Basimi cevirdigimde, diger yaninda ise Pelin’in uyudugunu farkettim.
Tolga hakliydi, o bardaktaki suyu bitirmem gerekmisti simdiki bu susuz, bitkin halimde olmamak icin. Tolga’nin kollarindan siyrilip, mutfaga dogru yurudum. Salonda bir kac kisi koltukta, iki kisi ise yerde uyuyordu. Buyuk bir bardak daha soguk su alip, odaya donerken, kapisi acik kalmis yan odadaki Deniz carpti gozume. Sise cevirmece oynarken resmen gogsunu mosmor ettigi kizin ciplak bedenine sarilmisti.
“Klasik Deniz” diye gulup, odaya dondugumde, dun gece cikardigimi bile hatirlamadigim pantolonumu alip giydim uzerime.
Simdi, ev partilerinin en boktan kismini yasayip, su halimde bulasik yikamak, salondaki halida kusmuk, uzerine tekila dokulmus koltugu silmek icin, Pelin’i uyandirmaya calistim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chill
Teen FictionYetmiyordu bir yerden sonra.. Daha derinden kesmek istiyordum, daha fazla kusmak istiyordum. Arkamda biraktigim iki kisiyi umursamadan, onun yanina gitmek istiyordum. Anlamsiz sevismelerle, tanimadigim yataklarda yorgun bedenimden kacip giden ruhum...