Sabah gozlerimi, Tolga’nin omzunda actim. Basini benim basima yaslamis, elini bacagimin uzerine koymustu. Uyandirmamaya calisarak diklestim yaninda. Ister istemez elimi yuzune surup, yanagini oksarken, bir anda nasil bu hale geldigimizi dusundum.
Ben bir iliski yasamayi dusunmeyi birakmis, mutlulugun sonsuza kadar surmeyecegini coktan kabullenmistim. En yakin arkadasimi bile kaybedebildigim bir dunyada, kimseye baglanmaya niyetim yoktu..
Acikti zaten, Tolga’nin de yoktu. Sevmiyordu beni, daha dogrusu kimseyi. Sevmesini de beklemiyordum zaten, daha yeni yeni boyle duygular hissederken, bir erkegin aninda asik olmasini beklemek sacmaydi. On sekiz yasindaki birinin, benim icin beyaz atli bir prens olmadiginin farkindaydim. Istemiyordum da.. fakat adi her neyse bunun, su siralar hosuma gidiyordu.
Usulca koltuktan kalkip, dus almak icin banyoya gittim. Suyun fayansa carpisinin sesinde kendi dusuncelerimi bastirmaya calisirken, banyonun kapisi acildi. Ister istemez, refleks olarak ellerimi gogsume bastirdim.
“Ya cok pardon, ben- yani sen gittin sandim” dedi gozlerini uzerimden cekmeyerek.
“Onemli degil” dedim akan suyu birden kapatip, havluya uzanmaya calisirken.
Sakince yanima gelip, genis beyaz havluyu acik bir sekilde tuttu etrafima sarmak istercesine. Tam adimimi atiyordum ki, elindeki havluyu birden birakip, uzerindekilere aldiris etmeden, benimle birlikte tekrar dusa girdi.
Uzerime sarili havluyla, basimi Tolga’nin yanindaki yastiga koyup, oylece yatiyordum. Ne bir sey soylemek istiyordum, ne de dinlemek. Mutlu muydum, kizgin mi, uzgun mu, pisman mi bilmiyordum. Kendimi oylesine az taniyordum ki, dusuncelerimi anlayamiyordum bile.
Salondan gelen telefonun sesiyle irkilip, yatakta dogrulduk ikimizde. Tolga’nin “Ben getiririm” diyerek odadan cikmasini firsat bilerek, banyoya gittim uzerimi giyinmek icin. Kuvetin icindeki islak gomlege carpti gozum..Istemsizce elime alirken gomlegi Efe olsa ne derdi diye gecirdim aklimdan. Kizar miydi, yoksa “genciz kizim, eglenicegiz. Her seyi takarsan erken yasta olursun sen benden soylemesi” mi derdi her seye dedigi gibi..
“Genciz, eglenicegiz” diye tekrarladim kisik sesimle, gomlegi yere birakirken.
Uzerimi giyindikten sonra, kapiya dogru yururken Tolga, salondaki koltukta oylece oturuyordu. Yanina yuruyup, dudaklarimi usulca dudagina bastirdim.
“Gorusuruz”
Ilk basta hic bir sey soylemese de, tam kapidan cikacakken kolumu tuttu.
“Melek ben seni benimle birlikte ol diye buraya getirmedim dun. Yani oyle bir planim yoktu, neler yasadigini da biliyorum, seni uzmek istemem.”
“Biliyorum Tolga, kendini aciklamana gerek yok. Uzmedin de beni” dedim.
Buyuk eliyle sardigi kolumu oksamaya basladigini farkettiginde, “ayrica ben cok zevk aldim” diye guldum.
Dudaklarina, hakim olamayan bir gulumsenin yayildigini farkettigimde, nazikce opup, hic bir sey soylemeden evden ciktim.
Butun bir gunu, yazarak gecirdim. Nefes almaya calisiyordum aslinda, tipki yazmayi beceremedigim gibi, yasamayi da beceremiyordum. Durdurmak icin yapabildiklerim olsa da, bitirmek icin hazir degildim.. Ironik diye gecirdim aklimdan.. Yasamayi becerebilmemin tek yolu, yasamamakti aslinda..
Bacaklarimdan kasiklarima kadar olan yeni izlere bastirdim parmagimi.. Kendi kanimin bana huzur vermesini garipsemek yerine, etkileyici bulmakdi belki asil acinasi halde oldugumun gostergesi.. Yastigimin uzerinde calan telefona uzandim.
“Efendim anne?”
“Evde misin canim?” dedi. Arkasindaki konusmalardan, guluslerden, ne dedigini anlamakta zorlanmistim.
“Evet, gelmiyor musun sen?” diye sordum her ne kadar cevabini bilsem de.
“Hayir. Sen evde misin diye sormak istedim sadece, yalniz kalma sen de hi, Pelin’e falan git”
“Tamam hallederim ben Anne, iyi eglenceler” dedim telfeonu kapatirken.
Mutfaga inip, elime gelen en buyuk kupaya kahve yaptim. Telefonumu kapatip, salondaki koltugun uzerine attim balkona cikarken. Salincakta, usumus ellerim, sicak kahve bardagina sarili bir sekildeyken bir kez daha anladim en huzurlu gecelerin yalniz geceler oldugunu..
Kafamdaki sesleri susturamasamda, disaridaki sesleri yok edebilmenin gucune sahip olmak huzur vericiydi. Tolga, Emre, Pelin, Deniz, o, bu, su.. Hatta belki Efe.. Hic birini dusunmeden, sadece benim, benim dogrularimin, benim yanlislarimin, benim dusuncelerimin onemli oldugu bir dunyadaydi aslinda huzur..
Sakinlik, kendimle basbasa kalmakti..
Sabah, gozume gelen gunes isigiyla uyandim. Gun daha yeni doguyordu, gunes, yeniden isildatiyordu etrafi. Gereksiz, gunesin yeni bir baslangici simgeledigini empoze eden filozofik dusunceler sacmaydi.. Her sabah doguyordu bu gunes, fakat her gun, baska bir karanlikta yasiyorduk aslinda hepimiz.
Her tarafimin tutulmus olmasina aldiris etmeden, “hadi kalk, bok gibi bir gun seni bekliyor” diye gecirdim aklimdan. Balkondaki masanin uzerine biraktigim sigaralardan birini yakip, dun gece kapattigim telefonumu actim. Pelin aramisti sadece iki kez. Tolga’nin mesaj atacagini dusunecek kadar saf olusuma guldum dus almak icin banyoya giderken.
Annemin, “Melek” diye bagirisini duydugumda, dustan cikali en az bir saat olusuna ragmen giyinmedigim icin, havlumu etrafimda sararak asagi indim. Mutfak tezgahina dayanmis, aksamdan kalma haliyle kahve iciyordu.
“Gunaydin” dedim kendime de bir fincan kahve koyarken.
“Yalniz miydin?” dedi elindeki fincani rujunun tamamen aktigi dudaklarina gotururken.
“Hayir, Pelin bizdeydi de, annesiyle kahvalti edicekmis erken cikti." diye yalan soyledim. Annemle ugrasmaya hic niyetim yoktu."Sen degildin gerci sanirim" diyerek ekledim boynundaki morluga bakip, dalga gecercesine gulerek. Annemin, hala yirmi yasinda biri gibi davranmasi, komik miydi, yoksa acinasi mi anlamiyordum bile artik.
Hic bir sey soylemeden, arkasini donup yukari cikti. Onu takip ederek, kapisini kapamasina aldiris etmeden odasina girip, yataginin uzerine oturdum.
“Kimleydin?” diye sordum.
“Eski bir arkadasim, tanimazsin”
“Bir buyuyebilsen keske anne” diye mirildanarak, uzerimi giyinmek icin kendi odama gectim.
Tam sacimi duzlestirmistim ki, telefonumun calisi ile irkildim. Tolga ariyordu.
“Efendim?”
“Gunaydin” dedi her zamanki, daha yeni uyanmis gibi cikan sesiyle.
“Gunaydin” dedim ben de bir yandan makyaj yapmaya calisarak.
“Ya yuzugun kalmis bende de, geri ister misin diye aradim” Hayatimda duydugum, en sacma arama bahanelerinden biriydi heralde bu. Kizlar erkekleri “cakmagin kalmis bendeee” bile diye ararken, her erkek de, aklina gelebilecek en sacma takilari getirip, ben de unutmussun diye arardi.
“Yuzuk takmam ben Tolga, ama bugun birlikte bir seyler yapmak istiyorsan bir planim yok” dedim gulerek.
“Bana gel istersen. Hic disari cikasim yok, ama seni gormek istiyorum”
“Tamam, bir saate falan sende olurum. Gorusuruz” deyip, telefonu kapattim.
Tolga’ya geldigimde, telefonumu kapattim zili calmadan once. Annemle, ya da Pelin’le ugrasmak istemiyordum bugun. Eglenceli, fakat sakin bir gun gecirmek istiyordum uzun zamandan sonra, ve emindim; Tolga bunu yapabilecegim nadir insanlardan biriydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chill
Teen FictionYetmiyordu bir yerden sonra.. Daha derinden kesmek istiyordum, daha fazla kusmak istiyordum. Arkamda biraktigim iki kisiyi umursamadan, onun yanina gitmek istiyordum. Anlamsiz sevismelerle, tanimadigim yataklarda yorgun bedenimden kacip giden ruhum...