Sabah, gunes, sicak hava ya da Tolga’nin bacagini uzerime, kolunu belime atmasi yerine, salondan gelen sese uyandim. Televizyon acikti, sesi de sonuna kadar acmisti kim izliyorsa.
Oflanarak yataktan kalkip, Tolga’nin sortlarindan birini giydim altima. Dun gece bunalip cikardigim siyah atletimi de ustume giyip, salona dogru yurudum bilegimdeki tokayla saclarimi toplamaya calisarak.
Tolga, koltukta ayaklarini uzatmis, elinde bir kase tutarak bir seyler izliyordu.
“Gunaydin” dedim karsisindaki koltuga gecerek.
“Gunaydin” Gozlerini televizyondan ayrimayarak, agzina bir kasik daha misir gevregi goturdu.
Sinirli miydi, yoksa atlatmis miydi, beni takmiyor muydu yoksa kavga etmemek icin mi benimle konusmuyordu anlamamistim. Hic bir sey soylemeden mutfaga gidip, soguk bir bardak su ictim. Odaya geri donup, ustumu giyindikten sonra, tekrar salona ugradim cikmadan.
“Cikiyorum ben, gorusuruz” dedim Tolga’yi opmek icin egildigimde.
Yuzunu geri cekti once. Ardindan gozlerini, gozlerim yerine her yere kaydirdi sanki. Ben disinda, herkesi, her seyi dusundugune emindim o anda. Derin bir nefes alip, dudagimin kenarini optu. “Gorusuruz Melek”
Eve geldigimde, annemin hala uyuduguna emindim. Salondaki sehpanin uzerinde 3 fincan, sayisizca kirli tabak vardi. Arkadaslari gelmisti, birlikte oturup hala liseli kizlar gibi davranmaya calismislardi bir gece daha, kendilerini, hayatlarini kabullenmeyerek, hatalarini unutmaya calisircasina. Beni unutmaya calisircasina..
Yorgun bedenimi zor da olsa odama cikardim. dus almam gerekirdi aslinda, ama fazla bitkindim. Uyku degildi derdim, fakat kipirdamaya halim yoktu sanki. Kendimi yatagimin ustune biraktim, o sirada da yastigimin uzerinde duran telefonuma gelen mesajla irkildim. Pelin’dendi:
“Abi aklima ne geldi, mezuniyet iki haftaya, Tolga iki haftaya mezun oluyor yani. Deniz icin zaten gidicegiz falan da, cikista Tolga kiminle ne yapiyor biliyor musun? Sordu mu lan sana?”
Tamamen unutmustum, klise lise hayatina o kadar uzaktim ki, mezuniyetin, yasimdaki her kizin ugruna delirdigi bir sey oldugu gercegini kabullenemiyordum. Derdim klonlanmis gibi, hepsinde ayni dugun masasi, uzerine bir sise sprey sikilmis saclariyla, her an dusecek gibi yuruyen kizlarla elbise yarisina girmek degildi, fakat Tolga’nin bana hala bahsetmemesi, nedense su anda rahatsiz etmisti beni.
“Alooooo?” diye acti Pelin her zaman ki viyaklayan sesiyle telefonu.
“Denizler ne yapiyormus mezuniyetten sonraki gece?”
“Bilmiyorum da, birlikte olacaklari grupta Tolga yokmus. Sen onlarla misin, Tolga’yla mi?” diye sordu.
“Anasini siktigimin Tolga’si bana hic bir sey soylemedi ki, gidecek mi, kutlayacak mi falan bilmiyorum ki”
“Kasintidir simdi o, eve gider biraz kitap okur, sarap marap icer entel entel-“
“Kes be Pelin” dedim cumlesini bitirmesine izin vermeden.
“Konussana cocukla kizim”
“Ne diyeyim abi? Tolga ben seninle olmak istiyorum, zaten gotunun dibinden ayrilmiyorum, napiyoruz mezuniyette askiiiimmm falan mi diyecegim cocuga Pelin, sacma sapan konusuyorsun sen de he” dedim derin bir ic cekerek.
“Of bilmiyorsun sanki ne denir nasil denir. Neyse, gece ne yapiyoruz?”
“Hic bir sey, yerimden kipirdayacak halim yok, bana gel istersen, annemin bir geceden once kalan hangoverinin taa diger aksama uzamasini izleriz” diyerek guldum.
“Yok sagol almiyim, Deniz takilmak istiyor gece.”
Cantamdaki sigara paketini cikarip, bir tane daha yaktim. “Abi- siz ne yapiyorsunuz allah askina?”
“Bilmiyorum Melek de, sikimde degil acikcasi. Neyse ben agdaya gidiyorum, gelsene sen de ya”
“Ya banane be senin killarindan” dedim gulerek, “yazacagim ben biraz”
“Iyi sen bilirsin, dikkat et asik olma kendi yarattigin karakterlere”
Gulup, telefonu kapattim. Yatagimin altina koydugum bilgisayarimi kucagima alip, dusunmemeye calistim. Dusununce yazamayanlardan, ilgilenince sevemeyenlerdendim ben. Ruhumu kapatmam gerekiyordu hissetmek icin, inanmak icin ise unutmam.
Iki saat sonra, ellerimin klavyenin uzerinde istemsizce gitmesinin sonunda akan gozyaslarimdan, asla gercek olmayacak hikayelerden, hayatta bile olmayan arkadaslardan, sevgililerden sonra, derin bir nefes alip Tolga’yi aradim. Mesgule alip, “film izliyorum, noldu?” diye mesaj atti. Ananin ami oldu Tolga yazmak varken, kalkip ustumu degistirdim. Cantami alip, cikmak icin asagi indigimde annemin mutfak masasinin uzerinde bir kitap karistirdigini gordum.
“Aa evde miydin?” diye sordu kalkip yanima gelirken.
“Cikiyorum simdi”
“Yemek yapiyorum aksama, gec kalma” dedi gulumseyerek.
Gozlerimi devirip, ceketimi alip, ciktim.
Tolga, kapiyi “cop yok” diyerek acti yuzundeki bikkin ifadeyle. Bekledigi kisinin ben olmadigi barizdi. Istemsizce gulumsedim iceri adimimi atarken, o ise hic bir sey soylemeden gecmem icin kenara cekildi sadece.
Aramizdaki bu gereksiz sogukluktan nefret ediyordum, bu uzakliktan boguluyordum sanki. Yokluguyla boguyordu beni, varligiyla isitabilecekken, yanimda olmayarak olduruyordu. Salona dogru yuruyup, cantami tekli koltugun uzerine biraktim. Her zaman oturdugu koltugun yanindaki sehpanin uzerinde duran, yeni sarmis oldugu esrari alip, yaktim. Mutfaktan elinde iki bardak portakal suyuyla donup, birini bana uzatti. Yanima gecip, bir tane daha sardiktan sonra, arkasina yaslanip, icmeye basladi.
“Neden sinirlisin?” dedim kizarmis gozlerimle ona bakarak.
“Degilim..” diye mirildandi, ne dedigini anlamakta zorlandigim bir sekilde.
Basimi salladim inanmazcasina, konusmak icin fazla iyiydim su anda. Telefonu eline alip, Super rich kids’i acti. Bir nefes cekip, bir cumlesini soyluyordu sarkinin. Basimi koltugun koluna yaslayip, gozlerimi kapadim. Bacaklarimi tutup, kendi kucagina koydugunu hissettigimde, diklesip, anlamsiz bakan gozlerine baktim. Hic bir sey konusmak istemiyordum su anda, o da istemiyordu belliydi. Kafasi harikayken konusan yerine, susan, gevseyen tiplerdendik biz. Basimi omzuna koydum ben de, o da elini bacagimin uzerine, ve oylece, “super rich kids with nothing but fake friends” diyerek hayatimizi ozetleyen sarkinin esliginde, anlamsizca karsi duvardaki tabloya baktik.
Oturup, butun dunyayi yedikten sonra esrarin en kotu yaninin, karnimi bu kadar aciktirmasi oldugunu farkettim bir kez daha. Gulerek bir kasik daha fistik ezmesini yaladim, ardindan ise bardaktaki koladan bir yudum daha alip, ayaga kalktim.
“Nereye gidiyorsun?” dedi Tolga da kalkarak.
“Eve, anneme cok gec kalmam dedim”
“Saat daha sekiz Melek, gitme, kal burda iste” diyerek bilegimden cekistirdi.
Kendimi geri cekip, mutfak tezgahina yaslandim. “Neden sinirliydin? Neden dun gece o kizlaydin? Tolga-“
“Ne sacmaliyorsun sen Melek ya?” diyerek, sinirli bakislariyla cumlemi yarida kesti.
“Neden baska bir kizlaydin? Ben orada yalnizken sen-“
“Kizim sen galiba benim sana bir iliski istemiyorum dedigim kismi kacirdin, sevgilim degilsin sen Melek, biliyorsun degil mi?”
Canimi yakmak icin yapiyordu, belliydi. “Irem sevgilin mi Tolga?” dedim gozlerimin dolmasina engel olamayarak.
“Hayir, isin icine sictigin icin degil Melek” dedi sandalyeyi cekip, yuzume bakarak konusma geregi bile duymayarak.
“Ozur dilerim icine sictigim icin Tolga, umarim bir dahaki iliskilerinde sadece yatip, orospu gibi gordugun kizlar sorun cikartmazlar”
Gozumden akan yasi sildim sol elimin tersiyle. Koltuga biraktigim cantami alip, kosarak ciktim adeta apartmandan. Yoldan gecen taksiye binip, “sigara icebilir miyim?” diye sormadan bir sigara yaktim, daha sonra da Pelin’i aradim.
“Mezuniyet de, Tolga’da sikimi yesin. Sizinleyim ben de, cehennemin dibine kadar yolu var serefsizin.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chill
Teen FictionYetmiyordu bir yerden sonra.. Daha derinden kesmek istiyordum, daha fazla kusmak istiyordum. Arkamda biraktigim iki kisiyi umursamadan, onun yanina gitmek istiyordum. Anlamsiz sevismelerle, tanimadigim yataklarda yorgun bedenimden kacip giden ruhum...