O gece, Deniz’lerin bahcesinde, tipki Efe’nin kazasindan bir hafta once oturdugumuz gibi oturmustuk. Ben, salincakta, Deniz’in kolunun altina siginmis, basimi omzuna yaslamistim. Pelin ise sandalyeye oturmus, ayaklarini masanin uzerine uzatmisti. Tek fark, bu sefer Efe arayip “Bensiz icmeye baslamayin lan, part doesnt start till i walk in diyorum size kesha gibi” diyerek dalga gecmeyecekti, gecemeyecekti daha dogrusu.
“Yoklugunu hissediyorsun iste, kabul et. Ne halde oldugunu hepimiz goruyoruz, niye inatla bunu farkettigimizi anlamazliktan geliyorsun?” diye fisildadi Deniz.
Farkindaydim, yok oldugumu gorduklerini gayet guzel anliyordum, ancak durmak icin bir sebebim yoktu; ve eger kendimi yasamak icin bir sebebim olduguna inandirirsam, Efe’yi gormekten bir o kadar cok uzaklasicaktim.
“Yasiyorum Deniz. Bok gibi belki ama yasiyorum” dedim elindeki viskiye uzanarak. “Bu ne ya 40 yasindaki adamlar gibi oturmus viski iciyorsun”
Pelin elinde tuttugu bardagi uzatti. Guya votka visneydi; bardagi burnuma yaklastirdigimda kolonya kadar alkol kokusu vardi resmen. Umrumda degildi, Pelin’den cok, kendimle ugrasmak istiyordum o gece acikcasi.
Bunalmistim Tolga’dan, Deniz’den. Ozlediklerime kavusamayip, istediklerime sahip olamamaktan.
Yanlisti butun bunlar, hataydi. Ben, benim hayatim, darmadaginik olan inanclarim, karismis dusuncelerim. Tek bir dogruluk ipucu bile yoktu iclerinde, fakat oylesine baglanmistim ki hepsine, oylesine ailem edinmistim ki, onlarsiz yasamak, yasamamakla ayniydi sanki.
O sirada, Pelin’in yanina biraktigim telefonum caldi. “Tolga ariyor” dedi cakir keyif hali yuzunden yalpalayarak da olsa kalkmaya calisarak.
“Tamam tamam dur otur sen” dedi Deniz, ve elinden telefonumu alip bana uzatti.
“Aman birak gotumu yesin, serefsiz pezevenk.”
“Sizin durumunuz ne lan bu cocukla?” dedi Deniz, bu sefer benim yanim yerime Pelin’in yanina oturarak. Daha fazla icmemesi icin tutmaya calisiyordu onu.
“Bilmem” diyerek omuzlarimi silktim. “Kapilar kapaliyken ellerini uzerimden cekmiyor, fakat sevistikten sonra sarilip uyumayi bile fazla goruyor beyfendi. Cani istediginde yanimda, cani istediginde aramiyor sormuyor. Ne yaparsa yapsin artik, bunaltti cidden beni”
Anlarmiscasina basini sallayip, “Bir iliski icin hazir degildir belki” dedi.
“Hanginiz hazirsiniz lan, bir soyle bana Allah askina hanginiz hazirsiniz” diyerek Deniz’in kollarindan siyrilmaya calisti Pelin. Ardindan da yerde duran vodka sisesini dudaklarina goturdu.
“Of bi dur kizim ya” dedim bunalmis sesime engel olamayip elinden siseyi alirken. Birazdan kusarken agzini yuzunu temizleyecek ben olacaktim cunku.
“Pelin sen kime, neye bu kadar kizginsin?” dedi Deniz ciddileserek. “Bana mi? Yattik diye mi butun bunlar? Ben ne bileyim-“
Cumlesini bitirmeden Pelin “Sana degil. Belirli olarak kimseye degil. Hepinize, herkese. Melek’i bu hale getiren herkese. Seninle ben o gece, Melek’in her haftasonu yaptigindan farkli bir sey yapmadik. Buna kiziyorum iste. Benim de bu kadar aciz olusuma kiziyorum.”
Daha fazla dinlemeye niyetim yoktu. Ne halde oldugumun farkindaydim ben, duymaya ihtiyacim yoktu. Sarhostu belki evet, fakat hayatta her sey her zaman biriyle ilgili degildi.
Aciz oldugumun da, hayatimi boka cevirdigimin de gayet guzel farkindaydim ben. Birinin hatirlatmasina, soylemesine ihtiyacim yoktu. Sabah kalktigimda “bebegim isim var benim, taksi cagirayim mi sana?” diyen erkeklerden anlayabiliyordum.
“Kalk yeter cok sarhossun kendine gelmen lazim senin artik” dedim Pelin’in kolundan tutup banyoya gotururken. Gercekten sarhostu, her zamanki gibi kimseye belli etmeden delice icmisti resmen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chill
Teen FictionYetmiyordu bir yerden sonra.. Daha derinden kesmek istiyordum, daha fazla kusmak istiyordum. Arkamda biraktigim iki kisiyi umursamadan, onun yanina gitmek istiyordum. Anlamsiz sevismelerle, tanimadigim yataklarda yorgun bedenimden kacip giden ruhum...