SON

28 3 0
                                    

Keyifli okumalar.

Penceresinden sızan ışıkla odasına baktı, belki de son kez. İntihar mıydı gerçekten onunkisi yoksa ölüm arzusu mu, bilemedi. Azrail'i kana mı susamıştı acaba? Ya da dünya fazla mı yok saymıştı onu? Karar veremedi.



Penceresinden sızan ışığın oluşturduğu gölgelere baktı bu defa. Neyden korunmak istediğini bilmeden taktırdığı demirlerin gölgesine... Sahi, neyden korunmak istemişti ki dış dünyada var olan? Kendisinin varlığı dünyaya korku salarken en büyük korkusu ne olabilirdi ki? Bir hırsız mı? Ne çalabilirdi ondan yaşam arzusu çalınmışken?



Kafasını gölgelerin arasında biraz daha yukarı kaldırıp kitaplarına baktı. Işığın yansımasıyla parlayan isimlerine. Son kez hafızasına kazıdı. "Hayatta yaptığım her şeyden pişmanım. Ama sizin zihnimde yarattığınız özgürlüğümden asla." diye geçirdi içinden. Vedalaştı onlarla da. Her kitabı, her karakteri bir damla yaş oldu aktı yanaklarından.



Duvarlarına baktı bu kez. Kendi gölgesine... Kaç gece dayamıştı sırtını bu duvarlara, sayamadı. Kaç gece gözyaşlarıyla resimler çizmişti üzerlerine? Kaç gün? Kaç gece?



Önündeki bıçağına çevirdi kafasını. Günlüğündeki son sayfayı kanatacak kalemine... Üzerine düşen loş ışığı kırarak hafifçe yansıtıyordu karanlığa. Birden kendi ruhunun yansımasını gördü onda. Herkes üzerine düşmüş, emek vermişti ama o kendince bir şeyler yapmaya çalışmıştı hep. Kendi yanlışlarını doğru kabul etmişti. İnsanlara hiçbir zaman hak vermemişti. İç dünyasına kimseyi kabul etmemişti. Hatta kendini o kadar soyutlamıştı ki dünyadan son günlerde sadece kitap okumuş ve su içmişti. İntiharın başka yolunu denemek istemişti kısaca. Ama ölmemişti.



Bu defa ölmek eylemini gerçekleştirmekte kararlıydı. "Ölmek için fazla ölüsün." diyerek okuduğu kitaptaki cümleyi tekrarladı içinden. Kendi kafasında kendini çoktan öldürmüştü. Sıra boşa nefes alan bedenindeydi.



Narinleşen eline aldı bıçağını. Hiç düşünmedi yaşamalı mıyım diye. Gözlerinden akan damlalara inat tereddüt etmedi. Son nefesini aldı ve cinayet silahını titreyen ellerine rağmen büyük bir soğukkanlılıkla batırdı derisine.



Acı, damarlarından boşalan kanın hızıyla aynı ölçüde hücum etti bedenine. Ufak bir titreme kollarından omzuna doğru yol aldı. Soğuk rüzgarlar ruhunu geriye doğru taradı.



Bir damla kan aktı bedeninden. Ona eşlik eden birkaç damla daha... İnce ince dağıldılar zeminde. Parkenin üzerinde kendi portresini çizdiler.



En son hatırladığı buydu bedeninin dünyasına dair.



Ruhu havalandı, hiç bilmediği karanlığa doğru yayıldı.



Sonrası derin bir sessizlik.

***

Oy ve yorumlarınız için teşekkürler.

Mutlulukla kalın.



SAYEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin