1.Bölüm

101 4 6
                                    




Olamaz şarjım bitmiş ve ben işe geç kaldım. Acilen yataktan kalkıp toparlanmam lazım duş almaya vaktim olmadığı için saçlarımı dağınık topuz yaparak kurtarabilirim diye düşünüyorum. Rujumu ve rimelimi çantaya atayım kırmızı ışıkta sürebilirim. Hayatımdaki en hızlı hazırlanmaları hep sabah saatlerinde gerçekleşiyor nedense ya uyuyakaldığım için yada duş keyfine daldığım için, ama olsun ben bu telaşı seviyorum hayatımdaki tek heyecan sabah işe yetişme çabası.

"Günaydın Bülent bey kusura bakmayın geç kaldım." Koşarak çıktım 13 katı asansör bekletmemek için nefes nefese kalmıştım neyse ki sadece on beş dakika geciktim.

"Önemli değil kızım ama daha dikkatlı ol,
bugün toplantım varsa yarına ertele Burak'la özel bir işim var soran olursa bugün şirkette olamayacağımı bildirirsin.."    Ah şu meşhur Burak bey henüz kendisini ne gören var ne bilen kimileri çok yakışıklı olduğunu söylerken bazı çalışanlar sakat olduğu için insan içine çıkmadığını söylüyor bence bu bir kusur değil ama tabi o psikolojiyi bir tek yaşayan bilir.

"Tamam Bülent bey ben hemen ilgileniyorum. Kahvenizi getirmemi ister misiniz yoksa Burak beyle mi içeceksiniz." Bülent beyin her sabah ilk işi Türk kahvesi içmek olduğu için sorma gereği duydum.

"Senin ellerinden içtiğim kahvenin tadı hiç bir yerde yok Eylül kızım rica etsem yapar mısın sonra çıkmam gerekiyor zaten." Oy sen öyle tatlı tatlı rica edersin ben yapmaz mıyım tontiş patronum benim.

"Tabiki Bülent bey hemen getiriyorum."
Dedikten sonra kapıyı çektim ve odamın yanındaki küçük mutfağa girdim burada özel misafirlere ve patronuma ben çay kahve yapıyordum aksi taktirde şirketin kafeteryasından söylüyordum ikramları.
İş ve patron konusunda oldukça şanslıydım Bülent bey beni kızı yerine koyuyordu zaten bir tek oğlu vardı eşini kaybetmiş uzun zaman önce nasıl oldu pek bir bilgim yok ama pamuk gibi bir patrona sahibim. Kahveyi yaptım ve odanın kapısını tıklatarak içeri girdim Bülent bey masasında oturuyordu kahvesini verdim kısa bir teşekkür konuşması geçti aramızda ve çıktım odasından.

Bugün aksama kadar patronumun olmaması benim boş mesai saati geçirmem anlamına geliyor ve benim tek uğraşım İrem ile sohbet etmek olduğu için aldım telefonu elime ve iremi aradım. İlk çalışta açtı canım arkadaşım benim.
"Alo eylül"

"Kuzuuuuummm! Nasılsın?"

"İyiyim Eylül hayırdır senin tontiş  gene yok galiba." Sanki bilmiyorsun ilk fırsatta dedikodu kaynağım olan kankamı ararım ben.Neyse tabiki de öyle söylemedim ona.

"Evet iremcim bende fırsattan istifade canım arkadaşımla konuşayım dedim iyi yapmışım dimi?"

"Tabiki iyi yaptın tatlım bomba dedikodular var sen iş ev ev iş takıldığın için haberin olmuyor tabi... Hani bizim mahalledeki Gülsüm var ya Emreyle görmüşler onu.." Emre mi Gülsüm mü emre benim iki senelik uzatmalı sevgilim son bir sene içerisinde gün aşırı ayrılıp barıştırınız için laçka olmuş bir ilişkimiz vardı ama ben ısrarla sürdürme taraftarıydım. Gülsüm mahalleden bir kız işte esmer uzun saçlı kocaman dişleri olan kıskandığı için değil ama yan yana gelsek asla ilk tercihin o olmayacağını bildiğim kadar çirkin ayrıca çirkef bir kız. Kendisini hiç sevmem.

"Ha- ha- hangii emreeeeee" tabi
Ufak çaplı bir şaşkınlık yaşadığım için kekelemiş olabilirim.

"Kanka senin Emre hangi Emre olacak. Ya üzülme zaten ondan sana sevgili olmazdı bi kere çok sarı o canım kankam sen daha iyilerine layıksın.."canım ben iyilerine layık olduğunu biliyorum ama bizim sarışın yeşil gözlü kıvırcık kıvırcık bebelerimiz olacağdı artık hayel mi oldu..

"Şaka yapmıyorsun dimi İrem bak bu şakaysa seninle bir daha konuşmam.." biliyordum ama inanmak istemiyordum. Biz biteli kocaman bir sene oldu ama kabullenmek zor geliyor gerçekler yüzünü vurulsa bile insan inkar etmek istiyor.

"Gayet ciddiyim canım" pis kanka insan alıştıra alıştıra söyler pat diye söylesin birde gayet ciddiyim diyor. Dost acı söyler cümlesindeki dost İrem sanırım..

"Ahahah bula bula o dişlek Gülsüm'ü mü bulmuş beni aldatacak? Daha bir hafta önce beni sevdiğini söyleyen adam şimdi benim tırnağım etmeyecek biriyle görülüyor kesin evlenir bak onlar bende şans olsa erkek doğardım zaten, kısmet ana gibiyim benden giden evleniyor birde çocuk yapıyor. Az kaldı üzerime pankart asıp gezeceğim evlenmek isteyenler kısmetini açmak isteyenler sevgili olmak 100 tl diye..." hakikatten bütün eski sevgililerim evlendi hatta çocuk yaptı sorun bende mi acaba..

"Kızım bi sakin olur musun? Sevgili değiller ama Olsalar bile seni ilgilendirmemeli siz ayrılalı hatırı sayılır bir zaman oldu artık karışmamalısın onun hayatına sen anlaştık mı? Bak sakin oluyoruz ve bunu medeni
Bir şekilde karşılıyoruz!" Söylemesi Kolay sen dur bakayım şurda kulaklığı takayım da bi mesaj atayım su gereksize.. Nee! Birde utanmadan engellemiş mi beni hayin sarı...

"Beni engellemiş gende her yerden nasıl sakin olayım bana bunu anlatır mısın İrem! Bi bok yiyor olmasa beni neden engellesin. offf sinirimi kusacağım kimsede kalmadı neyse İrem çok teşekkür ederim beni uyardığın için şimdi kapatmam lazım yemek filan yiyip sakinleşmeliyim. Seni seviyorum !!" Kesinlikle birşeyler yemem gerekli yemek yiyerek sakinleşen bir yapım var. Ama yanlış anlamayın yiyip yiyip şişmiyorum gayet boyum kilom yerinde. Sadece metabolizmam hızlı ahahha.

"Kendine dikkat et canım! Görüşürüz akşam size gelirim."

"Görüşürüz"
Telefonu kapatır kapatmaz Gülsüm karısının sosyal medya hesaplarında kısa bir araştırma yaptım birşey bulamadım Emre ye geçtim tam tahmin ettiğim gibi sadece telefondan değil heryerden engellemiş ama ben sınırları zorladım veeee evvveeet Twitter dan engellemeyi unutmuş... favori geçmişine baktım aylar öncesinden Gülsüm'e fav atmış seni hayin sarıı. Bana seviyorum de karıya yürü seni Allah nasıl biliyorsa öyle yapsın. Daha fazla sinirlerim bozulmasın diye kapattım telefonumu ve yemek molası için asansörlere doğru gitmeye başladım.

~

Gün içinde duyduklarım bana ağır gelmişti nasıl toparlanırım Allah bilir. Çalışıyor olmam biraz kafa dağıtmamı sağlıyor evde oturan biri olsaydım eğer kesinlikle depresyona girerdim. Hıh sanki bir farkım varmış gibi birde kendimi kandırıyorum. Çünkü tam su anda gözlerim ağlamaktan şişmiş vaziyette ve yüzüm kırmızının kaç tonuna sahip bilmiyorum. Aynaya bakmaktan korkuyorum. Ama ağlamadan atlatamazsın diyorlar bende içim çıkana kadar ağladım.

Eylül kalk kızım hayat mızmızlanmak için çok kısa, acaba kek mi yapsam. Yok ya en iyisi annem gibi çiçek dikeyim toprak iyi gelir zaten mutfak kurabiye börek doldu. Bu arada sadece ağladım sandıysanız yanıldınız bugün pazar ve izin günüm sabaha kadar ağladım öğlene kadar da mutfakta oyalandım şimdi bence bahçeye inmem gerek..

"Anneeeeee bu çicekleri diktim ama can suyu versem mi vermesem mi karar veremedim ? " sonuçta can suyu veririm onlarda solarlar beni terkederler.

"Kızım o nasıl soru tabi ki vereceksin toprağa tutunacaklar çiçek açacaklar ve onlar çiçek açtıkça mutlu olacaksın. Eğer su vermeyeceksen, ilgilenmeyeceksen, sevmeyeceksen o zaman neden dikmek için zaman harcadın ki ?" Annem haklı kalbim kırıldı diye bir daha sevmeyeceğim sanıyorum bağlanmayacağım diye düşünüyorum, ama hayat bize ne getirir bilemeyiz.

"Haklısın annem ben onlarla ilgilenmezsem nasıl çiçeklerini koklayabilirim ki. Seni seviyorum annecim"

"Bende seni seviyorum canım Eylülüm."

Anneler hisseder değil mi evlatlarının kalbinin acıdığını. Yoksa az önceki konuşmanın başka bir açıklaması olamaz. Canım annem benim babamı kaybettikten sonra bu hayatta sadece ikimiz kaldık. Anneannemler köyde yazları bir haftada olsa ziyaretlerine gidiyoruz. Her gidişimizde onların yanına yerleşmemiz için ısrar ediyorlar ama annem kesinlikle kabul etmiyor. Babamı yanlız bırakmak istemiyor her hafta babamın yanına gidiyor uzun uzun konuşuyor onunla. Önceden bende giderdim hafta boyunca neler yaptık heyecanla babama anlatırdım. Şimdi ağır geliyor yokluğu daha 8 yaşında babasız kalmak çok zor. Ooo saat baya geç olmuş artık uyusam iyi olacak sabah uyanmak için alarmı kurup yatağıma girdim. Uykuya dalmam fazla zamanımı almadı.

EYLÜL YAĞMURUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin