Eylülün kıyafeti medyada.
Ellerimi bağladım küçük bir çocuk misali İrem'e küsmüştüm.
"Eylül bak biz bu gece eğlenmeye geldik seni affetmem için bunu yapmak zorundasın. Hem neden bu kadar nazlandın alt tarafı öpeceksin birlikte ol demiyorum kaç senedir Emre var diye yapmıyoruz bu çılgınlığı. Şimdi sevgilinde yok."
Evet bizim çılgınlık anlayışımız budur bara gideriz sarhoş olmayacak kadar içer sarhoş taklidi yaparız ve diğerinin belirlediği bir adamla öpüşürüz. Ama benim kafam o kadar karışık ki normalde tereddüt etmeden yapacağım şeyi şimdi yapmak istemiyordum ve bende İrem'e küstüm.
"İstemiyorum İrem neden ısrar ediyorsun başka birşey iste kendimi iyi hissetmiyorum. O adamı öpmek beni kötü hissettirecek. Tamam önceden bunu eğlenceli buluyordum ama artık büyüdük ergen değiliz."
"Tamam Eylül ama benim içimden bir ses senin bana anlatmadığın şeylerin olduğunu söylüyor. Ben bu konuda yanılmam biliyorsun seni tanıyorum ve bu aralar çok garipsin." Kız haklı ama anlatacak biri olmadığı için anlatmıyorum çünkü iki kişi arasında anlam veremediğim bir cenderenin içine düştüm. İkiside aynı zamanda çıkmak zorunda mıydı acaba ya pandamı görseydim belki aşık olurum. Yada Burak beye bir şans verirdim hoş onun benimle ilgileneceğini sanmam ama ben ilgileniyorum. En yakın zamanda bu karmaşaya bir son vermeliyim.
"Eylül beni dinliyor musun ?"
"Birşey mi dedin ha yok senden ne gizleyeceğim bebeğim anlatıyorum herşeyimi hem işten başka birşey yok hayatımda."
"Emin misin pandam Burak bey filan diyordun en son."
"Ne pandası ne Burak beyi ne zaman dedim ben bunları."
"Canım arkadaşım düşünürken konuşmamayı öğrenmelisin Hadi ben hesabı ödüyorum. Bizim yerimize gidelim biraz dertleşelim." Yerimiz mi o kadar mı kötü görünüyorum off ben bu kızdan hiç birşey saklayamayacak mıyım acaba herşeyi anlıyor. Biz genelde birimizin bir sorunu olduğunda gideriz oraya manzarası nefes kesici bir yer çok güzel bir tepe bir yanı deniz bir yanı ormanlık orada küçük bir kulübe ve birkaç masası var aslında fazla insan bilmiyor orayı Rasim amca müşterilerini her zaman misafiri gibi ağırlar ve bide oraya ilk İrem'in babası götürmüştü. Ve bize 'ne zaman canı sıkılırsa kaçacak bir yeri olmalı insanın' demişti Murat amca. Bizde o zamandan beri her derdimizde buraya kaçarız. Bu bizim dertlerle yüzleşme yöntemimiz.
"Hadi gidelim galiba zamanı geldi."
Dedim İrem hesabı ödeyim yanıma geldiğinde benim kafam yerinde değildi ve arabayı İrem kullandı. Bir markette durdu ve içeceklerimizİ aldı. Rasim amca alkol satmıyor çünkü bizde sabahçı olduğumuz için sağlam gitmek istedik."Kolay gelsin Rasim amca." Dedik.
" Oo kızlar siz nerdesiniz ya İrem kızım Murat nasıl."diye sıcacık karşıladı bizi Rasim amca.
"İyi Rasim amca sen nasılsın?"Dedi İrem'de
"Gelin bakalım sizin masanız boş şansınıza. Ne istersiniz siz boş gelmezsiniz buraya."
Her gittiğimizde içip ağladığımız için en kuytudaki masaya otururduk diğer masalardan uzak ve sakin bir yerdi burası."Biz meze alalım Rasim amca bu gece bir büyüğe danışmamız lazım." Dedim. Kahkaha atmaya başladık beraber.
"Eylül kızım alemsin tamam siz geçin ben hemen kuruyorum masanızı." Diyerek uzaklaştı bizden bizde masamıza oturduk ve kısa sürede masamız hazırlandı evet şimdi gelelim konumuza.
"Dökül bakalım buzlar kraliçesi."
"Sende mi İrem. Ben gerçekten o kadar soğuk biri değilim biliyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYLÜL YAĞMURU
Short StoryEylül'ün aşka olan küçük zaafı ona acıdan başka birşey vermemiş. Peki bizi acıttı diye hangimiz aşka inanmayı bıraktı ki. Bu kitapta Eylül'ün aşk hayatını okuyacaksınız. Bu bir bilinmeyen numara kitabı değildir. Bazı hikayelerle benzerlikleri bul...