8.BÖLÜM

14 2 0
                                    



Masama doğru kaçmamın üzerinden tam iki saat geçmişti artık yemek yemem gerekli yoksa bu baskı beni daha da kötü etkileyecek. Masamı toparladım çantamı aldım ve telefonumu alıp kontrol edeceğim sırada Burak bey çıktı odadan bana doğru yavaş adımlarla yaklaşmaya başladı. Adrenalin seviyesi tavan yaptı kan basıncım arttı, kaç kilometre öteden duyuluyor kalp atışım emin bile değilim. Biraz daha yaklaştı ve bana

"Hadi çıkmıyor muyuz? Ben çok acıktım ne yesek ki?" Bana mı soruyor diye etrafıma bakımdım ama başka kimseyi göremeyince anladımki bu soruların adresi benim.

"Efendim bana mı dediniz?" Of kızım sana dedi duvardaki saatle konuşuyor olacak değil ya. Ben neden böyleyim bu adamın karşısında. Kendine gel Eylül gelemiyorum gene gülümsüyor bu adamın benimle derdi ne.

"Eylül burada ikimizden başka kimse yok ve biraz daha oyalanırsan dayanamayacağım ve ben açken seni bile yiyebilirim." Neeeee beni mi yiyeceksin ama sen benim ayarlarımı alt üst ettin off ben senin asistanınım ama lütfen mesafeyi koruyalım.

"Peki çıkalım o zaman." Dedim artık hangi akla hizmet dedim bilmiyorum pandam da hiç mesaj atmamış. Hasan olayından sonra Burak beyi nasıl açıklayacağım ki bu sefer benimle konuşmayı kesecek herkesle flört eden biri sanacak.

Şirketten çıktık Burak beyin arabasıyla sahil kenarına geldik yol boyunca hiç konuşmamıştı bende telefonuma bakıp hep mesaj bekledim. Bir anda bana döndü ve

"Köfte ekmek sever misin?" Dedi şaka mı yapıyor bu adam ben adını bile bilmediğim bir yere gideriz ve ben birşey yiyemeden kalkarım diye şirkete dönünce ne yiyeceğimi düşünüyordum adam bana hayatımın anlamını sunuyor.

"Bayılırım."

"Tamam o zaman inelim bak şurada bir köfte arabası var ve mükemmel köfte ekmekleri var."  Burası benim lisede geldiğim köfteci biz İrem'le kaçar okuldan gelirdik buraya ama Burak beyin biliyor olması çok ilginç.

"Burak bey siz burayı nereden biliyorsunuz yani malum zengin olduğunuz için ben restoranta gitmek istersiniz diye düşünmüştüm."

"Ben sevmiyorum öyle samimiyetsiz yerleri hem bey deme artık bana şirketin dışındayız. " Burak demek biraz acayip gelecek şimdi ama.

"Nasıl isterseniz Burak be.. yani Burak ."

"Sizli bizli de konuşmana gerek yok. Seni baya yakından tanıyorum babam sağolsun Eylül kızım diye sürekli bahsetiyor senden ."  Ayyy canım tontişim yaaa beni ne kadar seviyormuş.

"Gerçekten mi? Bende çok seviyorum tontiş  patronumu ya- yani Bülent beyi özür dilerim bir anda çıktı ağızımdan ben kendisine takma isim takmadım hani çok sevimli filan ya babanız o yüzden yaa densizce konuştum çok özür dilerim."Eylül sus ah bu adamın yanında hem pot kırıyorum hemde toparlamak isterken tamamen dağıtıyorum.

"Sakin ol Eylül bu kadar dert etme babama taktığın isim çok hoşuma gitti. Sen herkese takar mısın böyle isim? "Pandam iroşum tontişim sanırım sevdiklerime takıyorum.

"Aslında sadece değer verdiklerime takıyorum."

"Bana ne diyeceğini çok merak ediyorum o zaman sonuçta artık arkadaş sayılırız."  Taşsın sen başka bir isim takmama gerek yok.

"Seninki belli ya taş diyeceğim."

"Taş derken nasıl bir taş biraz açar mısın?" Nasıl yani ben dışımdan mı söyledim onu ya rezil oldum offf.

"Şey Burak ben çok açıktım söylesek mi köfteleri ben acılı istiyorum sen nasıl istersin ben söyleyip geleyim hemen ."İnşallah  uzatmaz konuyu yoksa toparlayacak gibi durmuyorum iyice saçmalayıp adamı beğendiğimi belli edeceğim.

EYLÜL YAĞMURUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin