4

5.1K 368 520
                                    


Lily'nin tamamen memnun olmadığı bir şey varsa o da Harry'nin onun gözetimi altından uzaklaşacak olmasıydı. Biricik oğlunun evin korunaklı duvarlarından uzaklaşacak olmasından mutlu değildi.

"Hogwarts dünyadaki en güvenli yer." demişti James ona tekrar ve tekrar. Hatta Dumbledore'un da orada olduğunu söyleyerek Harry'nin evdeki kadar güvende olacağını söylemişti. Tüm bunları o da biliyordu ama bunları bilmek içini rahatlatmıyordu çünkü aynı şekilde Howgarts'tan dışarıya açılan çeşitli geçitler olduğunu da biliyordu. Bunlardan birini kocası ve arkadaşları yıllarca kullanmıştı.

Bunu James'e söylediğinde kocası "Saçmalama Lily. Kim Olduğunu Bilirsin Sen geçitlerden birini bile bilseydi çoktan okula saldırmıştı." demiş ve onu rahatlatmıştı. Üstelik James'in de dediği gibi Harry de her çocuk gibi Hogwarts macerasını yaşamayı ve kendi arkadaşlarını edinmeyi hak ediyordu. Daha fazla onu eve kilitleyemezlerdi. Yine de derinlerde bir yerlerde bir şeyler anne yüreğini sıkıştırıyordu.

**

James ve Lily bilemezdi... Voldemort'un zaten geçitleri bildiğini, tıpkı ihtiyaç odası ve sırlar odasını bildiği gibi. Tıpkı tüm binaların okuldaki yerini bildiği gibi. Tıpkı Yasak Orman'ın her karış toprağını bildiği gibi. Eh, meraklı bir gençlik yaşayanlar sadece Çapulcular değildi.

Fakat Voldemort hiç bir zaman Hogwarts'a saldırmayı istememişti. Mecbur kalmadıkça da saldırmayacaktı çünkü yetimhane yıllarının ardından Hogwarts ona yuva olmuştu, tıpkı tüm diğer çocuklara olduğu gibi... Hiç kimse kendi evini yok etmek istemezdi, Karanlık Lord bile.

Voldemort'un okula sızmak için daha iyi planları vardı. Malfoy Malikanesi'nde her zamanki tahtında oturmuş sinsi planlarını uygulama zamanı yaklaştığı için mutluydu. "Genç dostumuz Thomas Harper'ı getirdiniz mi?" diye sordu.

"Evet Lordum." diye cevapladı onu Lucius Malfoy.

"Ne duruyorsunuz, getirin o zaman." dedi Voldemort keyifle.

Harper daha bir buçuk yaşındayken ailesini ve akrabalarını tek tek kaybetmişti. Yazık, sonunda ona bakacak hiç akrabası kalmayan zavallı çocuk yetimhaneye gönderilmişti. Fakat zavallı Harper kimin evine giderse o akrabasının öldüğü çoktan kulaktan kulağa dolaşan bir fısıltı halini almış ve adı lanetli çocuğa çıkmıştı. 

Her şeye rağmen Harper gayet sıradan ve normal bir çocukluk geçiriyordu, ta ki on birinci yaşının yazına kadar. Küçük yuvarlak gözlüklü, kısa boylu kadın, incecik kadın onu tüm hayatı boyunca yetimhanede ziyaret eden ilk kişiydi. Üstelik elinde birde garip bir mektupla çıkagelmişti. Bir okula davetiyeydi bu. Garip bir okula, Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu'na.  

Kadın o okulun müdür yardımcısı olduğunu söylemişti. Adı da Minerva McGonagall idi. Ona yeni okulundan bahsetmiş ve onu garip bir sokağa alışveriş yapmaya götürmüştü. Ona garip okul malzemeleri almıştı, bunlardan biri bir asa idi. Sonra da onu yetimhaneye geri bırakmıştı. Okul açılınca görüşürüz demişti. Uzunca bir süre gördüklerinin bir rüya olmasından şüphelendiği için gözlerini okul eşyalarına dikmişti.

Sonra bir gün okulun açılmasına birkaç gün kala sarı saçlı, uzun boylu, yakışıklı bir adamla kıvırcık ve dağınık saçlı, esmer bir kadın onu yetimhanede ziyarete gelmişti. Bu insanlardan pek hoşlanmamıştı çünkü kadının gözlerinde delice bir çılgınlık vardı ve ikisi de ona burun kıvırarak bakıyordu. Onu görmekten pek memnun olmadıkları aşikardı. O zaman niye gelmişlerdi?

Onda da olan asalardan birini çıkardılar ve asayı sallayıp garip bir kelime söylediler. Hemen ardından ne yurt müdürü ne arkadaşları, hiç biri onu hatırlamıyordu. Onlara defalarca kim olduğunu söyledi ama onu görmüyorlardı sanki. Onlar için tamamen bir hiç olmuştu. Thomas Harper hiçliğe karışmıştı sanki.

Back to HogwartsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin