Bölüm 1

50 8 0
                                    

b-"Huriye, bunu yapmak istediğine emin misin?"

Huriye-"Evet, neden ki?"

b-"Sence çok erken değil mi? Daha yeni iyileştim. İyileşir iyileşmez böyle bir şey yapmamız..."

Huriye-"Amaan sende. 1 haftada 64 çatlak, 3 kırık kemiği iyileştiğine şaşırmıyorsun da bundan mı korkuyorsun? Hemen kıpkırmızı oldun. İlk kez mi yapacaksın ki?"

b-"Yani. İlk kez böyle bir deneyim yaşayacağım."

Huriye-"Ben daha önce 2 kere yaptım." Oha. Ne diyor lan bu.

b-"Sen ciddi misin? 2 kere?"

Huriye-"Evet. Neden bu kadar şaşırdın ki? İki kere lisedeki zamanlarımda yaşamıştım."

b-"Yani ben 3. mü olacağım ailen ile tanışan?"

Huriye-"Evet. Tamam, eski zamanlarımla gurur duymuyorum ama sen istisnasın." Demek kız benden başka 2 kişiyi daha sevgilim diye tanıştırmış. Lan benim hayatıma kaypak saolsun kadın eli değmedi. Gerçekten sevgilim olsa bayağı pis kızardım. Yok lan. Belki kıyamazdım. Tecrübem yok kızmaya. Kaç tane sevgilim oldu da kızabileceğim?

Huriye-"Hem Süleyman abi de içeride."

b-"NEEE? O da mı öğrendi sevgili olduğumuzu?"

Huriye-"Evet. Hastanedeyken ben söylemiştim. İlk baş kaşlarını çattı. Şaşırdığından dolayı herhalde. Sonra da 'Öyle mi? Ne güzel. Demek artık bekaret kemerini çıkarmanın zamanı gelmiş ' dedi." Hassiktir. Bekaret kemeri. Eve gidince beni dövecek. Dövecek lan. Eskiden "Bekaret kemerimi çıkarttırdın bana" der köpek gibi kemerle döverdi. Daha önceki morluklar yeni geçti lan. Dayaktan sonra orkların yanına uğrasam çok iyi olacak.

b-"Hah. Ne güzel. Süleyman abi de sevindiyse sorun yok."

Huriye-"Terlemeye başladın. İyi misin?"

b-"Bu takım. Biraz sıcakladım sadece" Göt korkum var demiyorum da.

Huriye-"Daha kapıda dikilecek miyiz? Girelim mi içeri?" Bir kere sıçtık zaten. Artık sonuçlarına katlacağız.

b-"Hadi girelim." dedi ve elime yapıştı. Kapıyı çaldı. Kapıyı bir hizmetçi açtı.

Hizmetçi-"Hoş geldiniz Huriye hanım. Siz de hoş geldiniz Bir Bine bey. Buyrun. İçeri geçin. Halis Bey, Kadir Bey ve Süleyman Bey sizi salonda bekliyorlar." KADİR BEY DE Mİ ORADA? Resmen elim ayağım titredi şu anda. Hava soğuk da değil. Lan Berkecan. Başımıza ne dertler açtın?

Salona doğru yürümeye başladık. Huriye'de sorun yok. Önceden 2 tane atlatmış, tecrübeli ne de olsa. Ben. Ben Rıfat oğlu Bir Bine. Aralarında en tecrübesiz insan benim. Ben. Keşke işe Kadir Bey karışmasaydı.

Salona vardık. Kaypak koltuğa kurulmuş, utanmasa bağdaş kuracak. Kadir Bey de tekli koltukta oturuyordu. Halis bey de ikili koltukta ev sahibi olmanın verdiği rahatlıkla hafif yayılmış bir şekilde oturuyordu.

Halis-"Hoş geldin kızım. Sen de hoş geldin Bir Bine."

b-"Hoşbuldum efendim."

Huriye-"Hoşbulduk babacımm. Siz de hoş geldiniz Kadir Bey, Süleyman abi." Süleyman beni görünce hafiften kemeriyle oynadı. Ağlamak istiyorum ya. Ne günahım vardı bir kızı kurtarmak istemekten başka?

Kadir-"Hoşbulduk kızım. "

Süleyman-"Hoşbulduk. Bir Bine. Unutturma da eve gidince seninle konuşacak bir şeyim var." Tamam artık tescillenmiş oldu.

b-"Pe peki abi."

Halis-"Ayakta kalmayın. Buyrun geçin." İki kişilik koltuğa oturdum, Huriye de geldi yanıma oturdu. Lan babanın yanındayız. Niye yanıma oturuyon? Ayıp lan. Aralarında sohbete başlamışlardı bile.

Halis-"Bir Bine oğlum. Sen ne işle uğraşıyorsun?" Lan bilmiyor musun sanki? Prosedür gereği mi soruyorsun? Hem kız istemeye mi geldik. Sadece tanışmaya geldik ki Kadir Bey ve kaypak nereden çıktı? Nasıl anlatsam ki? Kumarhanede çalışıyorum diye mi? Kumarhanede garsonluk yapıyorum mu? İkinci seçenek makul.

b-"Süleyman Bey'in kumarhanesinde içki servisi yapıyorum." Çok detaya girdim lan. Heyecanlandım. Hay amk.

Halis-"Peki nereden mezun oldun?" Tamamdır. Zurnanın zırt dediği yere geldik. Şimdi gerçeği mi söylesem, yoksa yalan mı? Yok yalan hiçbir zaman işime yaramaz.

b-"Ben lise mezunuyum efendim. Üniversite okumadım." Kadir bey resmen şahlandı:

Kadir-"ULAN DEYYUS. ULAN HAYVAN HERİF. NİYE ÜNİVERSİTEYE GÖNDERMEDİN LAN ÇOCUĞU?" hah. Kaypağa soru yöneldi. Şimdi cevapla bakalım.

Süleyman-"Babacığım gitmek istemedi ki." Ne? Ben mi istemedim? Sen demedin mi lan? "Lan üniversite okuyup tüm gün üniversiteli karılara mı yavşayacan? Bak ben de okumadım işimi kurdum. Sen de okumayıver sana bu kadar boş bilgi yeter." diye?

Kadir-"ÇOCUK LAN O TABİ İSTEMEZ. BİZ DE SENİN BEKAR KALMANI İSTEMİYORUZ AMA SEN KAÇ YAŞINA GELDİN HALA EVLENMEDİN. DEMEK Kİ İSTEMEYİNCE DE YAPILABİLİYORMUŞ." Ahahaha. Konu döndü dolaştı yine kaypağın evliliğine geldi. "BİR BİNE. EN YAKIN ZAMANDA SINAVA GİRİYORSUN ÜNİVERSİTEYE GİDİYORSUN."

b-"Peki efendim." Ama sınav tarihi çoktan geçmişti. Yani seneye olan sınava gireceğim.

Halis-"Tatlı yiyelim tatlı konuşalım. Gaziantep'ten çok güzel baklava getirdim. Ağzımız tatlansın." Hepimize birer tabak geldi bile zaten. Yanında da ince belli bardakta çay. Daha hayattan ne isteyebilirim ki? Çatalla baklavanın ucundan aldım... Bu ne lan? Baklava bütün ağzımda dağıldı resmen. Süper lan. İçini de boş bırakmamışlar. Ağzına kadar fıstık dolu. Bu devirde zengin olmak vardı lan. Resmen tadından sarhoş olduğumu düşünürken:

Kadir-"Kızım, sen ne bölümü okuyorsun?"

Huriye-"Mimarlık okuyorum."

Kadir-"Ama duyduğuma göre derslerine pek önem vermiyormuşsun." Huriye kızardı ve cevap veremedi.

Süleyman-"6 tane mi ne zayıf dersi var. Benim yanımda çalıştırıyorum ceza olarak." Huriye daha da kızardı.

Kadir-"Kızı fazla zorlama. Emanet o sana."

Halis-"Yoo yoo zorlasın. Hatta ben her gün gönderecektim ama Süleyman ısrar etti normal çalışma saatine göre çalışsın diye." Huriye kesin kızarmaktan ölmüştür.

Kadir-"Neyse. Hadi bakalım biz kalkalım. Hepimizin işi var zaten."

Süleyman-"Nasıl istersen babacım, kalkalım." Lan kaypak. Babanın yanında ne korkak oluyon var ya. Kapıya kadar geçirdiler. Daha sonra iyi günler faslından sonra Kadir Bey bir arabaya, kaypak ve ben bir arabaya bindik. İkimiz de çıktık yola.

RİAN DİYARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin