Bölüm 18

15 4 0
                                    


Kim-"Aşkım. Bunları sen hallediver. Benim küçük bir işim var. Seni bulacağım merak etme." Dedi ve kayboldu. Nereye gitti bu? Başka dünyaya kaçtı. Miras zaten ortadan kayboldu. Evet. Ben de dünyama dönmeye çalıştım fakat işe yaramadı. Dönemiyorum. Zihnimde ses yankılanmaya başladı.

"Cık cık. Hile yapmak yok. Onları durdurana kadar evine dönemezsin. Sen bizi öldürecek kişi olarak seçildin. Bunlar senin için sorun olmamalı." Dedi ve sesi kesildi. Ellerimle dövemem ki bunları. Birden elimde bir şey hissettim. Sopa gibi. Bu hissi tanıyorum. Bu balta.

Koum-"Bir Bine. Baltansız savaşmayı planlamıyordun herhalde?" Bu Koum'un sesi.

b-"Koum, neredesin?"

Koum-"Bu bir boyutsal balta. Her gittiğim diyardan aldığım taş ve demirlerle dövdüm bunu. Yani benim bulduğum her diyar bu baltanın evi. Ama yanında fazla tutamazsın. Başka diyarda senin enerjini harcar. 3 dakika süren var. Şimdi işlerini bitir." Koum, nereden konuşuyorsun anlamadım ama istemsizce beni bir gülümseme tuttu. Baltam ile üzerilerine doğru koştum. Baltayı sallamam ile 10-15 kişi ölüyor. Kalkanları ve zırhları kağıt gibi kesiyor. Biri omzuma mızrağını sapladı. Ama hissetmedim bile. Adrenalinden dolayı olsa gerek. Savaşmaya devam ettim. İçgüdümü de kullanmaya başladım. Her atağı görebiliyorum, her hissi hissedebiliyorum. Bana gerçekten de öldürmek için saldırıyorlar. Ama benden korkanları da var. Aralarına bir nevi Sauron gibi girdim. Ne bana vurabiliyorlar ne de ölümden kaçabiliyorlar. Belli bir süre sonra halk da kaçışmaya başladı. Herkes saraydan dışarı koşuyor. Hahaha. Zevk alıyorum. Öldürmekten zevk alıyorum. Benden korkuyorlar. Kanları, ceset kokuları... Daha fazla öldürmeliyim. Pes edenler var. Onları da öldürmeliyim. Ben bunun için yaratıldım. Öldürmek için.

"Sakin ol Bir Bine." Gözlerimi kapatıp açtığımda bembeyaz bir yerdeydim. Herkes nerede? Tam da eğlenceye yeni başlamışken gittiler mi? Ya da başka bir diyara mı geçtim? Lanetlendim mi yoksa? Karşıdan biri bana doğru yürümeye başladı. İnsan bir kadın. Kim mi? Hayır. Kim daha genç duruyordu. Yanıma yaklaşınca gözyaşlarımı tutamadım ve yanına gidip sarıldım.

b-"Anne. Seni çok özledim."

Anne-"Ben de seni özledim Bir Bine." Sarılmama o da karşılık verdi. Daha sonra ayrıldık ve benim kafama bir tane vurdu.

Anne-"Oradaki halin neydi öyle? Ben seni böyle mi yetiştirdim? Öldürmekten zevk alan bir katil olarak mı?"

b-"Sen beni yetiştirmedin ki. Bana Süleyman abi baktı."

Anne-"Ama böyle savaşmayı orklardan öğrendin. Peki kaçanlara saldırmayı ve öldürmekten zevk almayı da mı orklardan öğrendin?" Donakaldım resmen. Bir an düşündüm. Gerçekten de benden korkup kaçanlar vardı ve onları öldürmek üzereydim.

Anne-"Sen böyle biri değilsin Bir Bine.Sen zevk için birilerini öldüren biri değilsin."

b-"Söyle anne o zaman ne yapayım? Ejderhalar boş yere katlediliyordu. Hem de benim yüzümden. Kim bilir kaç tane ejderha öldü. Gittiğim hiçbir yere iyi bir şey getiremiyorum. Ejderhalar benim yüzümden öldü, Koum'u ben öldürdüm, hatta Rian'lıları katlederken eğleniyordum bile. Kendime içimden adaleti sağladığımı söylüyordum. Onlar da ejderhaları katlettiler diyordum. Ama neden mutlu oldum ki? Artık kendimi bile tanıyamıyorum."

Anne-"Çünkü değişiyorsun oğlum. Mecburen değişiyorsun. Sen artık normal insanlar gibi tek bir diyarda kalmıyorsun. Birden fazla diyar görüyorsun. Sana garip gelen adetleri kendince yorumluyorsun. Sadece sen de değişmiyorsun. Çevreni de değiştiriyorsun. Binlerce yıllık ork kavgasını tek bir sözünle bitirdin, aitlik duygularını kaybetmeye yüz tutmuş ejderhalara aitlik duygusunu hatırlattın. Ejderhalar ile kardeş oldun bunu hangi insan yaşayabilir? Elbette ki değişeceksin, kendini tanıyamayacaksın. Ama doğru yönde değiş."

b-"Anne." Bu soruyu sormaya korkuyordum. "Yaşıyor musun?" Gözlerini devirdi.

Anne-"Hayır oğlum. Öldüm. Baban da lanette. Muhtemelen seni izliyordur." Artık gözyaşlarımı daha fazla tutamıyordum.

b-"Peki nasıl öldün?"

Anne-"Merak etme. Öldürülmedim. Ecelim geldi ve öldüm."

b-"Peki o zaman niye beraber kaçtınız? Seni kim biliyordu? Kim geliyordu?"

Anne-"Miras Styla. Babanı lanete veren de o. Polis gibi düşün onu. Baban da suçluydu. Yakaladı ve hapsine attı. Beni de biliyordu. Ve senin peşinde olduğunu da biliyorduk. O yüzden senin yanında duramazdık. Biz de kaçtık ve senin büyümeni bile izleyemedik." Hepsi Miras'ın suçu. Tanrıçalık oynamak için benim gençliğimi mahvetti. Affetmeyeceğim onu.

b-"Peki ben nasıl buraya geldim?"

Anne-"Kolyen sayesinde. Ortadaki taş alınmış olsa da oradaki boncuklara ruhumu gömdüm. Bak. Birkaç tane kalmış. Birazdan konuşmamız bitecek. Bitmeden önce sana söylemek istediğim bir şey var. Sen olur da kötü yola saparsın diye önlem olarak bu boncuklara ruhumu gömmüştüm. Şimdi gerçek anlamda öleceğim. Oğlum. Her zaman elinden tutacak biri olsun. Bu sefer seni ben kurtardım kibirinden ama bir dahaki sefere seni kurtaramayacağım. Onun için her zaman yanında dostlarını düşün. Sana boşuna giderken sırtını yaslayacağın dostlar edin demedim. Tek başına başaramazın. Arkadaşlarına sırtını yasla. Ve unutma. Seni her zaman izliyor olacağız." Son boncuk da kırıldı ve Rian'a geri döndüm.

RİAN DİYARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin