Bölüm 3

35 8 1
                                    

Arabada kendimi buldum. Haa. Bir yere gidiyorduk. Gideceğimiz yere vardık ve arabadan indik. Kadir Bey de indi. Burası kumarhane. Niye geldik ki buraya? Yarın gelecektim. Yine mi erken çalışacağım? Yeter yav. İçeri girdiğimizde yaşlı, Semih ve köye gitti diye bahsettiği oğlan çalışıyordu.

Süleyman-"Baba siz odaya geçin. Ben Bir Bine ile özel konuşmam lazım."

Kadir-"Yine hangi kirli çamaşırlarını saklatacaksın ona?"

Süleyman-"Yok baba olur mu öyle şey. Sadece azarlamam lazım ama sizin yanınızda olmaz."

Kadir-"Ne yaptıysa benim yanımda azarla."

Süleyman-"Peki babacığım. Lan gerizekalı." Kadir Bey öküsürünce

Süleyman-"Bir Bine. Semih'i görünce aklıma geldi. Neden Semih'e hiçbir kıza yüz verme dedin açıklar mısın? Adam kızlara servis yapmıyordu." Hahaahaha. Semih malı. Tam bir mal. Yüz verme dedim ilişkiyi kesmiş. Kaypak da zaten konuşamıyor babasının yanında.

b-"Usta olur mu öyle şey. Hani geçen ben bir kızla konuşuyordum hatırlıyorsunuzdur. Hatta çok konuştum diye kızmıştınız. O kız bana numarasını vermişti. Ben de Semih'e söyledim. O da nasıl aldın dedi ben de sadece konuştum öyle fazla yüz vermedim dedim. Hiç yüz vermedim diye anlamış demek ki. Hem benim ne suçum var usta. Kendi düşünemiyor mu ne kadar konuşup ne kadar konuşamayacağını?"

Kadir-"Çocuk haklı. Adam 34 yaşında. Akıl edememiş mi nerede nasıl davranacağını? Zaten senden düşünebilen insanları işe almanı beklemiyorum, öyle bir yeteneğin yok bari düşünebilen insanlara biraz saygı göster."

Süleyman-"Babacığım, çocuğun yanında..."

Kadir-"O senin çırağın. Yanlışlarını görsün ki ileride yapmasın."

Süleyman-"Peki baba. Odama geçelim isterseniz." Dedi ve cevap vermeden odasına doğru yürümeye başladı. Ben de arkalarından yürüyordum. Yaşlı bir selam verdi ben de selam verdim ve içeri girdim. Odaya girdiğimde Kadir Bey bana doğru döndü ve:

Kadir-"Bak Bir Bine. Bu kızla ciddi değilsen şimdiden söyle. Çünkü şu an adımı kullanarak o kızla çıkabiliyorsun. Yoksa o kıza yaklaşamazdın bile." Lan direk konuya böyle mi girilir? Şimdi ne desem ki. Kızı kurtarmak için onunla çıkıyormuş gibi yapıyorum desem siker atarlar beni. Desem ki seviyorum evlendirirler bunlar. Tamam. Bu sefer ilk kez sırtımı birine yaslayacağım. Buna mecburum çünkü bu kararı onun vermesi lazım. Zaten evlenmez benimle.

b-"Ben kendisini gerçekten seviyorum. Eğer o da benim gibi ciddi düşünüyorsa evliliğe kadar gider bu yol. Zaten acele etmeyeceğim. Önce ayaklarımın üzerinde durmam lazım. Her seferinde sizin adınıza güvenemem."

Kadir-"O nasıl laf öyle? Sen zaten bu günlere kendi adınla geldin. Ben sadece aracı oldum."Daha yeni ne diyodun lan. Benim adımı kullanarak çıkıyorsun falan. Bu ne dönekliktir üstad. "Üniversite okumaman sorun oldu ama. Söz bile kesemeyiz üniversiten bitene kadar. Üniversite sınavı ne zaman?"

b-"Kayıtlar daha yeni bitti. Seneye olur." Kaypağa döndü.

Kadir-"Ah benim eşek oğlum. Bir Bine'den daha erken haberim olsa okuturduk. Çoktan bitirirdi belki üniversiteyi. Hiç mi düşünmedin ileride evlenir, başımıza bir şey gelir kendi ayakları üzerinde durmak zorunda kalır diye. Bunların zamanı seninki kadar kolay değil ki. Senin zamanında biraz cesaret işe yarıyordu büyümek için. Şimdi her yer çakal dolu. Senin gibi cesaret edip girse işe direk avlarlar."

Süleyman-"Baba. Bu çocuk avlanmayacak kadar zeki de."

Kadir-"O zaman zekasını çakallardan kurtulmaya değil de derslerine kullansın. Bir Bine. Seneye kaydını yaptır üniversite sınavına. Yaz bitsin dershaneye de yazdıracağım seni, derslerine odaklanacaksın." Kumarhanecilerin toplandığı yemekteyken ya bu mesleğe adapte olacak ya da aç kalacak diyordun ama. Erken düşünmüşüm. "Bu mesleği de öğreneceksin tabi ki. O üniversite sadece yedek işimiz bozulursa diye önlem amaçlı. Hem de böyle kız istemelerde okudum diyebilmen için." Ne hale geldik be. Kızı almak için sevmek yetmiyor. Üniversite de okumak lazım. Çok saçma. Cebinden bir miktar para çıkardı ve:

Kadir-"Şimdi git kızın yanına, gezdir onu. Alışveriş yapın, sinemaya götür falan işte ne bileyim genç işi şeyler yapın." İlk baş almada tereddüt ettim.

b-"Kadir Bey gerek yok benim param..."

Kadir-"Dediğime karşı mı geliyorsun?" Sesi soğuk gelmişti. Hemen yapıştım paraya.

b-"Siz nasıl uygun görürseniz." Dedim ve odadan kendimi dışarı attım. Kaypağa acıdım lan. Benim böyle babam olsa günde 8 kere tuvalete giderdim yanında altıma sıçmamak için.

Dışarıya çıkarken parayı saymak aklıma geldi. Cebimden çıkarttım ve saymaya başladım. Saydıkça ellerimin titremesinden kendimi alamıyordum. Sonunda bitti. 10 bin tl var. 10 BİN TL NE LAN? SİNEMAYA FALAN GİDİN DEDİ SİNEMA EN BABASI 200 TL. 10 BİN TL NE? Kendimi sakinleştirirken buldum. Derin derin nefes alıp verdim ve sonunda sakinleştim. Bu neydi yav? Daha kaypağın verdiği 2 bin tl bitmedi. Hatta 1820 tlsi hala duruyor. Ne yapsam acaba lan? Araba alırım ben bu paraya. (Yıl 2019 :( ) Bunu düşünürken

Berkecan-"Bir Bine. Heyecanını hissedebiliyorum. 10 bin fazla para gibi geliyor sana değil mi?" Geldi yine tipini siktiğim.

b-"Ne istiyorsun? Hem 10 bin tl az para değil ki. Ucuz da olsa 2. el araba alırsın."

Berkecan-"Kadir Bey seni torunu gibi görüyor, Süleyman abinin çırağısın yani ikisi de ölünce benim aile kadar zengin olacaksın ve hala 10 bin tl nin az olduğunu anlamıyorsun."

b-"Kusura bakma. Senin gibi baba parasıyla büyümedim ben."

Berkecan-"Baba parasıyla büyümemen ilerde sosyetik ortamlara gireceğin gerçeğini değiştirmiyor. Mesela hatırlarsın yemeğe gittiğin zamanı. Sence Kadir Bey o yemekte herkesi susturacak gücü nereden buluyor sanıyorsun? Saygınlık ve güç Ejderha Diyarı'ndaki gibi sevgiden veya Ork Diyarı'ndaki gibi fiziksel güçten kazanılmıyor. Girdiğin yerde sadece para olacak. Ve sen de buna hazırlanmalısın."

b-"Benim için problem değil. Evlenmeyi planlamıyorum zaten. Tek başıma yaşarım, olmadı yanıma bizim kaypağın yaptığı gibi çırak alır ona gösteririm tüm bildiklerimi. Ölünce de her şey ona kalır veya batarsam da yaşayabilirim. Ama senin ailen batsa dayanamaz intihar bile edersin."

Berkecan-"Neyse, sana da her zamanki gibi iyilik yaramıyor. Ork arkadaşın yanıma geldi. Neden beni adres gösterdin ona?"

b-"Benim etrafımda durmadan Süleyman abi veya Huriye oluyor. Adam akıllı yalnız mı kalabiliyorum? Sen biliyorsun."

Berkecan-"Sence ben Melisa Pelinsu ve Banu ile dolaşırken birden önümüze 3 metrelik ve ağır derecede alköllü kokuşmuş bir orkun çıkması ve bütün kızların yanımdan korkup kaçması hoşuma mı gidiyor? Ben de yalnız kalamıyorum demek ki."

b-"Aman sende. Zaten sana kız mı yok. Geleni geçeni elden geçiriyorsun sen."

Berkecan-"Melisa ile yatacaktım ne güzel. Nereden sana sataştım da izleyicin oldum ki ben? Neyse. Ork gelsin yanıma diyor. Hem artık bana telefon numaranı versen de ben de seni sadece arayıp haber versem?"

b-"Telefonum kırıldı. Ve sen benim yaşadıklarımı görmene rağmen hala bilmemezlikten geliyorsun."

Berkecan-"Lan ben her şeyi aklımda mı tutacam sokuk?"

b-"Sokuk mu? Hahahahah. İyiden iyiye bana benziyon ha."

Berkecan-"Şakası bile kötü. Cidden. Senin iğrenç anıların beynimde yer kaplıyor. Karakterim bozulacak böyle giderse."

b-"Bence düzelir. Zaten şu an bozuk."

Berkecan-"Seninle daha fazla muhattap olmayacağım. Git şu Ork Diyarı'na da ne istiyorsa yap. Muhtemelen eğitimine devam edeceksin." Off. Korkuyorum. "Bu kadar korkma. Dediğin gibi. Lazım olacak sana bunlar."

b-"Zihnimi okumandan nefret ediyorum."

Berkecan-"Ben de senin yaşadıklarının zihnime dolmasından nefret ediyorum. Ama çözümü yok. Şimdi git." Dedi ve bana yumruk attı.

b-"Orospunun çocuğu. Neden yaptın lan?"

Berkecan-"Sinirlenmen lazımdı ve fazla mutluydun." Geri döndüğümde unutturma ağzına sıçacam. Gözlerimi kapattım ve Ork Diyarı'na gittim. 

RİAN DİYARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin