Bölüm 9

18 4 0
                                    

Bayağı büyük bir yerdi. Saydım tamı tamına 50 oda var. Her odada muhtemelen öğrencileri halk ile ilgileniyor. Biz de büyük kapısı olan odaya girdik. Koridoru büyüktü tamam da oda da ferah ve geniş. Orada gördüğüm camdan gözler odayı pembe ve mavimsi bir ışıkla kaplıyordu. Ben pek böyle renklere alışkın olmadığım için biraz rahatsız ediyordu. Gitti ve bir koltuğa oturdu. Bana da diğer koltuğa oturmam için işaret verdi. Oturdum. Gözleri yine pembe halini almıştı. Ama bu sefer gümüş rengi saçları da ortama eşlik edecesine pembe renkli gözüküyordu. Miras fazla bekletmeden bana sorusunu yöneltti:

Miras-"Bu diyara gelmendeki amacın nedir?"

b-"Ejderhaları kurtarmak." Korkmuyorum. Bu sefer olmaz. Her duruma hazırlıklıyım.

Miras-"Bize zarar veren varlıkları neden koruyorsun ki?"

b-"Size zarar verirken gördün mü ki zarar verdiğini söylüyorsun? Ben Ejderha Diyarı'na gittim. Orada kardeşlerim bile var."

Miras-"Ejderhaların bir diyarı mı var? Onlara beslediğin sevgi kardeş gibi görmeni sağlıyor sadece. Onlarla kan bağın yok."

b-"Kan bağım olması gerekmez. Ben onlara sevgi ile bağlıyım. Ve annem sayesinde kader ile de bağlıyım. Ve evet. Bir diyarları var. Onları oradan biri bu diyara getiriyor. Ve kardeşlerimin biri de bu diyara getirildi."

Miras-"Daha bulamadığım bir diyar var demek. Beni şüpheli biri olarak gördüğünü varsayıyorum."

b-"Evet. Buradaki gezginlerden biri sensin, diğeri de Kim Styla. Eğer sen getirmiyorsan o getiriyordur."

Miras-"Bir gezginin başka diyarlardan birilerini getirmesi nadir bir şey. Sadece bir kişide gördüm. O da 1620 yıl önce öldü."

b-"1620 yıl önce mi? Kaç yaşındasın ki sen?"

Miras-"Ben ölümsüzüm. Ölüm ve Yaşam'ın diyarını bulan tek kız kardeşim ve ben olduk. Onlar da bize ölümsüzlüğü bahşettiler. Hem başka bir diyara gidersen yaşlanman durur. Sen kendi dünyanın zamanına göre yaşlanırsın. Bu dünyanın zamanı seni etkilemez." Harbi mi lan? Tamam o zaman. Bu iş bittikten sonra Ejderha Diyarı'ndan çıkmam artık. Tabi arada şeflere ve Koum'a da uğrarım.

b-"Çok iyiymiş bu."

Miras-"Ölümsüzlük iyi bir şey değil. Kaç tane dostumun elinden tuttum ve öldüğünü gördüm. Bütün dostlarım öldü. Onların torunlarının bile ölümüne şahit oldum. Elimde olsa ölmek isterdim."

b-"Ölemiyor musun ki?" Cebinden bıçak çıkardı ve kalbine sapladı. Tam "Manyak kadın ne yaptın sen" diye yanına koşacaktım ki bıçağı çıkarttı ve yarası büyük bir hızla kapandı. Kabuk bile bağlamadı. Direk deri haline döndü.

Miras-"Ölümsüzüm derken gerçekten ölümsüzüm." Konuyu kapatmak istedim.

b-"Peki kardeşin ejderhaları getiriyor olabilir mi?"

Miras-"Evet. Kardeşim ölümsüzlüğünün verdiği hisler ile kötü birine dönüşmüş olabilir ama o bunu yapamaz. Hem kardeşimin başka birisini yanında başka diyarlara götürebilme gibi bir özelliği yok."

b-"Ya öğrenmişse?"

Miras-"Öğrenilecek bir şey olsaydı ben öğrenirdim. Sana bahsettiğim portal açabilen gezgin benim yakın dostumdu. Ne kadar denesem de olmadı. Bana sadece 'karşımda başka bir diyarı hayal ediyorum o diyar da önümde beliriyor' derdi. Ben ne kadar denesem de işe yaramadı. Bu gezginlerin arasında şans olarak gelmesi gibi bir şey. "

b-"O zaman ben sana inanıyorum. Sen de bana inanmalısın. Ejderhalar savaşan bir ırk değil. Büyük ve güçlü gözükebilirler ama kalplerinde biraz bile savaşma duygusu yok."

Miras-"Öylece dediklerini kabul edemem. Ama sana yardım edebilirim. Diyarlarına geri dönerlerse hem bizim savaşımız bitmiş olur hem de ejderhalar evine dönmüş olur."

b-"O zaman ejderhaları avlamayı bırakın. Ben çözüm yolunu bulana kadar en azından..."

Miras-"Maalesef bunu yapamam." Yumruğumu sıkarken buldum kendimi. Sakin bir şekilde ama sitemimi belli ederek:

b-"Neden?"

Miras-"Çünkü ben kralın işine karışamam."

b-"Seni bir tanrıça olarak görüyorlar. Nasıl karışamıyorsun?"

Miras-"Sizin dünyada buna laiklik deniyor. Ben asla kralın emirlerine karışamam. O da bana karışamaz." Tam laikliği tam olarak uygulayan diyara gelecek zamanı buldum amk. Kapı çaldı.

"Tanrıçam. Kralım teşrif etti. İçeri alalım mı?"

Miras-"Tabi ki buyursun." Bana döndü ve "Senin bu konuşmaları dinlememen gerekebilir. Ülke ile alakalı gizli konular.Yolunu belirle Bir Bine. Umarım amacına ulaşırsın." Dedi ve baş parmağıyla anlımdan itti. Birden düşüyormuş gibi hissettim ve gözlerimi kapattım. Açtığımda deneme kabinine geri dönmüştüm. Oha. Ne güzel geri gönderdi. Ben de keşke Koum'u öyle geri göndersem. 

RİAN DİYARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin