Bölüm 6

20 4 0
                                    

b-"Aaahhh."

Beta-"Sakin ol. Kemiklerinin yerini düzeltiyorum. Hangi şifacı yerine oturttuysa yanlış oturtmuş çoğunu. Kolun çapraz bile olabilirdi." Yuh. Ve böylece orkların çoğunun neden yamuk yumuk vücuda sahip olduklarını anlamış oldum. Ama çok acıyor lan. "Az kaldı. Birazdan bitecek." Son birkaç tanesi de yerine oturduğunu hissettim. Sonradan bir rahatlama geldi. Daha sonra kolumu serbest bıraktı. Normal bir şekilde kullanabiliyorum. Sanki sorun yokmuş gibi.

b-"Teşekkür ederim. Şu an kolumu süper hissediyorum."

Beta-"Bana teşekkür etme. Orklara da teşekkür et. Kolun sadece düzelmedi, onlar sayesinde ayriyetten güçlendi de. Kemiklerini bağlarken fark ettim. Sertleşmişler. Kasların da genişlemiş" 2 gündür bok taşıyorum. Bir zahmet.

b-"Bayağı sıkı antremandan geçtim."

Beta-"Diğer elini de uzat."

b-"Bu elim iyi."

Beta-"İyi değil. Sen uzat." Uzattım ve sadece kollarımı yaladı bu sefer.

b-"Neden böyle bir şey yaptın?"

Beta-"Kollarından gelen kokudan rahatsız oluyordun. Ben de temizledim." Lan. Bunu içimden dahi söyleyemeyeceğim. İğrenç. Cidden.

b-"Sana bile bu kötülüğü yapmam. Bir daha sakın koku için yalama."

Beta-"Neden ki? Zehirli veya zararlı değildi. Hatta bazı bitkilerin bile beslenebileceği besinler vardı içinde."

b-"Olsun. Sen yine de yalama. Gerekirse o kokudan kurtulmak için ellerimi çamaşır suyuna sokarım." Çamaşır suyunu anlamamış olabilir ama yine de bir daha böyle bir durumda iken buraya gelmem. "Ben geri dönüyorum. Yarıdımın için teşekkürler."

Beta-"Teşekkür etmesen? Biz kardeşiz sonuçta. Görevim bu."

b-"Ama ben size hiç yardım etmedim. Hep siz bana yardım ediyorsunuz."

Beta-"Bunda kendini borçlu hissedecek bir durum yok. Karşılık istemiyoruz ki hiçbir yardımımızda senden. Sen karşılıklı düşünürsen ileride yine kafana takmaya başlar, hasta olursun. Hem bak sen bize yardım edemiyorum diyorsun ama bize durmadan başka diyarlardan bilgi getiriyorsun, Gama'nın başı belaya girdi ama biz kanadımızı dahi kaldıramıyorken sen gidip ona ulaşabilirsin. Onu kurtarabilirsin. Dediğim gibi. Sadece özgüvenin eksik."

b-"Neyse. Daha fazla oturup sohbet etmeyi isterdim ama dünyama dönmem lazım. Kendine iyi bak."

Beta-"Sen de kendine dikkat et." dedi ve odaklanıp geri döndüm. 

Dünyaya geri döndüğüme göre artık (sonunda) kızı dolaşmaya götürebilirim. Telefon da yok. Mecbur yine evinde gideceğim. Off. O kadar yolu kim yürüyecek lan. Ama yapacak bir şey yok. Tabanvay yürümeye başladım metroya. Metrodan indim bindim otobüse, otobüsten indim bindim dolmuşa, oradan da indirdiler 2 km kadar yol yürüdüm ve sonunda vardım. Lanet zenginler. Metronun önündeki evde oturmazlar zaten. Allah'tan para var. Geldim eve bahçe kapısının önündeyim. Zillerini çaldım. Kapıdaki köpek zaten hemen üzerime doğru havlamaya başladı. İçgüdüsel olarak beni düşman görüyor. Bir noktada şaşırdım. Kapıda sokak köpeği beklemiyordum. Hani genelde böyle evlerde doberman falan olur. Bu köpek bildiğin sokak köpeği ama boyu büyük. Kapıyı güvenlik açtıktan sonra direk köpeğe doğru yürümeye başladım.

Güvenlik-"Dikkat et ısırır." Yanına yürümem ile köpeğin sakinleşmesi bir oldu. Bu içgüdüye bayılıyorum ya. Eğer ki içgüdümle hissetmeden direk üzerine yürüseydim evet beni ısırırdı. Ama ona veya ailesi olarak gördükleri kişileri zarar vermeyeceğim yönde bir telkinle üzerine yürüyünce direk kabullendi hatta şu an köpeği seviyorum dahi. Koruma şaşırmış bir şekilde izlerken:

Güvenlik-"Huriye hanım hazırlanana kadar siz de isterseniz kulübede bekleyin. Size çay ikram edeyim."

b-"Gerek yok teşekkürler. Ama köpek aç gibi. Yemek verseniz güzel olur."

Güvenlik-"Köpeklerden anlıyorsunuz galiba?"

b-"Sizli bizli konuşmaya gerek yok. Sen bana Bir Bine desen de yeterli."

Güvenlik-"Peki Bir Bine bey." Adam beni tamamen yanlış anladı ve sorusunu tekrar etti "Köpeklerden anlıyorsun galiba?"

b-"Evet. Köpeklerle aram iyidir." Yalan. Hiç de iyi değildir. Küçükken beni köpek kovaladığından beridir psikolojik olarak korkardım köpeklerden. Ama bu içgüdüyü öğrendiğimden beridir içgüdülerim psikolojimin önüne geçti. Mesela bir tarla fare görürseniz ne yaparsınız? Eğer ki şehirde yaşamış biriyseniz muhtemelen korkarsınız hatta belki de kaçarsınız. Ama ben bana zarar vermeyeceğini hissedersem yanında geçer giderim. Hatta izin verse dokunur severim bile. İşte öyle bir şey. Ama her şeyde işe yaramıyor tabi. Mesela kaypak ne zaman dövecek hissedemiyorum amk. İçgüdülerin ötesinde adam. Sevgi hissediyorum kemerle girişiyor.

Güvenlik-"Mesela aç olduğunu nasıl anladınız?" Şimdi nasıl açıklayayım ki. Nefes alışverişinden, dilinin renginden, havlama sesinden, vücudunu yaladığında o sürtünmeden en az 14 saattir yemek yemediği anlaşılıyor. Şimdi bunu bi de açıklaması var.

b-"Dilinin renginden anladım. Hani biz oruç tutarken dilimiz beyazlaşır ya. O köpeklerde de var ama fazla belli olmaz." Bahaneyi bulduk bakalım. İnanmış gibi de duruyor. Zaten yalan değil. "Hem bayağı bir süredir yemek yememiş."

Güvenlik-"Olur mu öyle şey. Nöbeti devraldığımda arkadaş yemeğini verdim demişti. Hatta hala vardır mama kabında yemek."

b-"Mama kabı şu mu?" diye gösterdim boş kabı. Adam şaşkın şaşkın baktı.

Güvenlik-"Kusura bakmayın. Bizim arkadaş unutkandır. Verdim sanıp vermemiş demek ki yemeğini." Hemen kulübeye gitti, yemeğini mama kabına döktü ve köpek iştahla yemeye başladı. "Valla iyi anladınız. Akşam verecektim yoksa yemeği. Akşama kadar aç kalacaktı Leydi."

b-"Köpeğin ismi Leydi mi?"

Güvenlik-"Evet. Rahmetli Huriye hanım vermişti ismini."

b-"Rahmetli Huriye hanım derken?"

Güvenlik-"Haberiniz yok muydu? Kusura bakmayın benim hatam. Huriye Hanım annesi ile aynı ismi taşıyor." Lan bu ne resmiyet. TDK ya genel müdür ol bari. Ama annesi hakkında hiç konuşmamıştık Huriye ile. Benim ailem hakkında da pek bir fikri yoktu. Sadece kaypağı bana bakan kişi olarak biliyor. Yok lanetliymişim falan hiçbir şey bilmiyor. Onu da tek Gamze biliyor. O da detaylı değil. Sonunda Huriye kapıda gözüktü. Bir an o kadar güzel gözüktü ki gözüme içimden Huriye gerçekten huriye benziyor dedim. (Bu kelime oyununu yaptığım içim kulağımı çok çınlatacaksınız.) Uzaktan gelirken:

Huriye-"Hazırım. Gidebiliriz." Lan hassiktir. Ben üstümü değiştirmedim. 2 gündür aynı kıyafetle duruyorum. Üstüme baktım. Gerçekten de bok gibi şu anda yani. Git gide bana doğru yaklaşıyor. Lan duş almadım, üstüm başım pis vs. 

RİAN DİYARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin